BÖLÜM-36: KASABADA Kİ KORKUTUCU SESSİZLİK

7 6 0
                                    

Felix bütün ekibi kontrol etmek için kasaba da yürüyüşe çıkmıştı. Karanlık ve ıssız sokaklar ilk kez bu kadar şen şakrak bir hale bürünmüştü bir kaç gece de olsa. Nöbet tutan adamların eşleri artık daha rahat uyuyorlardı içlerinden bir kişi hariç. Amanda huzursuz ve korku doluydu rahat yatamıyor, yattığı yerden kalkamıyordu ölüm daha önce hiç bu kadar benliğini hissettirmemişti insanlara. Her ne kadar evde Kate de olsa yine de içi hiç rahat değildi çünkü Frank yoktu yaklaşık 2 gün olmuştu ve ortalıkta görünmüyordu.

Gece'nin karanlığı artık yalnız değildi her bir sokağın da şarkılar çalınıp sohbetler edilse de insanların içten içe cektiği o ağır acı, ağır yalnızlık, ağır korku ve çaresizlik geceye ızdırap çektirmeye devam ediyordu. Artık bu ızdırabı taşıyamaz hale gelmişti ve bu yüzden '' yerime artık gündüz gelsin, gün aydınlanıp güneş parlasın ve tüm bu insanlık bütün dertlerini unutsun'' diye dua etmeye başlamıştı. Ama insanlığın tek mutlu olduğu an ise koca karanlık gökyüzünde ki küçük noktaların parlamasıydı çünkü içlerinden bazıları o küçük parlak noktaların birer ruh olduğuna inanmasıydı. Sevdiği ve değer verdiği kişilerin birer yıldız olduğuna inanıyorlardı peki gerçekten ölen insanlar birer yıldıza mı dönüşüyorlardı?

Gökyüzü'nün karanlığında diğerlerinden daha büyük bir yıldız görkemli ışıltısını saçmaya devam ediyordu o esnada ise uyuyamadığı için yatağından çıkıp bahçeye doğru yürümeye başlamıştı Amanda ve bahçe de sıcak kahvesini yudumlayarak gökyüzünü izleyen Kate'i görmüştü. Amanda'nın geldiğini anlayan Kate arkası dönük bir şekilde-

--'' Bak ne kadar güzel ışık saçıyor değil mi ? Diğerlerinden daha büyük bir yıldız sanırım bir ruh'a ait bu yıldız öyle değil mi ? ''

Diyerek gülümsemeye başlamıştı. Yanına oturan Amanda yıldıza bakmaya devam ediyordu ve istemsizce-

--'' Ne dersin sence bu büyük yıldızın acısı çok mu fazla diye bu kadar ışık saçıyor? Çektiği acı ışığının daha da çok parlamasına sebep oluyordur belki de ? ''

--'' Böyle düşünmemiştim''

diyerek ona doğru baktığında Amanda'nın ağladığını görmüştü. İstemsizce yanaklarından süzülüyordu acı'nın ve yalnızlığın göz yaşları. Önüne dönerek hiçbir şey söylememeye karar vermişti en nihayetinde kendisi de Amanda dan farklı sayılmazdı. Hunter ile aralarında ki çekimin aşk olduğunu artık biliyordu bilmesine ama bundan sonra ki hayatında neler olacağından haberi yoktu. Amanda kendine çeki düzen vererek Kate doğru döndü ve-

--'' Söyle bakalım çok mu aşıksın ona?''

Bir anda sorulan soruları cevaplamakta çok kötü olduğunu kendisi biliyordu ama bu kadar kötü olduğunu bilmiyordu şaşkın şaşkın Amanda'nın yüzüne bakmaya devam ediyordu. Tebessüm ederek kafasını evet der gibi sallamakla yetinmişti. Utandığını anladığı için ona doğru sandalyesini ittirerek ellerinden tutarak-

--'' Utanma karşılıklı yaşanan aşk seni mükemmel hissettirecek inan bana. Her ne kadar yalan da olsa ben öyle hissetmiştim. Hunter daha önce hiç aşık olmadı sen onun ilkisin o yüzden onu üzmemeye çalış olur mu ? O tıpkı çocuk gibidir, masumdur,safdır seni en saf ve temiz duygularla seviyor buna eminim.''

--'' Daha önce bende hiç bu kadar sevmemiştim, değer vermemiştim ama Hunter da beni çeken birşey var ne olduğunu henüz bilemiyorum yani nesine bağlandım emin değilim ama onu seviyorum işte bundan eminim.''

Birbirlerine bakarak gülüşmeye başlamışlardı ama bu gülüşme çok sürmemişti. Kasaba da sesler yükselmeye başlamıştı Kate ve Amanda bir anda duraksayıp seslere odaklanmaya başlamışlardı. Neler olduğunu anlamadıkları için evden bir hışım ile çıkıp seslerin geldiği yöne doğru yürümeye başladıklarında ise Hunter'ı görmüşlerdi. Tıpkı ilk cesedi bulup taşıdığı gibi şimdide başka biri'nin cesedini taşıyarak kasaba meydanına gelmişti. Kasaba halkı Hunter'ı süzmeye devam ederken Felix aralarından çıkıp elinde tuttuğu cesedin birazını kucaklayarak yavaşça yere bırakmışlardı. Gören kasaba halkı şoka uğramıştı çünkü cesed Frank Watson'a aitti. 

İÇİMDE Kİ KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin