\/|||
Kanyū Chi Himitsu, Plymouthe'dan kalkan posta trenindeydi. Kompartımanda onun dışında bir yolcu vardı. O da yorgun görünümlü bir denizciydi, tam da o anda derin bir uykuya dalmıştı.
Himitsu, iş gereği Bay Owen denen adam tarafından adaya çağrılmıştı. Görünüşe göre karısı Bayan Owen son zamanlarda psikolojik olarak iyi değildi. Bay Owen zarfla beraber seans için yüklü miktarda para da göndermişti.
Himitsu'nin içi rahattı. Sonuçta üzerinden kaç yıl geçmişti. Şimdiye kadar yakalanmadıysa tek gecelik gittiği Papaz Adasında herhangi bir şekilde ifşalanması imkansızdı.
Kompartımanın karşı köşesinde uyuklayan yaşlı adam uyanmıştı. "Denizde ne olacağı önceden kestirilemez, asla kestirilemez." dedi.
Kanyū başıyla onayladı.
"Hakkınız var. Kimse denizde ne olacağını önceden kestiremez."İhtiyar denizci iki kez gerindi, sonra önemli bir sır açıklarcasına "Çok yakında fırtına kopacak," diye fısıldadı.
"Hayır, hayır bayım, hiç sanmıyorum. Güzel bir gün."
Yaşlı adam sinirle, "Fırtına yaklaşıyor. Kokusunu alırım ben." dedi.Himitsu karşısındaki yatıştırmak -aynı zamanda geçiştirmek- için, "Haklı olabilirsiniz." dedi.
Tren istasyonda durdu, ihtiyar denizci sallanarak ayağa kalktı. Frankfurt şivesiyle, "Ben burada ineceğim." dedi ve elyordamıyla kompartımanın kapısına doğru ilerlemeye başladı. Yaşlı adam kompartımanın kapısında durdu ve veda anlamında göz kırpıp "Dua et, dua et. Kıyamet yakın." dedi.
Bir an sonra kapıdan çıkmış, perona inmişti. Trene doğru dönerek büyük bir ciddiyetle "Sana söylüyorum delikanlı," dedi. "Hesap günü çok yakın!" Ve gözden kayboldu.
Yeniden koltuğuna oturan Kanyū mırıldandı. "Hesap gününe herhalde sen benden daha yakınsın."
Oysa olaylar çok farklı gelişecekti.
¹
Küçük bir grup Le Transzelya İstasyonu'nun önünde bekliyordu. Arkalarında, ellerinde bavullarla birkaç hamal bekliyordu.
Hamallardan biri "Josh!" diye seslendi. Yol kenarında duran taksilerden birinin şoförü otomobilden dışarı uzanarak "Papaz Adası'na mı?" diye sordu.Dört kişi birden "Evet," dediler sonra hepsi birden birbirlerini dikkatle ve kuşkuyla süzmeye başladılar.
Şoför Isaac'e baktı.
"Sizin için iki taksi hazırlandı efendim. Birinin Exeter'den gelecek treni beklemesi gerekiyor. Beş, on dakikaya kadar gelir. Bir kişi onu beklemeyi kabul eder mi acaba? Böylece daha rahat yolculuk edersiniz."Sekreterliği şimdiden benimsemiş olan Ichira "Eğer siz gitmek istiyorsanız ben beklerim." Öteki üç kişiye baktı. Sesi bir görev üstlenmiş insanlara özgü otoriter ve buyurgandı. Okul bahçesinde öğrencileri tenis oynayacakları gruplara ayıracakmış gibi bir havadaydı.
Khalil Asraf sertçe, "Teşekkür ederim," diyerek şoförün kapısını açmış olduğu taksiye bindi. Onu Bayan Asami izledi.
Yargıç Isaac "Ben.." dedi. "Bayan.. Bayan ile bekleyeceğim."
Genç kadın hemen "Ichira Asari" dedi.
"Benimki de Isaac Tornio." diye karşılık verdi Yargıç.Hamallar bavulları taksiye yüklemeye başlamışlardı. Otomobilde ilk konuşan Asraf oldu.
"Şu sıralar havalar güzel gidiyor."Bayan Asami "Aynen öyle." diye cevap verdi.
Bu arada düşünüyordu Garip bir beyefendi. Rahip gibi bir hali var, deniz kenarında karşılaşılan tiplerden değil. Bay ve Bayan Oliver'ın (Asami'nin anımsadığı isimler) farklı bir çevresi olduğu anlaşılıyor.Rahip Asraf sordu, "Buraları iyi bilir misiniz?"
"Daha önce Cornwall ve Torquay'da bulundum ama bu Sheron bölgesine ilk gelişim."
Khalil Asraf başını hafifçe salladı, taksi hareket etti. İstasyonda kalan taksinin şoförü "Otomobilin içinde beklemek ister miydiniz?" diye sordu.
Ichira hemen "Hayır." dedi.
Yargıç Isaac gülümsedi. "Bence şu duvarın gölgesi cazip görünüyor. Ama isterseniz istasyonda soğuk bir şeylerde içebiliriz?""Hayır teşekkürler. O tıklım tıkış trenden kurtulduğum için mutluyum."
"Haklısınız. Bu havada tren yolculuğu pek zor oluyor." cevap verdi Isaac."Umarım böyle devam eder, yani havalar demek istiyorum. Bilirsiniz Fransa'da yazlara pek güven olmaz."
Isaac konuşacak konu bulmakta zorlanıyordu. "Daha önce hiç bu taraflara gelmiş miydiniz?"
"Hayır, ilk gelişim," dedi ve durumu belirtmek için ekledi, "Daha patronumu bile görmedim."
"Patronunuzu mu?" Isaac sordu.
"Evet, ben Bayan Owen'ın yeni sekreteriyim.""Ah, anlıyorum." Isaac Tornio'nun davranışları değişti, güveni arttı. "Bu biraz tuhaf değil mi?"
"Hayır, hiç de değil. Asıl sekreteri birden hastalanmış. İş bulma kurumuna bir telgraf çekerek onun yerine geçecek birini istemişler. Onlar da beni gönderdiler."
"Demek öyle. Peki oraya vardığınızda işi beğenmezseniz?"
Ichira gülümsedi "Sonuçta bu tatil için geçici bir iş. Tatil sonu Papaz Adasında işim bitecek. Ayrıca orayı da merak ediyorum, acana gerçekten soylenildigi gibi güzel bir yer mi?"
"Bilmem, ben hiç görmedim." dedi Isaac.
"Ya, öyle mi? Owen'ler oraya düşkün olmalılar. Onları da merak ediyorum. Acaba nasıl insanlar? Anlatır mısınız?"Isaac bir an düşündü. Acaba Owen'ler tanıyor gözükmesi mi yoksa tanımadığını söylemesi mi daha doğru olacaktı. Sonra birden atıldı.
"Kolunuzda bir eşekarısı yürüyor. Sakın kımıldamayın." Eliyle kovma hareketi yaptı. "İşte, gitti.""Teşekkür ederim. Bu yaz çok eşekarısı var."
"Evet, sıcaktan olmalı. Kimi bekliyoruz biliyor musunuz?"
"Hiçbir fikrim yok."O sırada yaklaşan trenin sesi duyuldu. "Beklediğimiz tren bu olmalı"
İstasyonun çıkış kapısında Ögretmen Esther Williams belirdi. Taşıdı büyük bavulun ağırlığı altında ezilmiş olan hamal Ichira ve Isaac'ı işaret etti.
Ichira yeni gelen kadına "Ben Bayan Owen'in sekreteriyim. Otomobil sizi bekliyor." dedi
Üçü beraber taksiye bindiler.
- Bölüm sonu
Voh bu bölüm baya uzun oldu, artık olaylara geçtiğimiz için hep böyle olur. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Düşünce ve önerileriniz varsa söyleyin lütfen. ♡
![](https://img.wattpad.com/cover/348194819-288-k801862.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ON KÜÇÜK PAPAZ || KATILIMLI
Mystery / Thriller-KATILIMLAR BITTI- Karanlık sırları olan 10 kişi, bir gün Papaz Adası'na davet edilirler. Fakat ev sahipleri burada değillerdir. Malikanenin hizmetçileri herkese birer oda ayarlar, bu ıssız adada yalnız başlarına mahsur kalmışlardır. Misafirlerin gi...