7

151 6 0
                                    

Yaklaşık yarım saat süren sessiz bir yolculuktan sonra merkezden iyice uzaklaşmış, sonunda büyük evin önünde durmuştuk. Kapıdaki güvenlik büyük kapıyı açtı ve bahçeye girdik. Pencereden evi izlerken büyüklüğüne ve güzelliğine şaşırıyordum. Şoför kapıyı açtığında hızla indim. İçimdeki burukluk yerini heyecana bırakırken büyük bahçeyi izliyordum. Büyük bir salıncak ve renk renk çiçekler vardı.

Kerem'in boğazını temizlediğini duyunca bakışlarımı ona çevirdim. Evin girişini gösterip yürümeye başlayınca arkasından gittim. İçeri girdiğimizde de beklediğim lüks görüntüyle karşılaşmıştım. Çekingen bir tavırla salona adımlarken kaçamak bakışlarım Kerem'deydi.

"Rahat ol lütfen, Gül de birazdan gelir."

Gül'ün yanında rahat hissettiğimi fark etmiş olmalıydı. Koltuklardan büyük olanına yerleşip etrafı izlemeye başladım.

"Aç mısın? Açsın tabii. Davette de bir şey yemedin."

"Yok değilim, gerçekten. Ama su içerim."

Başını sallayıp büyük salondan çıktı. Elinde suyla geri dönüp uzun ve yapılı bedeniyle yanıma oturduğunda gerginliğimin giderek arttığını hissediyordum. Suyu içip ortadaki sehpaya bıraktım. Kalın ve kendinden emin sesiyle konuştu,

"Daha iyi misin?"

"İyiyim."

Gergin bedenimi hafifçe ona dönderip gözlerine baktım.

"Yapamayacağımı daha önce söylemeliydim size. Bugün sizi yarı yolda bıraktım."

Bakışlarından geçen duygu, hoş bir parıltıyla kendisini belli etmişti. Bu adama güzel bakmak çok yakışıyordu ve ben o bakışların hedefiyken giderek küçülüyordum. Kusursuz bir yüzü ve yaydığı güçlü bir enerjisi vardı. Bunu daha ilk anlarda hissetmeye başlamıştım zaten ama onun evindeyken daha baskın oluyordu.

"Sen affet asıl, yalnız kalmamalıydın. Özellikle de Serap gibi biriyle."

"Söylediği şeyler yanlış değildi."

Duraksadı. Nasıl bir cesaretle atıldım bilmiyorum ama bilmesi gerekiyordu, beni etkileyen asıl şey kadının sözlerinin gerçekliğiydi.

"Kırıcı ve kabaydı evet, ama gerçekti söyledikleri."

Yutkunup mesafeli bakışlarını yüzümde gezdirdi.

"Söylediklerinin tamamına şahit olamadım. Evet, mesleğimin bazı onur kırıcı tarafları var. Ama inan beni hiç alakadar etmiyor. Bunu o kadınlar düşü-"

Aklıma doluşan sözcüklerle onu dinlemeyi bırakıp histerik bir gülüşle konuşmaya başladım.

"Beni o duruma düşürmene inanamıyorum. O kadınlarla aynı durumda gibiydim. Hatta daha kötüsü..."

"Neyden bahsediyorsun?"

Ayağa kalkıp yürümeye başladım. Düşündükçe delirecek gibiydim. O ise bu çıkışıma oldukça şaşırmış görünüyordu. O da ayağa kalkıp karşımda durdu. Meydan okur gibi konuşmaya başladı ve bu hali korkutucuydu.

"O kadınlardan farkından bahsetsene biraz. Onlar da senin imzaladığın gibi imzaladı formları. Ve hatta onlar da ilk geldiklerinde, en az senin kadar utangaçtı."

İçime doluşan öfkeyle bir adım yaklaştım. Gözlerimiz hiç ayrılmıyorken öfkeyle konuştum,

"Onlar gibi değilim, benim hayatımda biri yok ve hiç olmadı. Tek istediğim bu yaşlarım geçip gitmeden, tecrübeli biriyle ilkimi yaşamaktı."

Nefesimi düzenlemeye çalışırken söylediğim şeyin bilincine vardım. İlkim olacağını öğrenmişti. Şimdi tam anlamıyla iptal olacaktı sözleşme. Gözlerimi yumuşayan bakışlarından kaçırdım.

"Hiç kimseyle olmadın mı?"

Boğuklaşan sesi fısıltı gibi çıksa da tane tane duyuluyordu kelimeleri. Başımı iki yana sallarken mahçup bir ifadeyle ellerime baktım. Onlara yalan söylemiştim.

Ellerini kollarıma uzatıp hafifçe sıktı. Yüzümü kaldırıp gözlerine baktım. Tam bir şeyler söyleyecekti ki kapı çaldı. Ellerini çekip kapıya yürüdüğünde kendimi yeniden koltuğa attım.

Bir anda içeri doluşan kadın sesi, bana kendimi iyi hissettirmişti. Gül tatlı kahkahasıyla konuşarak içeri girdi.

"Orhan abi yine uyukluyordu bak, benden duymuş olma da."

Sanırım güvenlikten bahsediyordu. Salona girdiğinde gülen gözlerle bana baktı. Elindeki yemek poşetlerini Kerem'in eline tutuşturup yanıma geldi. Onun kadar içten olamasa da tebessüm etmiştim.

"Nasılsın balım, daha iyi misin?"

Yutkunup başımı salladım. Bu kadının içtenliği ve samimiyeti çok anaçtı, annemi özletiyordu. Sanırım yirmi yedi-yirmi sekiz yaşlarındaydı ve oldukça güzeldi.

"Bir şeyler yiyelim önce. Sen de Serap yılanını ne diye dinliyorsan.. hadi kalk."

Aniden tüm karamsarlık dağılırken mutfağa girdik. Kerem masayı kuruyordu. Gül'le beraber masaya geçtik. Kerem de makarna tabaklarını getirip yerine geçti.

"Ee, ne diyorsunuz? Randevunuzu yarına ayarlayayım mı?"

Aniden yutkunmamla yemek bogazıma kaçınca öksürerek suya uzandım. Endişeli bakışları dağılsın diye kendimi toparlamaya çalışırken hâlâ Gül'ün şaka yaptığını düşünüyordum. Fakat Kerem de ona katılınca emin oldum, vazgeçmemiştiler.

"Ama iptal olmadı mı sözleşme? Yani hem bugün olanlar hem.."

"Ay aşkım mesele iki dakika da olsa görünmekti. Hatta aniden kaybolmanız daha çok dikkat çekti. Herkesin dilindeydiniz."

Yutkunarak Kerem'e baktım. Bir şey daha vardı o da benim daha önce ilişkiye girmemiş olmamdı. Tam konuşacaktım ki Kerem Gül'e döndü,

"Yarın uygun. Saati konuşuruz Selim'le."

İptal olmamıştı. İlkim olmayı kabul ediyordu Kerem. Yarın için hazırlıksız hissediyordum. Her şeye rağmen ilkimin Kerem'le olacak olması rahatsız edici gelmiyordu. Bu seyrek güven tamamen hislerimle ilgiliydi, ona güvenmek için elimde tek bir şey yoktu.

*****

Oy vermeyi unutmayın😋

İHTİRAS (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin