⁓ oh olsun! ⁓

2.7K 185 26
                                    

Ve yeni bölüm geldii🙃yine çok kısa bir araya size bölüm yazdım. Hadi yine iyisiniz😉 oylarınızı ve satır arası yorumlarınızı merakla bekliyorum.😍 keyifli okumalar diliyorumm

💔

"O zaman yarın öğle yemeğini birlikte yiyelim, ne dersin? Yeni işimi kutlayalım."

Yalın son sözlerimle mutlu olmuş olacak ki abartılı bir ifadeyle "Bir an hiç teklif etmeyeceksin sanmıştım. O zaman yarın öğlen aynı yerde, aynı saatte?" diyerek göz ucuyla bana baktı.

"Şunu bir de aynı masa yapalım tam olsun." diye dalga geçtiğimde Yalın gayet keyiflenerek "Kesinlikle." dedi ve direksiyonda parmaklarıyla ritim tutmaya başladı. Benim de içimde küçük bir umut parıltısı baş gösterdiği için dudaklarımdaki gülümsemeyi engellemeden kafamı yan tarafa çevirdim.

Eve varana kadar bol bol Ateş'ten konuştuk. Sevgi annelere geldiğimizde niyetim Ateş'i alıp direkt eve geçmekti. Çok yorulmuştum ama Ateş uyuyordu. Sevgi anne de şimdi yorgun argın eve gidip bir de yemek mi yapacaksın, diyerek kanıma girmişti. Ve ben kendimi bir anda mutfakta ona sofra hazırlamaya yardım ederken bulmuştum.

Sevgi annenin yüzünden etrafa gülücükler saçılıyordu ve bunun nedeni söylemese de buraya Yalın'la birlikte gelmemizdi. Bahçeden girdiğimiz anda bize bakmış ve bizi yan yana gördüğünde yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirmişti.

"Salata tamam Sevgi anne."

"Tamam kızım, yemekler de ısındı zaten. Masaya götürelim."

Elime tabakları alıp içeriye geçtim. Tabakları masaya yerleştirirken Sevgi anne "Gerisini ben hallederim kızım, hadi git sen Ateş'i uyandır. Uyuyalı baya oluyor, gece uyutamazsın. Hem bir şeyler yesin, acıkmıştır." dediğinde kafamı onaylarcasına sallayıp Yalın'ın odasına geçtim.

Kapıyı açtığım anda gördüğüm manzara yine kapıda birkaç saniye duraksamama neden oldu. Yalın üzerini bile değiştirmeden Ateş'in yanına kıvrılmış, uyumuş kalmıştı. Ateş'i özledim diye odadan kaybolduğundan beri bir daha görünmemişti. Demek kestiriyordu. Odadan çıkıp vestiyerdeki çantamın içinden telefonumu aldım ve sessizce odaya geri döndüm. Çok güzel görünüyorlardı. Birkaç poz fotoğraflarını çektim.

Telefonumu yatağın kenarına bırakıp ilk önce Yalın'ın omzunu dürttüm.

"Yalın, uyan hadi. Yemek hazır."

Yalın burnunu kırıştırıp gözlerini açtı. Çok kısa bir süre uyumuştu. Yetmemiş olacak ki elini gözlerine götürüp gözlerini ovuşturdu.

"Ne ara uyumuşum ben ya? En son Ateş'i izliyordum." diyerek doğrulduğunda bilmiyorum, dercesine omzumu silktim.

"Yorulmuşsun demek ki," deyip Ateş'in üzerine eğildim ve yanağını kocaman öptüm.

"Annem, uyan hadi. Ateş." diye seslendim.

"Dur dur ben uyandırayım." Geri çekilip Yalın'ın Ateş'i öpmesini, boynunu gıdıklamasını izledim. Ateş ilk başlarda uyanmasa da sonralara doğru gözünü açtı ve uyku sersemliğiyle gözleri bir babasında bir bende gelip gitti. Daha sonra uyanmasında asıl etkili olanın Yalın olduğunu fark etmiş olacak ki kaşlarını kaldırarak "Baba, naptın sen bana?" diye sordu.

Yalın burnunu yeniden göbeğine gömüp gıdıklamaya devam ederken "Seni gıdıkladım." Dedi. Ateş Yalın'ın kafasını iterek kendinden uzaklaştırmaya çalışsa da başarılı olamadı. Sonra bana bakıp "Anne, imdattt! Kurtar beni." Diye bağırarak kollarını bana uzattı. Kollarından tutup Ateş'i kucağıma çektim. Gülmekten terleyen saçlarını geriye doğru tararken "Seni kurtardım." deyip alnına kocaman bir öpücük bıraktım.

Boşansak da Beraberiz! (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin