White Snake

30 7 6
                                    

Hyunjin konseye gitmeyi sabırsızlıkla beklese de çocuğu daha fazla bu rahatsız yerde bekletmek istemedi. Bedeni burada olmasa da ruhu rahatsız hissetmesin istemişti.

Bu yüzden çocuğu odasına götürme kararı aldı. Odasına gidip çocuğun ruhunu yatağına uzandırdı. Gece uykusuna ihtiyaç duymasa da bu yatağa ihtiyacı olduğunu hep düşünürdü, öylesine uzanmak için bile olsa yatağına ihtiyaç duyardı. Kocaman yatağı ilk kez doğru düzgün bir işlevini yerine getirmişti.

Yatağında uzanan genci izlerken bir şey fark etti, o ana kadar fark etmediği bir kolye parıl parıl parlıyordu. Onu nasıl fark etmediğini çözemedi.

Bunu nasıl fark etmediğini düşünse de anın telaşı ve durumun sıradışılığından etkilendiğini düşündü. Bir ölüm mesleğinin bu kadar dikkatsiz olması normal değildi. Ölüm Meleği kendinde bir şeylerden şüphelenmeye bile başlamıştı artık. Bu ruh yüzünden dengesi alt üst olmuştu.

Ki daha da normal olmayan bu parlayan kolyeydi. Ölüm meleği bunu oldukça garip bulmuştu, ruhlar üzerinde bu tarz takılar barındırmazdı. Bu oldukça nadir bir olaydı, ruhun bir parçası olmadığı sürece tabi...

Bir ruhun parçası olması ise oldukça özeldi, ruhun parçası olan bir eşya ancak kişinin özel biri olduğu durumda olurdu. Sıradan insanlar hatta tanrıların ölümlülerden doğan çocukları dahi ruhlarında bir eşya ile bağlı değillerdi. Bu çok tuhaftı bir tanrı ya da tanrı kadar özel biri demek oluyordu bu durum ama Ölüm Meleği inanamamıştı, hiç tanımadığı bir tanrı olmadığına emindi. Bütün tanrıları, hatta onların sadece dölleri diye kabul ettikleri ölümlü çocuklarını bile ezbere bilirdi.

Bu ölümlü olup olmadığını anlayamadığı bedenin ne ve kim olduğunu bilmemek onu hem sinirlendirmiş hem de dumura uğratmıştı. Onun bilmediği ne olabilirdi ki?

Onun bilmediği birinin adım bile atmasına tahammül edemeyecek bir kibre sahipti o an Ölüm Meleği. Sinirli bir nefes aldı, bu ruh onu oldukça zora sokmuştu. 

Daha dikkatli incelemeye başladı yatakta uzanan bedeni, öylece soluk teniyle gözleri kapalı bir şekilde boylu boyunca bir ölüden farksız bir şekilde uzanıyordu.

Kolyeyi daha dikkatli inceledi. Yapbozu andıran kolye kendisine çekmişti Ölüm Meleğini.  O an bir şey fark etti boynundaki kolyenin tamamlayıcısı bu kolyeydi, girintisi ve çıkıntısı oldukça uyumluydu. Boynundaki kolyenin tamamlayıcısı olduğunu da iyice dikkat edince fark etmişti, bunu bile bu kadar geç fark etmesi normal değildi...

Ama bu çok mantıksız gelmişti gence. Nasıl olurdu da bir ölümlü ile ruh parçası eş olurdu. Bu daha da imkansız gelmişti ona çünkü ölüm meleklerinin başı olduğu için bu kolyenin onda olduğu söylenmişti bu kolye nasıl onda da olabilirdi ki. Tek bir Ölüm Meleği lideri olabilirdi ve Ölüm Meleklerinin eşleri olamazdı, onlar tanrılardan ve diğer yaratılanlardan farklılardı bir eşe, aileye, arkadaşa dahi sahip olamazlardı. Onlar duygusuz olarak yaratılmışlardı.

Ölüm meleğinin boynundaki kolye çok özeldi diğer ölüm meleklerinin bile sahip olmadığı bir parçaydı bu. Kendisini bildi bileli bu kolye ondaydı ve ona bu kolyeyi kesinlikle çıkarmaması gerektiği söylenmişti. Ona hayat veren bu kolyeydi ona öyle söylenmişti. Hayatını ve liderliğini bu kolyedeki güçten alıyor denmişti ona ve o buna hep inandığı için bir an bile çıkarmayı düşünmemişti kolyesini. Şimdiyse inandığı herşeyi sorguluyordu, ona ne oyunlar oynanıyordu, etrafında olan şeyler de neydi böyle?

O an iç güdüsel olarak bir şey yaptı, genç ruhun kolyesini kendi kolyesi ile birleştirdi ikisinin de kolyesi birleştiğinde bir ışık süzmesi oldu. Bir anda gencin gözleri kamaştı. Ölüm Meleği olsa da bu ışık süzmesi onu kör edecek derecede gelmişti ona dahi...

Beyaz bir yılan yatağının başında belirince Hyunjin oldukça şaşırmıştı. Onun odası denen yerde bir hayvanın olması imkansız bir şeydi ölüm meleğinin odasında bir hayvan, bu kesinlikle anormaldi.

Bu beyaz yılan oldukça narin duruyordu, pulları onu bir asil gibi gösteriyordu, simsiyah gözleri ise asıl dikkat edilmesi gereken nokta olduğunu belli ediyordu.

Ölüm meleği yılanın zarafetinden kendini kurtarıp asıl olaya döndü. Ölüm Meleğinin odasına yaşayan hiçbir canlı giremezdi bu ancak ölüm demekti, girmek imkansızdı. Ancak bu beyaz yılan çok rahattı ölüm kendisi ile burun buruna iken hem de...

"Birbirinden ayrılmaz 8 parçanın ilk ikisi birleşti, kaldı geriye 6 parça şafağa kadar vaktiniz var yoksa gelecek felaketler, ölümler, sonu ve başı belirleyen kaderin sekizlisi bir olup kurtaracak yeryüzünü ve gökyüzünü. Gerçek için sekiz kişinin bir araya gelip birlik olması gerekir, eğer ki sekiz kişi bir araya gelmez ve şafak sökerse gömülecek dünya ve evren sonsuzluğa. Hatıralar gelecek sekiz kişi bir araya hatıralar yoksa dünya yok olacak sonsuza kadar. Gün doğmadan her şey açığa çıkmalı yoksa felaket çok yakında. Kendiniz ve aileniz için dünyamızı kurtarın bizi kurtarın. Halkınız sizi bekliyor tanrılarım."

"Ne? Ne diyorsun sen? Ne tanrısı ne hatırlaması be? Ne sekiz kişisi benim halkım mı var? Ölüm Melekleri ailesizdir ve tanrı değillerdir. Ne dediğini sen bile bilmiyorsundur aptal yılan. Ölüm Mesleğinin yuvasına girerek sonunu getirem sensin. Senin canını aldığım için hiç kimse ve hiçbir şey bana  hesap bile soramaz. Aptal yılan Ölüm Meleğinin alanına girmek senin haddine mi!?"

Yılan bir süre Ölüm Meleğinin gözlerinin içine baktı, yılanın bakışları Ölüm Meleğinin varlığını bile unuttuğu kalbinde bir şeyleri hareketlendirmişti.

"Benim diyebileceğim tek şey bu tanrım daha fazlasını diyemem kendinize dikkat edin ruhu kimseye teslim etmeyin. O çok değerli dikkatli olun, diğer parçanızı kaybetmeniz büyük lanetlere ve kıyamete yol açar. Kimseye güvenmeyin geri kalan 6 parça dünyada onlarda da bu sembollerden var onları da alın yanınıza eğer şafak sökene kadar 8 parça bir araya gelmezse sonsuzluğa hazırlanın tanrım. Halkınızın size muhtaç olduğunu unutmadan bu işin sonunu getirin tanrım, halkınız emrinize amade 8 tanrı bir araya geldiğinde gerçekler ortaya çıkar. Gece tanrımıza dikkat edin tanrım, çıkacağınız yolun sonu zafer olsun."

Ve yılan ortadan kaybolmuştu. Hyunjin oldukça şaşırmıştı. Ne yapması gerektiğini bilemezken buradan çıkmayı düşündü. Ne kadar o yılana sinirlense de tuhaf şeylerin olduğu gerçekti, tanrılar, 8 parça bu kelimeler neydi ve nasıl bulacaktı bilemiyordu bunlardan ne anlam çıkarmalıydı onu bile bilemiyordu, kafası bir hayli karışmıştı. Ama bir an önce yola koyulması gerektiğinin farkındaydı, bu kafa karışıklığı ona bir çıkar yol sağlamayacaktı. Peki  yapması gereken şey ne kadar doğruydu ? Bir yılanın sözüyle hareket etmek Ölüm Meleği için ne kadar mantıklı bir hareketti ki sonuçta sadece bir yılandı o.

Ama Hyunjin artık olayların değiştiğini fark etmişti. Bir şeyler yapmalıydı peki ne yapmalıydı? Yola koyulmak dışında yapabileceği hiçbir şey olmadığından emin oldu. Konseyi beklemek ya da birine danışmak boşa yelken açmaktı, sonuçta yıllardır olan bir durumu konsey ve danışacağı birçok tanrının bildiğinden emindi, ondan ve diğer 7 kişiden bir şeyler saklanıyordu.

Sonunda yapması gerektiğini düşündüğü şeyi yaptı. 

Selammmm uzun süre sonra geri döndüm gibi, bölümler üzerinde çalışıp güzel bölümler ile gelmek için çabalıyor olacağım ✨😭

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Selammmm uzun süre sonra geri döndüm gibi, bölümler üzerinde çalışıp güzel bölümler ile gelmek için çabalıyor olacağım ✨😭

FernwehHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin