Güzel okumalaaaaar
---
Uçak yolculuğundan mı bilmiyordum. Ama arada geçen vaktide hesaba katarsak açlığım normal geliyordu.
Yeol ile yatakta uzanmış şekilde dururken ikimizinde birbirimize sorduğu sorularla yavaşça kıkırdamıştık.
Yeol bana tekrar aynı soruyu sorduğunda yavaşça doğrulmuş kafamı sallamıştım.
"Aç mısın?"
"Çok açım Yeol. Dünden beridir bir şey yemedim. Hem ilaçta içmem gerek. İlaç içip bir şeyler yesem iyi olacak."
"Ohooo. Benim biricik asistanım acıkmış mı? Hadi gidip restoranda yiyelim."
"Oluuur."
Yeol'da benim gibi doğrulmuş üzerine bir ceket geçirip cüzdanını ve telefonunu almıştı.
Bende aynı şekilde doğrulmuş geldiğimizde çıkardığım ceketi geçirmiştim üzerime.
"Yeol ben ben diyorum ki acaba yürüsek mi? Hem temiz hava almış oluruz. Dönerken yorulursakta taksiye bineriz. Hmm, olmaz mı?"
"Ya sen istersin de olmaz mı? Hem olmaz mı diye sormana gerek yok ki. Sen iste benim için her şey uyar."
Gülümsemiş masadaki çantamı alıp otel odasından çıkmış Yeol'dan önce otelin dışına çıkarak banklardan birine oturmuştum.
Bu oteli biliyordum. Annem ve babam bir vakitler bu otelde staj yapıyorlarmış. Okullarını bitirince de kendi iş yerlerini kurmuşlar.
İlk kurdukları iş yeri kâr ettikçe hep buraya gelirler. Anılarını tekrar canlandırırlarmış.
O zamanlar bende gelir yine bu banklara oturup etrafa bakardım. Onlar baş başa kalsın diye.
Çocukluk aklı kim o zamanlar derdi ki. Onu mutlu edebilmek için elinden gelen her şeyi yaptığın annenin katili-
"Baek iyi misin? Neden ağlıyorsun?"
Yavaşça sesin geldiği yöne dönmüş elimin tersiyle aktığını farketmediğim göz yaşlarımı silmiştim.
"Evet, yani iyiyim sadece gözüme toz kaçtı."
"Eminsin değil mi?"
Kafamı sallamış karşımda duran çeşmeden elimi yüzümü yıkayıp gelmiş Yeol ile yürümeye başlamıştım.
"Yeol iyiki varsın."
"Sende iyiki varsın güzelim. Hem ne oldu birden?"
"Hiiç.. Sadece içimden geldi."
Yeol gülümseyerek saçlarımı okşamıştı. Bu halleri çok hoşuma gidiyordu.
Gerçi kimin olsa hoşuna giderdi. Bir anda içindeki mutsuzluğu alma gibi bir gücü vardı bu çocuğun.
Ona her baktığımda, her aklıma geldiğinde, sesini her duyduğumda içim huzur doluyordu.
Ama benim içimde ki korku o çok sevdiğim kişiye, yanında huzur bulduğum kişiye yaklaşmama engel oluyordu.
Ben bunları düşünürken derin bir nefes alıp vermiş. Yeol'un sesiyle ona dönmüştüm.
"Baek, şurada yiyelim mi? Hem burada bizi kimse tanımaz. Rahatça yeriz yemeğimizi."
Bakışlarımı Yeol'un eliyle gösterdiği tarafa doğru çevirmiş restoranı inceliyordum.
İki katlı lüks bir restorandı. Zaten baya yürümüştük daha da yürümek istemiyordum. Yeol'a dönmüş kafamı sallamıştım.