Cassiopeia karşısında duran Alvin Yaxley'e baş selamı verip vücudunu düello pozisyonuna konumladı. Ve Yaxley'den hamle gelmesini beklemeye başladı. Çok da beklemeden üzerine doğru gelen "Immobulus" büyüsüne karşı sözsüz bir "Protego" ile hızlıca bir kalkan oluşturup hemen"Immobulus, incarcerous, orbis"büyülerini yaparken Yaxley'de kalkanı başarısız bir şekilde sonuçlandığı için boynunda iplerle yerin altına çekiliyordu. Düellonun hakemi Cassiopeia'nın kazandığını duyurduktan sonra Cassiopeia asasının bir hareketi ile Yaxley'i çözüp sıradaki düello için beklemeye başladı.
Tabi o düello ederken onun her hareketini takip eden Karanlık Lord'dan habersizdi.
Cassiopeia önünde final maçı için hazırlanan Francis Zabini'e bakıyordu. Eğer bu düelloyu da kazanırsa Lord'un sağ kolu olacaktı. Kazanamaz ise de sol kolu her türlü Lord'un yakınında olacaktı. Bu düelloyu kazanacağını biliyordu, ama kendisini babasına kanıtlamak istiyordu. Ne kadar hayati bir planın ortağı olsa da o da 16 yaşında olan bir çocuktu. Erken büyümek zorunda kalmış bir çocuk. Francis Zabini babasının yanında -büyük ihtimalle düello için tüyo alıyordu- konuşuyordu. Cassiopeia ise her zamanki olduğu gibi yalnızdı. Yalnızlığına mahkumdu. "Cassiopeia Malfoy" "Francis Zabini" Cassiopeia istemsizce eskiyi hatırladı.
3 Yıl Önce
Cassiopeia ICW final düellosu için düello matının dışında bekliyordu tek başına. Rakibi Oscar Taylor köşede ailesiyle konuşuyordu. Düello saati geldi ve düello hakemi anonsu yapmaya başladı. "Sayın cadılar ve büyücüler 1993 yılı ICW düellosuna hepiniz hoşgeldiniz" Etrafta büyük bir alkış koptu. "Şimdi sizi daha fazla bekletmeden ilk finalistimizi çağırıyorum ilk finalistimiz henüz reşit olmamış bir cadı kendisi yaşına göre oldukça iyi geldi ama pek şansı yok gibi görünüyor ha" etraftan gülüşmeler ve kahkahalar gelirken Cassiopeia sinirle soludu. O kimdi ki ona karşı böyle bir ithamda bulunabilirdi. Ama o pis muhabirin hakkından gelebilirdi şuan işi gülenleri haksız çıkartmaktı. Muhabir kahkahaların önüne geçememiş olacak ki sessizlik diye bağırmak zorunda kaldı ardından "İlk finalistimiz Cassiopeia Malfoy "diye anons etti cılız bir alkış geldi. Sahneye çıkarken, her zaman tek başımayım diye düşündü Cassiopeia. Muhabir tekrar söze girdi" İkinci finalistimiz Oscar Taylor"daha cümleyi bitirmeden alkışlamaya başlayan büyücü halkı aynı zamanda kulağa"Hadi Oscar ""Kupa sende Taylor"gibi sözler eşlik ediyordu. Muhabir tekrar söze girmeden Taylor mata gelmişti. Yirmilerinin başında gibi duruyordu. Muhabir kenara çekilirken düello hakemi geldi. Klasik prosedürler atlatıldıktan sonra ilk büyü Taylor 'dan geldi.
Cassiopeia ilk büyüyü yapmayı sevmezdi, ilk büyüyü rakibine vererek ona referans sunardı . Tabi rakipleri genelde başarısız olurdu. Cassiopeia hemen kalkan yaptıktan sonra, kalkan Taylor'un büyüsünü parçaladı.
Cassiopeia yavaş yavaş yorulmaya başlamıştı, yaklaşık yarım saattir düello ediyordu. Daha fazla uzatmayıp Taylor'un arkasına cisimlenip favori üçlüsünü "İmmobulus, incarcerous, orbis" büyülerini yaptı. Tabi sonuç malûm boynunda iplerle yerin altına çekiliyordu.Günümüz
Cassiopeia karşısında duran Francis Zabini'ye reverans yaparak pozisyon aldı. İlk büyü Francis'den geldi. Cassiopeia hızlı bir kalkanla karşılık vererek kendi icadı olan punctio büyüsünü yaptı.Bu büyü,kişinin büyüyü uyguladığı süre boyunca rakibin vücuduna onlarca bıçak saplanma acısı veriyordu. Hemen ardından rakibine zaman tanımadan favori üçlüsü "İmmobulus, incarcerous, orbis" büyülerini sıraladı. Francis ne kadar kalkan çekmiş olsa da Cassiopeia yine günün sonunda rakibini boynunda iplerle yerin altına çekilirken izliyordu. Düello hakemi Cassiopeia'nın kazandığını duyurduktan sonra toplantı odasına çıkıldı.
Toplantı odasında herkes yine aynı yerine oturmuştu. Çok beklemeden odaya Lord girdi. Herkes ayağa kalktı ve Lord'un otur emriyle otururken Cassiopeia kendi içinde düştüğü hâlle dalga geçiyordu. O istese bu masadaki herkesi kimsenin haberi olmadan öldürebilirdi, ama lanet olasıca ortağı ve yaptıkları planlar buna engel oluyordu. Biraz daha diye düşündü Cassiopeia biraz daha dişini sık.
Cassiopeia zihnine birinin girmeye çalıştığını hissedip, zaten güçlü olan zihnibend kalkanlarını güçlendirdi. Ve Lord'un gözünün içine bakmaya başladı. Cassiopeia'nın zihnine olan baskı artarken, Cassiopeia 'da direnmeye devam ediyordu. Bir süre sonra Lord bir anda zihin saldırısını kesince, Cassiopeia pes etti heralde diye düşündü. Gerçeği bilmeyerek. Lord'a daha fazla beklemek mantıksız gelmiş olmalı ki konuşmaya başladı.
''Tebrik ederim Cassiopeia, açık ara fark ile düelloların kazananı Cassiopeia Malfoy" kısa bir tebrik kabulünün ardından Lord tekrar konuşmaya başladı. "Cassiopeia geleceğin yakın hat ölüm yiyenlerinde sağ kolum sen olacaksın. Sol kolum ise Francis Zabini olacak. Siz ikiniz işaretlerinizi şimdi alacaksınız ve ölüm yiyen toplantılarına yüksek rütbeli olarak katılacaksınız. Anlayacağınız gelecek için yetişeceksiniz. Hogwarts'da ise farklı binalardan üye toplayacaksınız.Aynı zamanda işareti aldıktan sonra Hogwarts'da eğitimlere başlayıp ölüm yiyen işaretine layık olanları belirleyeceksiniz."
Yaptığı uzun konuşmanın ardından derin bir soluk alıp konuşmaya devam etti."Şimdi gelelim işaret vermeye sizin işaretinizi bizzat ben vereceğim. Francis gel " Francis derin bir nefes alıp ayağa kalktı ve Lord'un yanına doğru ilerledi. Sol kolunu Lord'a uzattı. Lord'un ağzından bir mırıltı kısıklığına büyü döküldü, duyulmuyordu. Daha doğrusu duyulan şey Francis 'in kısa bir bağırışı idi. Lord bir el hareketi ile yerine geçmesini söylerken dudaklarında Cassiopeia'nın adı döküldü. Cassiopeia ayağa kalktı ve Lord'un yanına adımladı. Sol kolunu sıyırıp Lord'a uzattı. Lord krem rengi olan kemiksi asasını Cassiopeia'nın koluna doğrultarak Morsmorde büyüsünü uygulamaya başladı. Cassiopeia vücudundaki kanın kaynamaya başladığını hissetti.
Sihirli çekirdeğindeki zaten az olan ışık büyüsünün karardığını hissediyordu. Sol kolunda aşırı şiddetli bir yanma ile kapkara bir işaret belirdi. Cassiopeia'nın canı çok yanıyordu ama tepki göstermeyi başarmıştı. Daha önce eğitim için defalarca daha ağır büyüler yemişti. Alışkındı yani canının yanmasına...İşaretler verildikten sonra klasik toplantı akışına devam etti. Toplantı bitiminde herkes çıkarken Lord Cassiopeia diye seslendi. Herkes çıktıktan sonra Cassiopeia Lord'un yanına adımlayıp reverans yaparak kalktı. "Cassiopeia Malfoy" diye adını tekrar etti Cassiopeia'nın etrafında tur artarken. Cassiopeia bozuntuya vermeyerek "Buyrun Lord'um" diye cevapladı. "Senden özel bir isteğim olacak." Cassiopeia buyrun manasında kafasını sallarken Lord'un devam etmesini bekledi. "Hogwarts'da da ihtiyaç odasında bana ait bişey var Cassiopeia. Bir diadem. Rowena Ravenclaw'un diademi. Karanlık bir nesne anlarsın ya."dedi. Elinde duran üzerinde C.D.M harflerinin yazılı olduğu yüzüğe bakarak. "İlk ölüm yiyen toplantısında istiyorum." Ona doğru bir kaç adım atıp dibine girdi, ve yüzük olan elini alarak yüzüğü incelemeye başladı. "Sende karanlık sanatların tutkusunda kayboldun ha Cassiopeia"dedi sırıtarak. "Sende başka bir şey var Cassiopeia Diana Malfoy ender ve karanlık bişey hissedebiliyorum."dedi gözlerini Cassiopeia'nın gözlerine kitleyerek. Geri çekilerek toplantı odasından çıkarken geride afallamış bir Cassiopeia bıraktı.
Cassiopeia itiraf etmeliydi şoke olmuştu. Lord'un bazı şeylerin farkında olduğunu biliyordu. Ama bu kadar fazla şeyin farkında olduğunu bilmiyordu dürüst olmak gerekirse. Elindeki yüzüğe bakıp bir kere döndürdü. Ve iç çekti bu yüzük ondan çok şeyini almıştı. Bir zamanlar canını vereceği kişiyi almıştı. Bu yüzüğe baktığında aklından geçen tek şey pişmanlık oluyordu başka bir şey değil pişmanlık.
Hepinize yeni bir bölümle merhaba
arayı çok açmadan attım artık sizde bir yorum yapıp oy verirsiniz. 500 okumayı geçtik nice 500lere diyorum.
Sağlıcakla kalın.Gecenin en karanlık anı şafak sökmeden öncedir.
E.K.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Malfoy Hikâyesi
FanfictionYıllardır tek başına yaşayan Casiopeia Malfoy, Babasının isteği üzerine Lodraya geri döner. Peki tek yaşadığı süreç boyunca her cadıdan farklı şekilde güçleri ortaya çıktıysa. Bakalım kızımız nasıl maceralar yaşayacak.... Bu kitap benim ilk hikayem...