"Günaydın. Dün seni takip etmeye başladım. Gerçi isteği kabul ettiğine göre görmüşsündür."
Stüdyonun kafesinde kruvasan yerken karşıma oturup konuşmaya başlayan Sefa ile lokmamı yuttum. Onunla bu kadar sık konuşmaya alışık olmadığım için birden yanıma gelmesiyle neredeyse lokmam boğazımda kalıyordu.
"Evet gördüm ve günaydın."
"Yemeğini bölmüş gibi oldum değil mi?"
"Önemli değil. Sen de ister misin? Fazla almıştım."
"Valla hayır demem. Kurt gibi açım."
Kese kağıdından diğer kruvasanı çıkarıp ona uzattığımda gülümseyip almıştı. Her güldüğünde yanaklarında çok tatlı bir çukur oluşuyordu. Gamzelerine dokunmayı çok istiyordum.
"Sefa gamzelerine dokunabilir miyim?"
"Ha?"
Dediğim şeyin farkına varınca yerin dibine girmek istemiştim.
"Boşver. Saçmaladım."
"Gamzelerimin bu kadar sevildiğini bilmiyordum."
"Tatlı bence."
"Ondan mı sürekli yüzümü inceliyordun?"
"Ne zaman incelediğimi gördün?"
"Çoğu zaman baktığını görüyorum."
"Rahatsız mı oldun?"
"Hayır. Sadece merak."
"Eğer bana kızmayacaksan söyleyeyim."
"Neden kızayım ki? Ben öyle biri miyim?"
"Hayır tabii ki."
"Hadi söyle."
Yüzüm yanmaya başlamıştı. Neyseki kızaran bir insan değildim. Yine de gerilmiştim.
"Beğeniyorum seni çünkü."
Bunu bu kadar çabuk söyleyeceğimi düşünmüyordum ama bazı şeyleri fazla üstelememek gerekiyordu. Sonuçta yaptığım yanlış bir şey yoktu. Doğruyu söylemek en iyisiydi.
Gülümsemesini bozmamıştı. Hatta yüzünde mimik bile değişmemişti. Burdan anladığım kadarıyla kötü bir tepki vermeyecekti.
"Beklemiyordum ama sen böyle diyince kendimi iyi hissettim."
"Ben de kendimi lisede itiraf yapan kızlar gibi hissettim."
Dediğime kahkaha atmıştı. Etrafımıza baktığımda yarışmacılardan birkaçının burada olduğunu görmüştüm. Tekrar ona baktığımda gözlerimiz buluştu.
"Merak etme seni utandıracak ya da kötü hissettirecek bir harekette bulunmam. Teşekkür ederim bana açıkça söylediğin için."
Bu kadar güzel konuşmaya devam ederse düşüp bayılacaktım.
"Çok iyi birisin."
Konuşmamızı bölen şey yanımıza çekilen sandalye olmuştu. Barbaros yanımıza oturduktan sonra bir bana bir Sefa'ya baktı.
"Ne yapıyorsunuz gençler?"
"Öyle oturuyoruz kardeşim."
Sefa onu yanıtladığında soğumuş kahvemden bir yudum aldım.
"Akasya'ya söyledin mi?"
"Yok valla unuttum. Başka bir şey konuşuyorduk."
Gözlerim tekrar Sefa'yı bulurken kafamı yana eğdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ғᴏᴜʀᴛʜ ᴏғ ᴊᴜʟʏ {sᴇғᴀ ᴏᴋʏᴀʏ ᴋıʟıç}
Fanfic"𝑫𝒊𝒅 𝒚𝒐𝒖 𝒈𝒆𝒕 𝒆𝒏𝒐𝒖𝒈𝒉 𝒍𝒐𝒗𝒆, 𝒎𝒚 𝒍𝒊𝒕𝒕𝒍𝒆 𝒅𝒐𝒗𝒆 𝑾𝒉𝒚 𝒅𝒐 𝒚𝒐𝒖 𝒄𝒓𝒚?"