James biraz olsun sakinleşmişti.
Yine de Rosaline'in onu affetmeyeceği ihtimalini reddediyordu.
Üstelik onun saatlerdir tek başına olması da yüreğini sızlatıyordu. Böyle düşünüp durmak yerine annesine yardım etmek için aşağıya indi. Annesine Rosaline'in gelmeyeceğini nasıl söyleyeceğini düşündü. Yeniden pencereden dışarı baktı. Rosaline'in odası dışında hiçbir yerin ışığı yanmıyordu.
Dördüncü tabağı hevessiz bir şekilde koydu. Gelmeyecekti."Rosaline'e akşam yemeğine gelmesini söyledin değil mi James?" Diye sordu annesi. Sanki aklını okumuştu. Kafasını salladı James.
"Bana hâlâ kızgın. Gelmeyebilir." Dedi suçla. Annesinin üstüne gitmesini bekledi ama annesi oldukça sakindi.
Oğlunun bariz mutsuzluğunu gördüğünden üstüne gitmek istememişti .
Sofrayı kurduktan hemen sonra James oturma odasına geçti. Babası henüz gelmemişti. Annesi de yaptığı tatlıya son dokunuşları eklerken oğlunun etrafta olmamasını tercih ederdi. James bu sıralar en çok düşündüğü şeye daldı. O gerçekten berbat biri olabilir miydi? Belki de Lily bu yüzden ondan nefret ediyordu. Ve belki de bu yüzden Rosaline,vaftiz kardeşi, onu görmek bile istemiyordu. Sıkıntıyla nefes verdi. O kadar berbat biri olamazdı. Olamazdı değil mi? Oflayarak kafasını geriye attı .
Derken kapı çaldı ve düşünceleri dağıldı. James isteksiz bir şekilde kapıyı açtı. Karşısında Rosaline vardı. Oldukça şaşırmıştı. Belki de gelmesini en son beklediği kişiydi.
"Beni içeri almayacak mısın Potter?" Diye sordu Rosaline. Elinde bir kapla kapı eşiğinde dikiliyordu . James ise onu hala içeri davet etmiyordu.
"Gelmeyeceksin sanmıştım." Dedi şaşkınlıkla. Yavaş yavaş morali düzeliyordu.
"Beni çağırırken ciddi değil miydin? James davetsiz mi geldim!" Sorduğu sorudan sonra çatlayan sesi ve utancıyla konuştu Rosaline.
James ise gülerken Rosaline'i içeri doğru çekiştirip kapıyı kapatmıştı.
"Bana kızgın olduğun için gelmezsin sandım. Tabii ki davetlisin Rosaline. Sen her zaman davetlisin."
Heyecanla Rosaline'i yemek odasına getirdi ve annesiyle Rosaline birbirine sarılırken James Rosaline'in getirdiği kabı mutfağa götürdü. İçindeki tartoletlere şöyle bir bakış atmış ve bir tanesini ağzına atıp ikisinin yanına dönmüştü."Babam geç kalmaya bayılıyor." Dedi James. Ve tam o sırada çalan kapıyı açmaya doğru gitti. Babası gelmişti ve eve bir güneş gibi doğmuştu. James'in neşesinde bariz bir artış olmuştu. Masaya oturdular ve tatlı bir sohbet eşliğinde yemeklerini yediler.
Rosaline gelmeseydi, soğuk duvarların arasında kendi düşüncelerinde kaybolacaktı. Geldiği için memnundu. İkinci tatlıyı yemek için James'le kapıştığına da memnundu.
Gelip gelmemek arasında düşünüp dururken kendini Potter'ların evinde bulmuştu. Ve doğru bir karar vermişti.
James çok nazik davranmıştı. Rosaline'in sevdiği yemekleri ona yaklaştırmış ve sevmediklerini -kendi de sevmese bile- Rosaline'in tabağından alıp yemişti.
Beraber sofrayı toplayıp oturma odasına geçtiklerinde James Rosaline'e odasına çıkmayı teklif etti. Rosaline ise hayır demedi.
Önden giden Rosaline, James'in odasına daldığında ne kadar derli toplu olduğuna inanamadı. Düşündüğü manzara bundan çok farklıydı. Şöyle bir etrafta dolanıp James'in gelmesini bekledi."Geldim!" Dedi James . Elindeki kabı masasının üstüne koyarken.
"İnanamıyorum James hepsini mi aldın ?" Dedi Rosaline. Bay ve Bayan Potter da yaptığı tartoleti denesin istiyordu. Ancak görünen o ki yemekten yeni bile kalkmış olsa tatlıların James'ten kaçarı yoktu.
"Merak etme onlara biraz götürdüm." Dedi James kitaplığındaki kutuları karıştırırken . Ve birkaç kutuyu yere koydu. Bağdaş kurup oturduğunda, Rosaline de onu taklit etti. İlk kutunun içinde birkaç sticker, paketi güzel ama tadı berbat olan çikolata paketi, yürüttükleri jetonlar, bir sinema bileti ve onlarca fotoğraf vardı. Fotoğrafların birinde Rosaline James'e makyaj yapıyordu.
"Cidden çok güzel bir yazdı." Dedi Rosaline. Neredeyse bu güzel zamanları unutmuştu Rosaline. Oysa ki asla unutmayacağını düşünürdü.
Bir sonraki fotografta beraber kaykay yapmayı denemiş ve bir sürü muggle'a alay konusu olmuşlardı. Rosaline güldü.
Fotoğrafların birinde ikisi de kameraya baktıktan sonra ellerindeki dondurmaları birbirinin suratına yapıştırıyorlardı yine de çok mutlu görünüyorlardı.
"Naneli dondurma sevdiğine inanamıyorum Rosie." Dedi James tiksintiyle. "En azından rengi için dondurma seçmiyorum. " dedi Rosaline sataşarak. Çünkü James dondurmayı tatlarına göre değil, renklerine göre seçerdi. Rosaline de sırf denemek için naneli dondurma seçmişti ancak tadını hiçbir zaman beğenmemişti.