3

185 23 44
                                    

Sabah olduğunda pelerinli adamın bana verdiği odada, cam kenarına oturmuş şekilde dışarı bakıyordum.

Gözüme uyku girmemişti ve ben bu geniş oda içinde korkuyordum ki evde tek gördüğüm yer havanın aydınlattığı bu oda olmuştu.

Kapı açıldığında kokarak kafamı eğdim, adım sesleri bana yaklaştı, bir el kolumu tutunca karşı çıkmadım, hala o sözleri aklımdaydı.

Kalkarak onu takip ettim ama kafamı kaldırıp yüzüne bakma cesaretim dahi yoktu, banyoya geldiğinde korkarak hemen kafamı kaldırdım ve olduğum yerde durdum.

Bu adam kedi yüzlü,beyaz saçlı ve beyaz tenliydi, ama denildiği gibi büyük gözleri yoktu ya da tırnakları, küçük siyah kedi gözlü, normal el ve tırnaklı bir adam dı, bana dönerek ruhsuz bakışlarını üstüme attı.

"Soyun"

Dediği ile gözlerim kocaman açılırken sert ses tonu ile titredim.

"Soyun dedim"

Titreyen ellerim ile t-shirt'ü mü çıkarttığımda bana arkasını dönerek suyu açtı, altımdaki pantolonu da çıkartarak boxer ile kaldım.

Tabure getirdi ve kolumdan tutarak oturttu, korkarak ona bakarken ılık suyu üstüme döktü, daha sonra şampuan,lif ve duş jeli aldı, gözlerimi kapattım ve beni yıkamasının bitmesini bekledim.

Sonunda bittiğinde beni kaldırdı, havluyu üstüme sardı ve odaya götürdü, yanıma kıyafetler ile geldi.

Havluyu üstümden alarak  saçlarımı kuruladı, yandaki kıyafetlerden boxer alarak elime verdi ve arkasını döndü.

Titreyerek aldım, bu adam çok garipti, giyindiğimde t-shirt alarak giydirdi, eşofnamı da giydirdi, tarak alarak saçlarımı taradı, krem alarak yüzüme ve ellerime sürdüğünde yutkundum.

Ellerim avuçları arasında görünmüyordu, burnunu eğilerek saçlarıma daldırıp derin bir nefes aldı.

"Hala kokun değiş medi"

"N-ne"

"Kokun, kendi kokun.. Her neyse, gel"

Elimi tutarak odadan çıkarttı beni, etraf o kadar düzenli ve sadeydi ki daralmıştım.

Aşşağı inerek mutfağa girdik, masada bir sürü şey vardı, beni oturttu ve karşıma geçti, başlamamı işaret ettiğinde titreyerek yemeye başladım ama bunlar çok lezzetliydi, konuşunca ona döndüm.

"Bu ormana çocuklar giremez, 25 yaşını geçmediği sürece, ama sen nasıl oldu da kalkanı geçtin anlamadım"

"Kalkan mı?"

"Biz ruhları çekeriz, canımız sıkılınca, olgun ruhlar kalkanı geçebilir, sen daha küçüksün"

"Dün 19 yaşına girdim ben,küçük değilim"

Alay ile güldüğünde kaşlarımı çattığım, masada eğildi.

"Ben 130 yaşındayım"

Gözlerim irileşti ve yutkundum, 20 lerin başında gibi görünüyordu.

"Yalan söyleme, kimse o kadar uzun yaşayamaz ve sen çok gençsin"

Elimi tutarak okşadı, birden değiştiğinde tabir edilen edilen canavar şeklini aldı, gözleri yeşil renginde parlarken  uzun tırnakları derime batıyor ve acıtıyordu.

Korkarak titredim.

"Bu yüz sana tanıdık gelmiştir"

Kahkası kulaklarıma dolduğunda eski halini aldı, gözlerim dolduğunda masada eğildi.

"Ağlama, ağlayanlardan nefret ederim"

Göz yaşım  yanağımdan süzüldüğünde elimi bıraktı, kalkarak yanıma geldiğinde ağlamam şiddetlendi ve yanaklarım daha çok ıslandı.

Ben bana vuracak zannederken ellerini yanaklarıma koyarak göz yaşlarımı sildi, dudaklarını anlıma bastırdığında ağlamam bir den durdu, göz yaşlarım geri çekildi ve o his beni terk etti.

Geri çekilerek  gözlerime baktığında ellerini de çekti, avuçlarına gözlerim kaydığında kırmızı ince şeritler vardı.

Elini tuttuğumda sıktı.

"Göz yaşların.."

"Yaktı"

Kelimesini tamamladığımda kafasını salladı, titreyerek dudaklarımı avucuna bastırdım ve geri çekildim.

"Özür dilerim"

Yüzüme yaklaştı, siyah gözleri beni içine çekerken yutkundum.

"Özür dilenecek bir şey yok, karnını doyur"

Kafamı salladığımda geri çekildi ve yeniden yerine oturdu, kapı çaldığında yüzünde tiksinti oluştu, ne olduğunu anlamadım ve ne olacağını bekledim.

sope : Orman 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin