Başın Sağ Olsun

5 0 0
                                    

Bir hastane bahçesinde çok sevdiğin birinden gelecek bir haberi beklediniz mi hiç?

Bir hastane koridorunda, "Başın sağ olsun!" diyerek omzunuza dokunan bir doktorun yüzüne baktınız mı?

Bir hastane morgunda çığlık attınız mı hiç ya da bir mezara toprak?


 Babam kanser hastasıydı ve doktor gezsin aktivitelere katılsın sıkıntı strese girmesin hastalığını tetikler demişti. Ben hiç bir şekilde babama bu yaşadıklarımı yansıtmıyordum ve anlatmıyordum. Sürekli onun yanında gülümsüyor onunla sohbetler ediyordum onu kötü düşünmekten uzak tutuyordum. 4 temmuz cumartesi günü babaannemin yanına gitmişti ama kötülenmiş akşamına geri Adana'ya hastaneye kaldırıldı. Doktorlar kontrollerini yaptı yanımıza geldi enfeksiyon tüm vücuda yayılmıştı ve doktor artık beklemekten başka hiç bir şey yapamayacağını söyledi. O an o sinirle hastaneyi yıkacaktım ne demek beklemekten başka bir şey yapamayız. Anneme yalvarıyordum anne başka hastaneye gidelim düzelir iyileşir diye ama nafile durumu ortadaydı. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra odaya geldim yanına baş ucuna oturdum uyuyordu uyandırmadan biraz seyrettim ve anneme ve babama kıyafet getirmek için eve geldim. O sırada kardeşlerim bana ne olduğunu ne olacağını soruyordu kendimi zor tutuyordum ama onlara belli etmiyordum. Bir şey olmadığını kötülendiğini geri hastaneden çıkacağını söyledim. Toplamda dokuz gün boyunca hastanede kaldı bu sürede o bir kere geldi yanıma. Gün gün babam kendisini kaybediyordu ilk başta görmüyorum dedi inanmadım kabullenemiyordum. Elini tuttum beni annem sandı ve '' Gülüm çok ağrım var dayanamıyorum.'' dedi. Ağzımı kapattım yere çöktüm hıçkıra hıçkıra ağladım. O gün bana ''Oğlum annen ve kardeşlerin sana emanet onlara ben size nasıl baktıysam sende öyle bakacaksın, yalnız bırakmayacaksın söz ver tosunum.'' dedi. Dayanamıyordum ağlamamak için kendimi nasıl sıkıyordum ''Yok baba ben bakamam hem sana bir şey olmadı neler geldi başımıza bizi yıkamadı bu hastalık mı yıkacak.'' dedim. 

Hiç bir şey demedi dokuzuncu gün akşam eve geldim içimde bir his var ama diyorum bana bir şey olacak içim daralıyor, kalbim sıkışıyor kötüleniyorum sürekli. Saat beşe kadar yatağın içinde döndüm durdum uyuyamadım. On, on beş dakika kestirim hastaneye gidim dedim. Kafamı yastığa koydum on dakika olmuş kardeşim uyandırdı beni.

''Abi İsmail abi aradı abini biz gelene kadar uyandırma.'' diyor dedi. Hayırdır hayrola dedim tam İsmail abiyi arayacakken camiden gelen selayı duydum. 

''Mahallemiz sakinlerinden Latif Yıldız vefat etmiştir.'' tekrar tekrar kulaklarımda çınlıyordu inanmak istemiyordum kabullenmiyordum. Evin içinde kıyamet kopuyordu herkes ağlıyor kardeşlerim bana sarılmış çığlık atıyordu. Ben ağlayamıyordum çünkü inanmıyor kabullenmiyordum.  Arabanın anahtarını aldım hastaneye gideceğim dede izin vermiyordu bırakamıyordu kimse beni. Haber herkese gitmişti zaten selayı duyan evimizin önüne geliyordu. 

Apartmanın önüne oturdum bekliyordum inanmıyordum cenaze arabası gelecek diyorlardı ama ben inanmıyordum. Bir siren sesi duydum o siren sesi beni yıktı param parça etti yere yığıldım kaldım. Cenaze arabasının ön koltuğunda annem arabadan indi oğlum babanı kaybettik dedi. Ağlayamıyordum kabullenemiyordum inanmıyordum. Evin önünden çıktık mezarlığa geçtik yıkayıp namazını kılmak için. Herkes ağlıyordu çığlıklar kopuyordu ben gasil hanenin önünde oturdum kapının açılmasını bekliyordum. İçeriye girip o musalla taşının üzerinde gördüğüm zaman başladım ağlamaya. Dedemin yanına kozana defnettik o gece hıçkıra hıçkıra ağladım. Herkes aradı çevremde yakın olduğum herkes geldi ama bir tek kişi hariç. O.

Ne aradı ne yazdı ne geldi o gün en çok onun desteğine ihtiyacım vardı ama o yoktu ve beni aramıyor sormuyordu. Bunu bir açıklaması yoktu ve asla da olmazdı.

VİRAHAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin