Angel and Demon

45 9 4
                                    

"Sana, izin verirsen seni öpebilir miyim?" Bu seni uykundan uyandıracak bir öpücük evet, ama seni kabustan rüya dolu bir hayata değil, rüyadan kabus dolu bir hayata çekecek.

"İzin istemene gerek yok. Lütfen beni öp, aşkımız dudaklarımızda beden bulsun." Söyleyecek sözüm yok Jihyo, tutku dolu öpücüğün için yanıp tutuşuyorum sevgilim.

Dudaklarımız buluştuğu zaman, bir anlığına içimin huzur dolduğunu hissettim. (yazar notu: Bu cümle ikisinin de aklından geçiyor, sadece Sana'nın ya da sadece Jihyo'nun değil.)

Ve ayrıldıkları zaman, melek sırtında keskin bir ağrı hissetti. Ağrıya dayanmaya çalışırken yüzünü buruşturmuştu, şeytan sanki ne derdi olduğunu bilmiyormuş gibi endişelenmiş numarası yapmıştı. Melek iki eliyle yüzünü kapatarak yere çömeldi, çığlıklar atarken kanatları ortaya çıkmıştı. Ve olmuştu. Meleğin kanatları artık saflığını temsil eden beyazlıkla değil, şeytanın kanında dolaşan günahkârlığın temsili siyaha bezenmişti. Hâlâ zorlukla nefes alıp veriyordu, kendisine bir el uzatıldığını görünce zar zor o ele tutunmuştu, ancak tutunduğu el onu kaldırırken tekrar yere itince neye uğradığını şaşırmıştı. Görüşünü engelleyen saçlarını çekip baktığında sevgilisinin yüzünde sinsi bir gülümseme yakalamıştı.

"Ne? Jihyo, acı çekiyorum, neden bana gülüyorsun?"

"Ne kadar yazık. Biricik kanatlarına ne olduğunu görmek ister misin küçük melek? Ya da eski melek mi demeliydim?"

"Sen... Nasıl? Nereden biliyorsun benim melek olduğumu?"

"Ta en başından beri biliyordum senin melek olduğunu, ama sen benim şeytan olduğumu anlayamayacak kadar saftın küçük kuş."

"Ka-kanatlarım, neden siyah?"

"Yoksa kuralları bilmiyor musun küçük kuş? Bir melek asla bir şeytanla birlikte olamaz, şayet ki birlikte olurlarsa melek kanatları da dahil olmak üzere tüm saf ışığını kaybeder, devamında da ceza olarak dünyaya ölümlü olarak sürgün edilir."

"Neden Jihyo? Neden bana böyle yaptın? Benim tek istediğim seninle aşkımı yaşamaktı, neden?"

"Şeytanların ne kadar üstün varlıklar olduğunu göstermek için. Bu durumda olan tek sen değilsin, tüm arkadaşların bu acıyı çekiyor. Hatta o çok sevdiğin ablaların da buna dahil."

"Tüm bunlar çok anlamsız.."

"Anlamsız ya da değil, kimin umurunda? Eğer o tapındığın Tanrı biraz olsun sizi sevseydi o 'mutlak gücü' ile bunun yaşanmasını engellemez miydi?"

"Sen... Beni yolumdan saptıramazsın... İsyancı değilim ben..."

"Öyle mi? Artık damarlarında benim kanım dolaşıyor küçük kuş, eninde sonunda bize katılacaksın."

Jihyo gülerek odadan çıkarken Sana acısıyla kıvrandı yerde, gözlerinde yaşlar birikti.

MortalityHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin