only

913 82 13
                                    

Değinmek istediğiniz, herhangi bir fikir için veya hikayeden bağımsız bir şey konuşmak isterseniz dm kutum size her daima açık. Oyundan önce yayınlayayım dedim, umarım kazanırız. İyi okumalar; oylarınızı, yorumlarınızı bekliyorum..

"Şefim sizin için sorun olmazsa ben bu oyun olmasam olur mu?"

"Hayırdır, bir sorun yok inşallah." Kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Hayır şefim, geçen günden kaynaklı dinlenmek istedim."

"Tabi bizim için sorun değil, Kaptan Esra senin ve takımının onayı var mı?" Esra ablaya eğilerek baktım. Zaten hepsiyle dün geceden konuşmuş, izinlerini istemiştim. Sergen geçen günkü gibi çok içten bir şekilde benimle konuşmuş, doktor bile önermişti. Yalan gibi gelmiyordu ama bir çıkarı elbet olmalıydı.

"Evet şefim, dün hepimizle konuşup izin istedi. Bizim için de sorun yok, değil mi arkadaşlar?"

"Mecbu-"

"Hiçbir sorun yok şefim, sağlık daha önemli." Dilara'nın kısık sesini bastıran Alican'ın gür sesiyle ona döndüm. Peşinden Sefa, Çağatay ve Ayaz kabul ederken kafamı sallayarak teşekkür ettim.

Maalesef ki konuştuğum kişilere Dilara da dahildi. Onu bilerek en sona bırakmıştım çünkü bana uyuzluk yapacağını biliyordum. İlk başta mırın kırın etse de Sergen dahil bütün takımla konuştuğumu söyleyince kabul etmişti. Burada muhabbetini yaptığı şey de buydu.

"Tamamdır o zaman Eylül, takıma yemekle ilgili paylaşacağın herhangi bir şey varsa paylaş. Sonrasında çıkabilirsin."

"Arkadaşlar, toplantınızı yapın 5 dakikanız var."

Somer şefin seslenmesiyle takımlar arkada toplanırken Sergen, Esra, Dilara ve Ayaz toplanmış; etle ne tür yemekler yapacaklarını düşünüyorlardı. Hepimiz onların etrafına dolanmış, dinliyorduk. Bu konuda önereceğim herhangi bir fikri Sergen'in umursayacağını sanmıyordum.

"İyisin değil mi?" Yüzüne bakmadan kafa sallayarak kalabalığa bakmaya devam ettim. Ben ondan kaçmaya çalıştıkça o bana geliyordu. Ama ona gidebileceğim bütün yolları kapatmıştı.

"Bana niye gelmedin?" Kafamı sakince çevirip ona baktım.

"Ne yani, senin için oyunu oynamamam bir sorun mu?"

"Hayır tabii ki Alin, saçmalama. Hiçbir sorun yok." Hızlı ve endişeyle konuştuğunda gülesim gelse de kendimi tuttum. Tek kaşımı kaldırarak ona 'ee' dercesine bakarken benim tutamadığım gülüşü o patlatmıştı. Ciddiyetimi ne kadar korumaya çalışsam da ben de biraz gülmüştüm.

"Hayır sadece.. bana da gelseydin keşke." Yüzümdeki gülümseme kalbime yavaş yavaş çöken ağırlıkla birlikte sönerken gözlerimi ondan çekip bir kez daha kalabalığa baktım. Benimle birlikte kafasını çevirip reçeteleri izliyormuş gibi yapıyordu.

"Neden?" Birbirimizin sesini sadece biz duyacak kadar sessizdik. Otuz saniye boyunca hiçbir cevap gelmediğinde dönüp ona baktım. Tek elini beline koymuş, dikkatlice hazırlanan reçetelere bakıyordu. Onun her yaptığı mimiğin, vücut dilinin ne anlama geldiğini bile bilirken böyleydik.

Uzaktık.

"Cevap veremeyeceksen o soruyu sordurtma Alican." Yüzüme bakmadan kafasını bana doğru çevirdi. Cevabını kendisi içinde düşünüyordu, söyleyecek cesareti yoktu.

"Ve benden uzak dur." Zeytin gözleri daha da büyüyerek bana bakarken boğazımı temizleyip takımın içine daha da yaklaştım.

"Arkadaşlar, benden istediğiniz herhangi bir şey var mı?" Herkes birbirine ihtiyaç var mı diye bakarken Dilara'nın bana göz devirişiyle derin bir nefes alıp verdim.

latibule × alican sabunsoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin