8

143 6 2
                                    


Yemekten sonra Gül'le beraber Kerem'in evinden ayrıldık. Evin merkezden uzak olması gerçekten garipti, kaçmak için oraya sığınmış bir hali vardı. Yoldayken Gül, o evin tasarımının tamamen Kerem'e ait olduğunu söylemişti. Mimarlık okuduğundan ama mesleğini yapmayı uzun süredir bıraktığından da bahsetti. Sebebini merak etsem de özel olmasaydı zaten anlatacağını düşündüğümden sormaktan vazgeçmiştim.

Kapıya kadar getirmekte israr edince evi tarif ettim. Evin önünde durduğumuzda bahçeye girmek üzere olan Banu duraksayarak arabaya baktı. Gül de benimle beraber arabadan indiğinde ikisi arasında gergin bir bakışma sürdü.

"Selim telefonunu sessizden çıkarır mısın?"

Banu'nun haklı isyanıyla elim telefona gitti. Ona hiçbir şey söylememiş ve hava kararmasına rağmen eve gelmemiştim. Telefondaki yirmiden fazla cevapsızın hepsi ondandı.

Gül Banu'ya bakarken araya girdi,

"Siz tanışıyor musunuz?"

Onaylayarak başımı salladım.

"Hem dost hem de ev arkadaşıyız."

Kaşlarını kaldırarak başını salladı.

"O zaman, yarın görüşürüz balım."

Banu'yla beraber kapının önündeyken gülümseyerek el salladım.

"Ne balı be!"

Ben Banu'nun tepkisine sırıtırken Gül aynı sıcak gülüşle bana bakıp Banu'ya göz devirerek arabaya bindi. Aralarında henüz bilmediğim bir olay geçtiğinden emindim.

Eve girdiğimizde Banu'nun sorgusu başlamadan onu karşıma oturtup biraz utanarak da olsa her şeyi anlattım.

"Yani, yarın randevum var."

Son cümleden sonra nefes verip arkama yaslanarak tepkisini beklemeye başladım.

"Aşkım, sen emin misin yaptığından? Yani adamın mesleği bu, ya bir şey hissedersen?"

Başımı sallayarak reddettim onu.

"Sen de diyorsun ya, iş bu. İş gibi olacak her şey, duygu yok."

"Ama sen duygusal birisin Selim, ilkinin böyle olmasını istiyor musun gerçekten?"

"Duygusal olup acılı olmasından iyidir. Tecrübeli biriyle yapmak istiyorum işte."

Kızaran yanaklarımla iyice koltuğa gömülürken şefkatle gülerek bana sarıldı. Banu beni hep destekleyeceğini bildiğim tek kişiydi.

"Siz Gül'le kavgalı mısınız?"

Hızla benden ayrılırken gözlerini kaçırdı.

"Yok, ne alaka? Sevmiyorum sadece. Otelde herkese tepeden bakmalar falan."

"Aslında tatlı biri, sadece biraz havalı işte."

Omuz silkip ayağa kalktı.

"Ben uyuyorum bebek. Yarın tatil günü, öğleye kadar yatacağım."

Gülümseyerek onayladım. Ben de odama geçtiğimde yarın olacakları düşünmeye başladım. Formun bendeki kopyasını tekrar tekrar okuyordum. Ağdadan bahsediyordu, on sekiz yaşına girdiğim gün tüm bedenim için lazer epilasyona başlamıştım. Son bir kaç seansta zaten seyrek olan tüylerim tamamen bitmişti.

Geriye beden temizliği kalıyordu. Arkamdan bir şey almamıştım daha önce, temizliği hakkında araştırma yapmış olsam da bana korkutucu gelmişti. Ama bunu kolaylaştıran temizleme jelleri alarak halledebilecegimi düşünüyordum. Banu'nun uyarısıyla sesliye aldığım telefondan gelen bildirim sesine döndüm. Mesaj yabancı numaradandı.

+543******: Selim merhaba, ben Kerem. Yarın akşam dokuz uygun mudur?

Kerem kişisi kaydedildi

Selim: Evet, uygun benim için.

Kerem: Peki. 505 no'lu odada bekliyor olacağım. İyi geceler.

Yutkunarak bir süre mesajı izledim. O odada mı olacaktı her şey? Başka nerede olacaktı Selim? Yine de kendimi kötü hissediyordum. Yorgun bedenimi yatağa bırakıp düşünmemek için uykuya sığındım.

*

Öğle saatleriydi. Banu gece de belirttiği gibi, hâlâ  uyuyordu. Bense evin içinde dönüp duruyordum. Kahvaltı yapmış hatta Banu için de kahvaltı hazırlamıştım. Saatler hem çok hızlı geçiyor, hem de geçmiyordu. Zamanı unutmalıydım yoksa dokuza kadar kafayı yiyebilirdim. Üstüme günlük şeyler geçirip evden çıktım.

Şehrin yabancı olduğum sokaklarında bir süre yürüdüm. Yol üstündeki eczaneye uğrayıp beden temizliği için bir kaç şey aldım. Dokuza henüz çok vardı.

Bir süre daha yürümeye karar verip sahil yoluna doğru ilerledim. Denize bakan banklardan birine oturup yürüyüş yapan insanları, denizi izleyen sevgilileri seyrettim. Her insan sevdiğiyle el ele sahilde yürüyebilmeliydi, hangi ahlak yargısı buna engel olacak kadar zalim olabilirdi? Etrafı izledim, yoktu işte. Kendim gibi birilerini görmeye ihtiyacım vardı ama şimdi hepsi, manzarası kalabalık caddeler olan ıssız yerlerde yaşıyordu aşklarını.

Ben zaten hep, yalnız olmadığını bilerek yalnız olanlardandım. Yazmak en büyük tutkumdu, benim gibi yazan başkalarının da olduģunu biliyordum ama hiçbiriyle karşılaşmadım. Yönelimi benim gibi olan başkaları da vardı elbet ama karşılaşmadım. Sanki kendimi kandırıyordum. Kimse yok Selim, sen acıların ve gerçeklerinle yapayalnızsın.

Ama bitecekti artık. Korkumu yenerek ilkimi yaşayacaktım bugün. Kendimi zorlamadan, geleceğim için, gelecekteki güçlü Selim için yapacaktım bunu. Her dokunuşunu satır satır anlatarak tamamlayacaktım kitabımı ve otel köşelerinde çalışmayı bırakıp kitabımı yayımlatacaktım. Tüm bu umutlarla oturduğum banktan kalkıp hazırlanmak için eve doğru yürüdüm.

*****

Oy verirseniz çooook mutlu olurum, zaten şunun şurasında üç beş kişiyiz:)) 

İHTİRAS (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin