4-Hasret Taşıyan

21 3 0
                                    

Karşımda bana özlemle bakan bal gözleri gördüğümde onu ne kadar sevdiğimi fark ettim. Evet, her anımızı hatırlamıyor olabilirim ama o benim ruh eşim. Bu yüzden ne yaşarsak yaşayalım, ne olursa olsun kalbim onun için atacak. Kalbimi saran sıcacık duygularla kendime engel olamayıp ona sarılmak için atıldım. Ama aramızdaki telleri sarsmaktan başka bir işe yaramamıştı bu çabam.

Gözyaşlarıyla dolmuş parıl parıl gözleriyle bana bakmaya devam ederken bir elini elimden ayırıp iki parmağını tellerden geçirdi ve yanağıma koydu. "Ağlama güzelim, geldim." o söyleyene kadar ağladığımı fark etmemiştim bile. Yanağımı eline biraz daha yaslayıp "özledim" dedim. Gördüğüm en güzel gülümseme yüzüne yerleşirken "ben de..özledim" dedi.

Sonra aklına bir şey gelmişçesine hafifçe kaşlarını çattı. "Sen beni hatırlıyor musun ki, o... olaydan sonra hafıza kaybın vardı?"

Yüzüm düştü bunu duyunca, sevdiğim insanı unutmuştum evet. İçimden beynime biraz sövdükten sonra cevapladım. "Doğru, çoğu şeyi hatırlamıyorum ama seni sevdiğimi biliyorum. Şimdilik bu yeter."

Tam bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki arkasından onu tutan kollar sertçe geri çekti. Günler sonra kavuştuğum sevdiğimi ellerimden almıştı gardiyanlar. Onlara büyük bir öfkeyle bakarken gardiyanlardan birinin Minho'mun karnına vurmasıyla ağzımdan bir çığlık firar etti. Benim dokunmaya kıyamadığım bedenine zarar veriyorlardı.

"Onunla konuşmak yasak!" dedi gardiyan ve bir kere daha vurdu. Ona vuruyorlardı ama benim de canım acıyordu. Canının acıdığı sıktığı çenesinden belliydi ama sesi çıkmıyordu. Benimle göz göze gelince gülümsedi ve göz kırptı iyiyim dercesine.

Ben onun gülen yüzüne dalmışken anı yine gardiyanlar bozdu, onu sürükleyerek içeri götürüyorlardı. Bakış açımdan çıkana kadar bakışmaya devam ettik. Hemen sonra önümdeki tellerin diğer tarafına başka iki gardiyan gelmesiyle gözlerimi devirdim. Ne gerek vardı ki buna?

Sonra kavga edenlere göz attım. Kalabalık grubun ortasında iki kişi dikiliyordu ama kavga etmiyorlardı, gardiyanlar ne dediyse artık sadece birbirlerine ölümcül bakışlar atıyorlardı. İki kişiden biri kırklı yaşlarında bir adamdı ve diğeriyse...

Gördüğümle ağzım bir karış açıldı. Turuncu saçlarıyla Chan hyung duruyordu. Minho'mun burada hapishanede olmasının şokunu atlatamamışken onu da görmeyi hiç beklemiyordum. Kafasını karşısındaki mahkumdan bana doğru çevirdi ve göz göze gelmemizle bana göz kırpıp arkasını dönerek banklara yöneldi.

Burada ne işleri vardı, neden içeri girmişlerdi ki? Sebebini ve nasıl olduğunu merak etsem de burada olmaları sevindirmişti beni. Şimdi o kadar huzurlu hissediyordum ki günlerdir buraya nasıl katlandığımı düşünmeden edemedim. Onlarla konuşamayacak olmam gerçeği yüzüme çarpınca huzurum kayboldu. İletişim kurmanın bir yolunu bulmalıydım, özellikle Minho'mla. Aksi halde dayanamazdım.

İnsanın canını en çok acıtan şey, yaşanma ihtimali varken yaşanamayan mutluluklardır.

gibi bir şeyler demişti Dostoyevski. Haklı da. Bu yüzden ne yapıp edip Minho'mla konuşmanın bir yolunu bulacağım.

Ben bunun planlarını yaparken bahçe iznimiz bitmiş, diğer mahkumlar içeri götürülmüştü. Onlar gittikten birkaç dakika sonra Changbin beni almaya geldi ve beraber içeri girdik. Hücreme ulaşabilmemiz için yine diğer mahkumların yanından geçmemiz gerekiyordu. Başta kafamı öne eğip geçmeyi düşündüm ama Minhom ve Chan hyung da onların arasındaydı. Onlarla saniyelik göz göze gelme ihtimalim varsa diğerlerine katlanabileceğime karar verdim.

Yine de nefret dolu bakışlar, hakaretler ve beni görünce yere tüküren bir adam bu kararımı zorluyordu. Bunlara rağmen önünden geçtiğimiz her hücreye bakmaya çalıştım. Ve en sonunda bütün linçleri bana unutturacak gözleri gördüm. Koridorun sondan bir önceki hücresinde Minho vardı, onu görünce yüzüme geniş bir gülümseme yayıldı ve yanından geçerken elimi uzattım. Onun da hemen uzatmasıyla parmak uçlarımız değdi ama bu temas ancak bir saniye sürdü. Yürümeye devam ettiğimiz için ayrılmak zorunda kalmıştım. Onunkinin hemen yanındaki hücrede olan Chan hyunga da gülümsedim.

Prisoner | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin