face off

1K 87 31
                                    

Lütfen oy ve yorumları unutmayın, beni çok mutlu ediyor. Bölüm öncesi umarım iyi şans getirir, iyi okumalaaar.

"İçeride oturmayalım ya, napacaaz içeride?"

"Oturalım burada ya. Bura iyidiir, serin serin.. yanmayıık." Tanya'nın şiveli konuşmasını taklit eden Barış bile beni güldüremiyordu. Bir günümü, hatta bir saatimi rahat ve eğlenceli geçireceğimi düşünürken yine gerginlik yüklenmişti. Ben kendimi sakinleştirmeye çalıştıkça durmadan tam tersi oluyordu.

"Sen oynamayacak mısın Eylül?" dedi Sergen ciddiyetle. Bana kalmadan Alican cevap vermişti bile.

"Yok, biz biraz konuşacağız."

"Hayırdır Alican kardeş, bir sorun yok inşallah." dedi Sergen önüne bıraktığım cipsten birkaç parça ağzına atarken. Yanında oturan Dilara sorgu sual etmesine göz devirirken ondan bakışlarımı çekmedim. Çok az kalmıştı, gerçekten Dilara'yı önümüzdeki her an boğabilirdim.

"Olsa ne olacak Sergen, sen mi halledeceksin?" Alican'ın ters cevabıyla gözlerim faltaşı gibi açılarak ona döndüm. Bu cevabı ondan hiç beklemiyordum. Ki sadece ben değil, ortamdaki hiç kimse beklemiyor gibiydi ki hepsinin gözleri benimkinden farksızdı.

"Sakin ol biraz kanka ya, sizi gergin görünce endişelendim."

"Maksimum ne olabilir? Sen sakin ol kanka." dedi omuz silkerek. Onun rahatlığı beni öldürürken hava gerginlik kokuyordu. Bahçedeki masaya oturmuş olan Barış ve Tahsin'in arkası bize dönüktü. Sergen ve Dilara bize bakan tarafta oturuyor, Sefa ve Tolga da elleri belinde bizi izliyorlardı. Sefa gergin gözlerle Alican ve Sergen'i süzerken Tolga öylesine bakınıyordu. Tanya kaosu anladığı an bir şeyler getirmek ayağına içeri kaçmış, Suna da daha rahat dinleyebilmek için uzak bir köşede izliyordu.

İçimden yılan diye söylenemeden geçemedim.

"Bilemem artık, birkaç gündür aranız gergin gibi. 2019'daki gibi 'kanki' değilsiniz herhalde." İronice söylediği lafla gülümsediğinde Alican'ın elleri arkasında bağlanmıştı bile. Kanki lafına takıldığını biliyordum, çünkü yarışmacıların çoğu çok yakın olduğumuzu biliyordu. Dışarıdaki herkes bir şeyler olduğunu fark ederken Sergen bunu öğrenemeyecek kadar salak değildi.

"Yoo, gayet iyi aramız. Bir sıkıntı yok." dedi kendinden emin bir şekilde. Bu cesareti, bizden başka herkeseydi. Korkaklığı bir tek banaydı, bunu çok iyi öğrenmiştim.

"Ha iyi o zaman kardeşim. Birden öyle gelince.. birinizi korumamız gerekmesin de.." İlk defa Dilara'yla aynı anda Sergen'e baktık. Saçmaladığını, sinir etmeye uğraştığını ve bir şeyler olsun diye yaptığının farkına varmak hiç zor değildi. Alican bunu anlayabilecek kapasitede olsa da, şu an maalesef ki değildi.

"Anlamadım, kimi kimden koruman gerekecekti ki?" Derin bir nefes aldım. Sağ ayağının yere vurup durduğunu fark etmiştim bile. Daha fazla uzamasını istemediğim için Sefa'ya baktım. Anlamaması imkansızdı.

"Hadi abi hadi ya, ne çeneniz varmış arkadaş. Bir oyun oynayalım dedik, vaktimizi yiyorsunuz!" dedi ve Alican'ın önünden geçerek masanın diğer ucuna geçti. Sefa Alican'ın önünden geçerken hızlıca birkaç adım atarak Alican'a yaklaştım.

"Alican uzatma, yürü içeri geçelim."

Kafasını çevirip bana bakma tenezzülünde bile bulunmazken Barış ve Tolga da bir şeyler söyleyerek ortamı yumuşatmaya çalışmışlardı.

"Abicim ne değiştiriyorsunuz konuyu ya, kötü bir şey söylemedim ki." Dilara'nın bakışlarını bir kez daha kendi üstünde hissedince ona döndü.

latibule × alican sabunsoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin