Sabahtan beri stüdyoda beni gören herkes geçmiş olsun dileklerini sunuyor, bir şeye ihtiyacım olup olmadığını soruyordu. Herkese tatlı bir şekilde teşekkür ediyordum ama artık aynı şeyleri söylemekten sıkılmıştım.
Babamın yanında halam kalmaya başlamıştı. Zaten hastaneden çıkmasına da az kalmıştı. En yakın zamanda tedaviye başlayacaktı. O zamana kadar halam onunla ilgilenecekti. Tedavi sürecinde de annem evden çalışmaya başlayacaktı.
Sefa döndüğümü duyunca çok sevinmişti. Henüz stüdyoya gelmedikleri için görüşememiştik. Aslında her gün beraberdik ama hâlâ beni görmeyi dört gözle beklediğini biliyordum.
Günlerdir her çekim sonrası yanıma geliyordu. En sonunda artık gelmemesi gerektiğini söylemiştim. Çok yoruluyordu ve ben ona kıyamıyordum. Üstüne üstlük potadaydı ve tabak çalışması gerekiyordu.
Dilara'yı koridorda görünce yarışmacıların geldiğini anlayıp olduğum yerde oturarak Sefa'nın gelmesini beklemeye başlamıştım. Dilara da beni görünce geçip gitmek yerine yanıma gelmişti.
"Akasya selam. Nasılsın?"
"İyiyim Dilara. Sen nasılsın?"
"Ben de iyiyim. Babana çok üzüldüm. Çok geçmiş olsun."
Benimle konuşmasını pek beklemiyordum. Olanlardan sonra birbirimizi görmezden gelmeye karar vermiştik sonuçta. Ama bana karşı kibar yaklaştığı için ben de ona aynı şekilde yaklaşacaktım.
"Teşekkür ederim."
"Durumu nasıl?"
"Bacaklarını kullanamıyor. Tedavi olacak."
"Anladım. Bir şeye ihtiyacın olursa mutlaka söyle. Böyle bir durumda elimden geldiğince yardım etmek isterim."
"Teşekkür ederim düşünmen yeter."
Bana gülümseyerek yanımdan ayrılınca değişik bir yüz ifadesiyle arkasından bakmıştım. Bu kadar düşünceli davranması garibime gitmişti. Samimi olup olmadığını anlayamamıştım ama fazla üstünde durmadım.
Koridordan kalabalık bir şekilde diğerleri de gözükmüştü. Önden gelen ablalar grubuna gülümseyip hemen arkasında olan Sefa'ya bakışlarımı odakladım. Beni görünce yanındakileri bırakıp koltuğa gelmiş ve kendini benim yanıma atmıştı.
"Sonunda geldin. Çok özlendin."
"Özlendim mi? Özledin mi?"
"İkisi de. En çok ben özledim ama diğerleri de özledi."
"Dilara bile özlemiş sanırım. Az önce benimle konuştu."
"Biz serviste senin hakkında konuşuyorduk. Daha bugün öğrendi olayları. Bilsem daha önce mesaj atardım falan dedi hatta."
"Şaşırttı biraz."
"Arkadaş olmadığınız için belki bu tavırları sana garip gelmiştir ama bunu görmezden gelecek kadar kötü biri değildir yani."
"Orası öyle. Kendi çevresine karşı melek gibidir mesela. Arkadaşlarını çok seviyordur, onlara karşı çok iyidir. Sadece bana karşı böyle olmadığını gördüğüm için garipsedim."
"Neyse onu salla şimdi. Baban nasıl? Beni sordu mu?"
Kolunu koltuğa dayayıp kafasını da oraya yaslayıp merakla bana baktı. Babamla onun hakkında fazlasıyla konuşmuştuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ғᴏᴜʀᴛʜ ᴏғ ᴊᴜʟʏ {sᴇғᴀ ᴏᴋʏᴀʏ ᴋıʟıç}
Fanfic"𝑫𝒊𝒅 𝒚𝒐𝒖 𝒈𝒆𝒕 𝒆𝒏𝒐𝒖𝒈𝒉 𝒍𝒐𝒗𝒆, 𝒎𝒚 𝒍𝒊𝒕𝒕𝒍𝒆 𝒅𝒐𝒗𝒆 𝑾𝒉𝒚 𝒅𝒐 𝒚𝒐𝒖 𝒄𝒓𝒚?"