Sınır
Oy : 20
Yorum : 60﹏
Lee Heeseung
Saat 1.53'ü gösteriyordu. Hâlâ bu iğrenç koltukta oturuyor ve önümdeki dosyaları yetiştirmeye çalışıyordum. Yanağımdaki iz kendini bana kendini durmadan belli edip dikkatimi dağıtmaya yetiyordu.
Odada gözlerimi gezdirdim. Babama yakışan bir odaydı. Bu odanın hakkını verecek tek adam da babamdı. Ben gelmeden önce tüm işleri halletmişti ama ben yine her şeyi batırmıştım.
Yanımda bir yığın dosya ve geçen saatler. Önümdeki dosyayı kaç saattir incelediğim hakkında bir fikrim yoktu. Baştan baştan inceleyip duruyordum. En ufak şey dikkatimi dağıtıyor her şey mahvoluyordu.
Yine düşüncelere dalmışken ne yaptığımı unuttuğum dosyayı sinirle kapadım ve kimsenin olmadığının verdiği rahatlıkla yüksek bir çığlık attım. Şurada olduğum 9 gün boyunca çoktan delirmiştim. Ciddi anlamda delirmiştim.
Bir kaç dakika başım geride gözlerim kapalı şekilde durdum. Sızlayan burnumla göz pınarlarımda oluşan yaşları durdurmaya çalıştım.
Kendime geldiğimde kulağıma kulaklıklarımı takıp sadece önümdeki dosyalara odaklanmaya çalıştım. Her dakika asistanımın mailine dosyaları inceledikten sonra yapması gerekenleri atıp dosyalara geri dönüyordum.
Verimli bir şekilde tüm dosyaları bitirdikten sonra saatime baktım. " 3.59..." kendi kendime mırıldanıp güldükten sonra ağrıyan gözlerimi ovalayıp üzerimi değiştirdim.
•••
Bir elimde kırık tekerleği olan kaykayım diğer elimde iğrenç bir takım elbisenin ve kaykayı tamir etmek için bir kaç aletin bulunduğu bez çanta. Eve gitmeyecektim. Eve gitmeyi hiç istemiyordum.
Babamla karşılaşıp uzun bir soru yağmuruna tutulmayı istemiyordum. Tekrardan bir tokat yemek istemiyordum. Babamın benden nefret ettiği düşüncesiyle bir iş günü daha geçirmek istemiyordum.
Derin bir nefes çekip küçük pistin rampasının yanına oturdum. Burası küçüklerin kullandığı bir pistti. Diğer piste gitmek için de fazlasıyla yorgundum.
Sırtımı rampanın duvarına yaslayıp bez çantayı yanıma bıraktım. Kaykayı da kucağıma alıp bez çantadan tekerleğini ve aletleri çıkardım.
Elimde bomboş duran eşyalarla karşıya bakıyordum. " Siktir yenisini almak yerine yaptığım şeye bak... " güldüm ve kafamı da duvara yasladım.
Kapalı gözlerimden akan yaşlar ise durduramayacağım şekilde akmaya başladı. Babamın kaba elinin değdiği yere her gözyaşım değdiğinde yanıyor daha çok ağlamama sebep oluyordu.
Acısı umrumda değildi. Bir çok kavgaya girişmiştim ve kesinlikle yarasız kurtulmamıştım o kavgalardan. Ama bu farklıydı. Durduramadığım gözyaşlarımı kalbim yönetiyordu sadece.
Sessiz ağlayışlarım bağırışlara dönerken ciddi anlamda dünyaya karşı haykırmaya başladım. Kulağa bencilce gelebilirdi ama bu şirketi hiç istemiyordum. Evet 9 günde olsa dayanamıyordum.
Babamın her zaman öptüğü yanağıma attığı tokada dayanamıyordum. Babam bana 22 yıl hayat vermişti ama şimdi ise minik bir hatamda tokat atıp hayatımı bitirmekten çekinmiyordu.
Elimdeki kaykayı ilerdeki duvara sertçe fırlattım ve diğer tekerinin de çıkıp yuvarlaşını izledim. Ağlamaya devam ederken havaya küfürler yağdırıyor ve kendi saçlarımı çekiştiriyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/346454568-288-k667652.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dionysus, heeki
FanfictionBirine sarılıp ağlamaya ihtiyacım vardı. Bu biri rakibim Nishimura Riki olsa bile. ↗︎ 12.07.23 ' HeeKi.