Çocuğu kucakladığı gibi çocuğun dünyasına döndü Ölüm Meleği. Ne yapacağını tam kestiremese de konseyin karşısına çıkmasının mantıklı olmadığına emin olmuştu. Sonuçta ona yalan söyleyen herkes o konseydeydi ve bu durumda onların karşısına çıkması sadece kendisini sonsuzluğa daha hızlı yollamak demekti.
Bu çocukla bir bağı olduğuna da emin olmuştu tabi. Çocuğun evini bilemese de minik anılarına bakmayı denedi. Sonuçta ölüm meleğiydi ruhların da anılarına bakabilirdi. Tabi bunun da zor olacağının farkındaydı sonuçta normal bir ruh ya da canlı değildi kucağındaki beden.
Bakmak için elini alnına yerleştirdiğinde garip bir şey ile karşılaştı. Çocuğun anıları ondan saklanıyor gibiydi, bu imkansızdı Hyunjin'e göre. Bir insanın anılarını okumamak diye bir şey yoktu. Yarı tanrıların bile anılarını okuyabilirdi, tanrılar dışında tabi...
Tamam onun insan olmadığından emin olmuştu ama yine de bu kadar da özel olacağını tahmin etmemişti. Yılanın dedikleri geldi aklına onlara tanrı demişti..
İşte o an dondu kaldı Hyunjin. Kendisine de tanrı demişti o beyaz yılan gece tanrısı demişti ve 6 tanrı daha var demişti.
İyi de nasıl bir tanrı bu saçma durumda olurdu kendini ilk kez bu kadar derinden sorgulamıştı Hyunjin, artık kendine sadece bir ölüm meleği demek bile tuhaf geliyordu.
Hyunjin ne yaptığını, ne yapacağını bilemezken elini tam çekerken bir şey gördü. Biri vardı zihninde, bu kişiyi tanımıyordu ama ortam yabancı gelmemişti. Oldukça sancılı bir ön görü olmuştu bu Hyunjin için.
Burası neresiydi bilmiyordu ama evinde gibi hissetmişti Hyunjin. Huzur dolmuştu bir anda sımsıkı kapalı gözleri, kastığı kaşları ve gergin başı bile rahatlamıştı. Elleri, bedeni ve en çok da kalbi huzurla rahatlamıştı. Ön görü gözünde canlanmaya başladı.
"Hey Gece Tanrısı çabuk gel!"
Birbirini kovalayan iki genci görmüştü Hyunjin, birisi kollarındaki bedendi ve onun canlı gülen suratına hayran kalmıştı, ön görü devam ediyorken gencin gülüşünde takılı kalmıştı. O gülüş çok sıcaktı...
"Ah Lix! Sana bana ismimle seslen dedim değil mi? Ben sana güneş tanrısı diyip duruyor muyum? Hem ne oldu birinden kaçar gibi geldin? "
"Ah sevgili Ay Tanrım peşimde öpmedim diye çok kızdı da neyse boşver o gelmeden sana bir şey demeliyim. Hyun- eş- KAÇ-"
Hyunjin bir güçle kendini yerde bulmuştu. Ne olduğunu anlayamamıştı. Anılardaki bozulma yüzünden zihninden atılmıştı ve bir güçle sarsılmıştı. Tuhaf bir durumdu bu her şey gibi...
Bu çocukta bir şeyler olduğunu kesinleştimişti. Kendisinin alakasını tam anlayamamıştı ama çözecekti. İlk önce anılardaki çocuğu bulması gerektiğini anlamıştı. Tabi nereden bulacağı da muallaktı bu görüntünün dünyadan bir görüntü olmadığı belliydi, birbirlerine tanrı diye seslendikleri bir dünya değildi sonuçta bu dünya. Ve dünyada bu kadar peri masalından çıkma bir yer olmadığından da emindi.
Demek ki güneş tanrısı idi bu çocuk... Peki ön görü bu dünyadan bir ipucu olabilir miydi, sonuçta öngörü ona yardımcı olacak bir şey olmalıydı. Sonra düşündü yılan gece tanrısına dikkat et demişti, demek ki kucağındaki çocuktu gece tanrısı...
Bu farkındalıkla öngörüdeki diğer kişinin yani Gece tanrısının Lix dediği güneş tanrısının da yine onun yakınında olacağını düşündü, en yakın ipucu bu olmalıydı . Onu dünyada bulacağına emindi, anılarında kesik de olsa onunla rastlamasının bir anlamı olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fernweh
FanfictionÖlmemesi gereken birisi ölüm ve yaşam arasında kalsa ne olurdu? Peki gerçekten onlar için ölüm var mıydı? 8 gencin kendini buluşlarının yolu şimdi başlıyordu. Fernweh: Yolculuk Tutkusu