3. ❝Londra❞

199 31 2
                                    

S

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

S

aatler süren uçak yolculuğundan sonra Le Fay'ler kendilerini eve atmış kutuları bile açmadan uzanıp dinlenmeye başladılar.

Ena önce anlam veremediği bir tıkırtı duydu. Yerinden doğruldu. Ses bu kez daha yakından geldi. Annesi kutuların bantlarını kesiyordu.

"Yardım lazım mı?" dedi bıkkın bir şekilde. Annesi bir süre kendisine daha sonra kutulara göz atıp Ena'ya tekrar baktı.

"Elini kesmemeye dikkat et." Dedi ve yanına üç kutu taşıdı. Eline ufak bir meyve bıçağı verdi.

Ena parmağını kutunun üzerinde gezdirip ufak çukuru hissettiği zaman sonuna kadar gidip bandı kesti.

Bir süre böyle devam ettiler. Sonra ufak ayak sesleri duyuldu.

"Niye büyüyle yapmıyorsunuz anne?" diyerek mızmızlandı Aiko.

"Herşeyi büyü ile yapamayız, o kadar kolaya kaçmak bizi tembelleştirir." diye cevap verdi kadın onlara bakmadan.

Ena alayla güldü onun laflarına. Bu kadar basit birşey kimseyi tembelleştiremezdi ona göre. Gerçekten öyleyse bile Ena reşit olduğu zaman herşeyini büyüyle yapacaktı. Başka şansı mı vardı da sanki.

Aiko koltukta oturup bacaklarını ileri geri sallarken ablasına baktı.

Ena gülümseyip bulutlu gözlerini kardeşine doğrulttu. Ufak kız ablası kendisine bakınca kıkırdayıp yerinde kıpırdandı. Aiko buna bayılıyordu. Uçaktalarken de sürekli bunu yapıyordu. Ablasına bakıyordu ve kızılın hissettiği zaman dönüp kendisine bakmasını bekliyordu.

Ena onun bunu neden bu kadar sevdiğini bilmiyordu ve tahmini de yoktu. Ama kardeşi özellikle bakışlarına karşılık istiyorsa, pekâlâ ona bakacaktı.

Sessizlik onu rahatsız etmişti. Parmakları hâlâ kolilerdeyken kardeşiyle konuşmaya başladı.

"Neden sürekli bana bakıp, ben sana bakınca gülüyorsun?" Diye sordu tebessüm ederken.

"Çünkü beni gördüğünü hissediyorum ve bu his hoşuma gidiyor. Göremediğini biliyorum ama sonra o mavi gözlerini bana kilitliyorsun ve herkes yok oluyor. Sanki bana bakmıyorsun da bir sır paylaşıyormuşuz gibi."

Kardeşinden böyle bir açıklama beklemiyordu Ena. Ancak hoşuna gitmişti. Tam birşey demek üzereyken kız kardeşinin tiz sesi duyuldu tekrardan.

"Hem bence bu sadece ikimize özel. Annem sana baktığı zaman ona bakmıyorsun. Ben bakınca bakıyorsun."

Bu kez kibirle kurmuştu cümlesini. Ena ufak bir kahkaha attı ve kız kardeşine döndü.

"Evet sadece ikimize özel. Bir tek seni hissediyorum."

Aiko kıkırdadığı zaman kızın tam karşısında olduğunu fark etti ve gülümsedi.

*

"Süpürge kaldı birtek

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Süpürge kaldı birtek."

Walburga oğlunun elindeki listeye bir göz atıp başını salladı. Diagon yolundalardı. Okulun açılmasına az kalmıştı ve son eksikleri tamamlıyorlardı.

Regulus bu yıl takıma girmek istiyordu ve sağlam bir süpürgeye ihtiyacı vardı. Sporla fazla ilgili değildi ama kafa dağıtmaya bir yere kadar ihtiyacı vardı.

Aslında bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyordu. Gryffindor takımı Slytherin'e karşı kaybetseydi Sirius'un ne denli sinirlenebileceğini tahmin edebiliyordu.

Sirius üçüncü sınıftayken takıma girmeyi denemiş, alınmadığı zaman bir hafta boyunca hiçkimse ile konuşmamıştı. Üzüldüğü için değildi, sinirliydi ve sindirememişti.

O herşeyi mükemmel yapardı. Kendi gözünde bu böyleydi. Ancak birkaç bludger savuşturmayı becerememişti.

Ve şimdi erkek kardeşine süpürge almaya gidiyorlardı.

Sirius ilk başta evden çıkmamak konusunda diretmişti ancak annesi elini asasına götürmeye yeltendiği zaman Regulus araya girmişti. Sirius, Regulus'un arada kalmasını istememiş, kendileriyle birlikte Diagon yoluna gitmişti.

Ancak arkadan yürüyor söylenilen hiçbirşeye tepki vermiyordu. Bazen Regulus'a göz atıyordu. Son zamanlarda davranışlarına anlam veremiyordu.

Sirius onun kendisine yumuşak davranmasını tek bir yere yoruyordu.

Kendisini yumuşatmak.

Annesi şuana kadar onu baskılayarak kendi görüşlerini aşılamaya çalışmıştı. Baskı radikalleştirirdi ve Sirius bu yüzden ailesinin görüşlerini tamamen reddetmişti.

Şimdi Regulus ona yumuşak davranarak bunun o kadarda kötü olmadığını göz önüne koyuyor olabilirdi.

Sirius ise gardını indirmemeye kararlıydı. Öte yandan Regulus, Sirius'un onun hareketlerine aşağılar gibi bakmamasından ötürü ilerleme kaydettiğini düşünüyordu ve böyle devam edecekti.

𝐇𝐞 𝐖𝐚𝐬 𝐌𝐲 𝐄𝐲𝐞𝐬  『ᴿᵉᵍᵘˡᵘˢ ᴮˡᵃᶜᵏ』Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin