10

27 2 2
                                    

Sokaktan gelen bağırma sesleriyle küçük kız gözlerini korkuyla araladı. Etrafta annesini ararken elleriyle kendine sarılmıştı. Yattığı yatağın yanında bir tane daha yatak vardı ama boştu. Annesi neredeydi. Annesini bulmak için küçük evlerinden hızlıca çıktı. Gözleri doluydu ama öfkeyle bakıyordu. Yaşıtlarına göre uzun olan kız koşturarak sokağa çıktı.

Yerde yatan annesini görünce dolu olan gözlerinden yaşlar boşalmaya başladı. Annesinin yanına koşturarak gittiğinde dizlerinin üzerine çöktü. Annesinin gözleri açıktı. Sol gözünden bir damla yaş düşerken kızına baktı. Ve dudaklarını aralamaya çalıştı. Kız annesinin dudaklarından çıkan bir sözcüğe dünyayı yıkabilirdi.

"Kızım. Berrak'ım git kızım. Teyzeni bul." dedikten sonra kafasını yana çevirdi ve aniden kan kusmaya başladı. Berrak titrerken annesine bakıyordu. Annesinin kan kustuğu yere geçip ellerini annesinin yüzüne koydu ve ona bakmasını sağladı.

"Anne sana bunu kim yaptı?" dediğinde annesini yüzünü acıyla buruşturdu ve son kez dudaklarını araladı. Kızının gözlerine son kez bakarken gözlerinden yaşlar boşaldı.

"Git kızım. Lütfen git ve beni affet." dedikten sonra annesi bu pis dünyaya veda etti. Berrak'ın gözlerinden ateşler çıkarken ağlamak istedi. Ama ağlayamadı. Ne nefes alabiliyordu ne de kalkabiliyordu. Ölümü hissetmişti. Annesinin ona veda ettiğini biliyordu.

Yedi yaşındaki Berrak o gün kendine ve annesine bir söz verdi. Ölümle annesinin ona veda ettiği gün tanışan kız annesinin intikamını almaya yeminler etti. Bunu annesine yapan kişi veya kişiler için yepyeni bir düşman doğmuştu.

Annesinin öldüğü gün onun da öldüğü gündü. Yeniden doğuşu ise adaleti bulduğu gün olacaktı.

♾️

Telefonumu elime alıp saate baktım. Saat 01.12'ydi. Ben yine uyuyamamıştım. Bartu elimi bırakıp gittikten sonra terasta oturmaya devam etmiştim. Soğuk hava benliğimi temsil ediyordu. İkili koltukta uzandım. Dizlerimi kendime çekerek yattığımda gözlerimi kapattım. Soğuk hava üşümeme neden olsa da yatıyordum işte.

Terasın kapısı açılırken gözlerimi açtım. Bartu elindeki battaniyeyle karşımda duruyordu. Oturur pozisyona geçerek Bartu'ya alan açtım. Yavaşça yanıma otururken sessizdi. Ona baktığımda gözleri ellerindeki battaniyedeydi. Bir süre öyle kalıp gözlerime baktı.

"Konuşmayalım olur mu? Sadece susalım." dediğinde başımı salladım onaylamak için. Hiçbir şey demeden dizlerimi kendime çektim ve kollarımı bacaklarıma doladım. Bartu elindeki battaniyeyi bana uzattığında ona baktım. Hüzünlüydü ve sevgiye muhtaçmış gibi bakıyordu. Dışarıdan bakıldığında duvarları olan adam benim yanımda yumuşacıktı. Sanki her an bir şey olacakta kırılacak gibiydi.

Elinde tuttuğu battaniyeyi alarak aramızdaki kısa mesafeyi kapattım. Kendimi ve onun üzerini örterken sessizdim. Ellerimi battaniyenin üzerine koydum. Aynı şeyi Bartu da yaparken ona baktım. O da bana.

Yine gözlerimiz kendi kendine konuşurken ağzımızı açmıyorduk. Gözlerini gözlerimden ayırdığında ellerine çevirdi. Ellerini birbirine kenetlemiş bir şekilde tutuyordu. Elini tutmak istedim. Tutamadım. Dudaklarımı araladım.

"Ne oldu Bartu? Bana anlatabilirsin. Biliyorsun değil mi?" derken sesimin sıcak çıkması için çabalamıştım. Bana baktığında gözleri üzüntülüydü.

"Babamın ne yaptığını biliyorum." dediğinde gözlerim şaşkınlık ve öfkeyle açıldı. Dilim tutulmuş gibi konuşamazken gözlerindeki acı bana da bulaştı. Ökeyle ayağa kalkarken dizlerim titriyordu. Konuşmak istiyordum, ona bağırmak ve kızmak istiyordum. Ama şu an öylece durmuş titrerken ona bakıyordum.

Saklı SırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin