fulfill one's longing

840 81 31
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın! Sizi seviyorum, umarım beğenirsiniz.. iyi okumalar!

"Hiç boşuna sızlanma, ben sana ona göre yap saçını dedim. Umurumda bile değil." Batuhan'a ağlak gözlerle bakmaya devam etsem de bir işe yaramamıştı. Koca adımlarla çoktan önüme gelmişti bile. Dün gece o kadar çok konuşmuştu ki, laf arasından yaparız hadi tamam diye söz vermek zorunda kalmıştım.

"Saçını geriye doğru getirip taç gibi yapayım mı?" İki saniyede bulduğu fikirle ona dahiymiş gibi baktığımda kafamı eğdim. Bana daha kolay bağlaması için direktifler verirken nasıl olduğumu çok merak ediyordum.

"Heh, bitti işte. Bandana team abi işte yaa!" Dediğine gülsem de hiç umursamadım ve aynanın önüne gittim. Saçımı kontrol ederken yanımda gelen Esra abla bandanadan çıkmış saçlarımı düzeltmiş, bandananın şeklini oturtmuştu. Ona teşekkür ederek tekrar Batu'ların yanına döndüm.

"Şşt, 22'li olmuş mu?"

"Olmuş olmuş, merak etme." Arkamdan Sefa'nın sesini duyduğumda ona döndüm.

"Oğlum kıza ne yalan söylüyorsun? Ayıp değil mi?" Sefa'ya çok biliyorsun bakışlarımı attım.

"Aslında evet ya, bi' güzel durmuyor gibi." Barış'a dönüp ciddiyetini kontrol ederken istemsizce elim çıkartmak için bandanaya gitmişti. İkisi de anında kahkahayı basarken dudaklarımı büzüp ters bir bakış atmıştım.

"Güzelsin güzel, çıkartma bandanayı. Batu'ya söz verdin. Çenesi çekilmez sonra.." Bir şey söylemedim. Çekimin başlamasına en az yirmi dakika varken ayakta durmak daha fazla istemiyordum. Kendimi olabildiğince uzakta olan koltuklardan birini attım.

Dün kaptanlık oyununda bir kez daha ikinciler ve birinciler potaya gönderilecek konuşması yapılmıştı. Alican'ın da Barbaros'un da yüzünden gerçek anlamda sinir ve gerginlik akarken ikisi de çok bir şey söylememişti. Barbaros Alican'a göre daha konuşkandı ama Eray faktöründen dolayı susuyordu.

Kaptanlık oyununda yemek tulumbaydı. Ben öne çıkıp ikinci sırada elenmişken Alican dolapta kendi şerbetini bulamamıştı bile. Çok dalgındı, bu da yemeğine yansıyordu. Hala alışamamıştı, ne yarışmaya ne de yarışmacılara.

Dün esnaf lokantalarında çok yaptığını söyleyerek tulumbasıyla övünen Sergen; kırmızı takım kaptanı olmuş, karşısına Barbaros'u almıştı. Barbaros ilk olarak 2020 takımını topladıktan hemen sonra beni alsa da, Sergen buna karşılık Alican'ı almıştı. Ona güvendiğinden falan değildi işte, hepsi bir oyundu. Kafasında bir sürü tilki dolaşıyordu ve bunların bize zarar vereceğinden emindim. Şimdi olmasa elbet bir gün verecekti.

İlk defa Sefa ve Batuhan'la aynı takımdaydım. Onlar ben gelene kadar çok fazla birlikte oynamışlardı ama bu hafta ilk üçümüzün birlikte olduğu takımdı. Birbirimizle gerçekten çok iyi anlaşıyor, mutfakta nasıl karakterlerimiz olduğunu biliyorduk. Oyunları kazanır mıydık bilemezdim tabi ama oyunların rahat geçeceğini düşünüyordum. En azından tezgahta kaçmak zorunda olduğum biri yoktu, ya da uzak durmak istediğim.

Yanıma çöken Sergen'le düşüncelerimden ayrıldım. Hem Dilara'nın hem de Alican'ın bakışlarını hissetmemek imkansızdı. Dilara'nın daha fazla bakmasını istemediğimden ona baktım, gözlerini hemen kaçırdı. Kaçırmak zorundaydı.

"Seni aldı hemen Barbaros ya, ben alacaktım seni takımıma."

"Tüh bak, ne üzülmüşsündür buna sen Sergen ya." dedim ellerimi birbirine vurduktan sonra. Kahrından ölüyordu eminim ki, uykuları bile kaçmış olabilirdi.

latibule × alican sabunsoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin