Güzel okumalaaaar
---
Arabanın yanına geldiğimde anahtarları valeye verdiğim aklıma gelmişti.
Tam arkamı dönüp tekrar restorana doğru gidecektim ki o da karşımdaydı.
Babamın dayattığı çoğu kızla başım belaya giriyordu. Üniversiteye giderken bile köşede beklettikleri duruyordu.
Yeji yanıma doğru yaklaşıp anahtarımı elinde salladığında garipçe ona bakmıştım.
"Yeji anahtarımla ne yapıyorsun?"
"Hiiç. Unutmuşsun sana getireyim dedim. Kötü mü olmuş?"
"Evet. Yani hayır ama izinsiz almanı istemezdim. Hem orda da dedim. Ben bir ilişkiye hazır değilim."
"Belki benden sonra istersin hm?"
Derin nefes alıp vermiş anahtarı Yeji'den alıp arabayı açmıştım.
"Yeji üzgünüm ama benim kalbim dolu. Lütfen sende daha fazla uğraşma."
"Pes etmeyeceğim Bay Chanyeol. İyi geceler"
Yeji'nin dediklerinden sonra kafamı anlamsızca sağa sola sallamış, arabaya binerek eve doğru sürmeye başlamıştım.
3 Gün Sonra, Baekhyun:
Bugün o gündü Yeol ile Paris'e gidecektik. Sadece ikimiz beraber yemek yiyip, beraber dolaşacaktık.
Onunla baş başa olacağım 2 hafta. Kulağa öylesine güzel geliyordu ki bir an mutluluktan bayılırım diye korkmuyor değildim.
Gerçi korkacağım daha önemli şeyler vardı. Her ne kadar Yeol ile baş başa olacaksam da burası Paris olsun istemezdim.
Ama yine de bunu düşünmemem gerektiğini düşünerek dolabıma ilerlemiştim.
Üzerime dünden ütüleyip ayırdığım kıyafetlerimi giymiş ardından diğer hazırlanma işlemlerini bitirip bavulumu da almış yola doğru ilerlemiştim.
Yaklaşık 5-10 dakika yürüdükten sonra duraklar vardı oraya gidip taksi çağıracaktım. En azından beklerken otururma şansım olurdu.
Bavulumla zar zor durağa ilerledikten sonra taksi çağırmak için önce durağa oturmuş ardından telefonumdan numaralara bakmaya başlamıştım.
Tam ben numara bulmuş arayacakken aniden gelen korna sesiyle bakışlarımı o tarafa çevirmiş, karşımdaki kişinin Yeol olduğunu görmemle tekrar ayağa kalkmıştım.
Yeol kornaya basmaya devam ettiğinde bavulumu da yanıma alarak ona yaklaşmış gülümseyen yüzle bakıyordum.
"Yeol ne yapıyorsun burada? Sen önden gitmeyecek miydin?"
"Seni almadan gitmek istemedim. Neden benim arabam varken bir taksi ile gidesin ki?"
Yüzümdeki gülümseme büyürken Yeol'un "Gel hadi gidelim." demesiyle bavulumu onun da yardımıyla arabaya yerleştirmiş ardından yanındaki koltuğa oturmuştum.
"Çok şık olmuşsun. Bu arada teşekkürler beni aldığın için."
"Sende çok güzel olmuşsun. Hem teşekküre gerek yok. Seninle olacağım her saniye benim için hediye değerinde."
Hava iyice sıcaklamıştı sanırım. Arabanın koluna doğru yönelmiş önce emniyet kemerini takıp ardından pencereyi açmıştım.
Yeol ise arabayı sürmeye başlamıştı. Yaklaşık 1 saat içinde havaalanına gelmiştik. Evim cidden havaalanına çok uzaktaydı.