BÖLÜM-31: HUNTER VE AMANDA KALACAK YER ARIYOR

7 6 0
                                    

Gece 00:00 olmasına rağmen hala kalacak yer bulamamışlardı en son çare göl kenarına gidip sabahın ilk saatlerini orada beklemek idi. Sakin ve hayal kırıklıkları içinde adımlarını atmaya başlamışlardı Amanda gözlerinden akan göz yaşlarının ister istemez tadına bakıyordu. Tuzlu su yanaklarından sakince ve acı dolu şekilde kayıp dudaklarında yaşamını sonlandırıyordu. Hunter ise onu o şekilde görmeye alışık değildi canı yanıyordu, ablası'nın gözlerinden akan her bir damla yaş Hunter'ın nefes almasını zorlaştıyordu. En nihayetinde göl kenarına gelip yere çömelmişlerdi. Amanda artık sessizliğini koruyamıyordu, sessiz ve sakin ağlayışını saklayamıyordu. Gürültülü bir şekilde içinde ki o acısını atmak adına çığlık atıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ediyordu.

Hunter kulaklarını kapatıp bir köşede oturmuş öylece duruyordu. Artık ablası'nın bu denli acı çekmesine dayanamayıp ayağa kalkarak-

--'' Öldüreceğim o aşağılık et yığınını!'' diyerek yokuş yukarı çıkmaya başladığı anda ablası peşinden koşarak ayaklarına kapanıp yalvarmaya başlamıştı.

--'' Tek dayanağım sensin senide kaybedemem Hunter yalvarırım sakin kal'' diyerek ona sımsıkı sarılmıştı. Birkaç dakika sarılmanın ardından göl kenarının yanında ki koca taşa yaslanıp uyumaya başlamışlardı daha doğrusu tek uyuyan Amanda idi yorgunluktan bitap düşmüştü ve Hunter'ın şevkat dolu kollarında uyuya kalmıştı.

Güneş'in doğuşunu ilk kez görüyordu Amanda, oysa Hunter güneş'in doğuşunu ezberlemişti bile. Gözlerini kapatıp turuncumsu rengin sıcaklığını yüzünde tatlış ve evindeymiş gibi hissediyordu ta ki Amanda gözlerini açıp etrafına bakana kadar. Yüzünü ısıtan güneş aynı anda nasıl kas katı kesilebilirdi? Turuncumsu renk yerini nasıl bulutlara bırakabilirdi ? Gözlerini açtığı gibi su gölüne dönüşmeye başlamıştı göz pınarları ama kendini tutup yaşları silmişti. Etrafına bakındığın da ise insanlar göl kenarına gelip yavaştan balık tutmaya başlıyorlardı, gözlerini etrafta gezindirirken Frank'i görmüştü ama Frank onu görmemezlikten geliyordu Amanda ne olduğunu anlayınca daha fazla ona bakmadan önüne dönmüştü. Boğuk ve kısık ses Amanda'ya ''günaydın'' demişti bu boğuk ve kısık sesin sahibi ne yazık ki Hunter idi. Geceyi gölde geçirmek onu hasta etmişti hatta ateşi bile çıkmıştı ne yapacağını nereye gideceğini bilmiyordu dayanamayıp Frank'e tekrardan baktığında gördüğü şey Frank'in ona doğru geldiği idi.

Onlara doğru yaklaşınca Hunter'ın ne kadar hasta olduğunu görmüştü ve hiçbir şey söylemeden ikisine de '' beni takip edin'' diyerek onları kendi evine götürmüştü. Amanda ve Hunter bir an için şok olsalar da bu teklifi geri çevirme gibi bir lüksleri olmadığını biliyorlardı. Nazikçe tebessüm ederek evden içeri girmişti Amanda ve hiç istemese de mecburiyetten ablasını takip etmişti Hunter. Git gide daha da kötüleşiyordu Hunter, ablası onu önce sıcak duşa sokmuştu ardından da salonda ki kanepeye yatırıp üstünü iyice örtmüştü. Havalar soğumaya başlamıştı sonbahar geldiğini çoktan belli etmişti, mutfağa doğru geçmişti Amanda sevgili kardeşine sıcak çorba yapmak için şimdilik hayatları bir nebze de olsa düzene girmeye başlamıştı ama Amanda'nın içinden bir ses '' bu süreç çok gitmez'' diyordu ve belki de haklıydı da.

İÇİMDE Kİ KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin