Ne kadardır bilmiyorum ama bir süredir koşuyordum.Bacaklarım beni nereye götürürse, rüzgar nereye iterse oraya doğru gidiyordum.
En sonunda bacaklarım buna daha fazla dayanamadı ve en sonunda birden durup yere oturdum.Bacaklarım titriyor, kalbim hızlı atıyordu.Tek dileğim artık beni kimsenin bulamayacak olmasıydı.Ama bu dileğim tabiki de gerçekleşmedi.Yakınlarda bir yerlerde Hyunjin'in ve Minho'nun seslerini duymaya başladım.Büyük ihtimalle Hyunjin beni arıyor, Minho ise onu durdurmaya çalışıyordu.Titreyen bacaklarımla ayağa kalktım ve saklanmak için bir yer aramaya başladım.Hemen sol tarafımda bir kaç tane çalılık gördüm.Gidebildiğim kadar hızlıca oraya gittim ve hemen kendimi çalılıkların içine attım.Dalları ve dikenleri bana batıyor ve dikenler derimi delip geçiyordu.Ama bu benim hiç umrumda değildi.Tek umrumda olan şey, sağ salim eve gitmekti.Çünkü bir vampirin benden kan almasını istemiyordum.
En sonunda Minho ve Hyunjin'in sesini o kadar yakından duymaya başlamıştım ki.Nefes alırken bile dikkat ediyordum.
"Minho sana son kez söylüyorum.Benim işime KARIŞMA.
HEM SANA NOLUYOR ANLAMIYORUM! BEN O ÇOCUĞU BULACAĞIM DEDİM VE BU-LA-CA-ĞIM!""Hyunjin-"
Maalesef birden burnumu yapraklar gıdıklamaya başladı ve ben onlar yüzünden o an hapşurdum.Hapşurmam ile ikisinin de sesi kesildi.Beni bulmuş olmalıydılar.Ama ben oradan çıkarsam açık hedef gibi bir şey olurdum.Bu yüzden çıkamadım.
"Sen de duydun mu?"
"Sağır olmadığıma göre,Hyun?"
Ve bir kaç dakika sonra kolumdan tutuldu ve hızla beni dışarı çekti.Bu kişi elbette Hyunjin'di.
Beni birden çekince dallar her tarafımı çizdi ve daha çok diken derine saplandı,bu yüzden dudaklarımı ısırdım ve inledim.
Yanımdakiler bir vampirdi ve benim her tarafım kan içindeydi.
Hızlıca Hyunjin'e baktığımda ise pür dikkat benim kanayan yaralarımı izlediğini fark ettim.Ne de olsa kanımı istiyordu.
Diğer kolumdan ise Minho nazikçe tuttu ve beni kendi tarafına çekerek Hyunjin'in kolundan kurtardı."Sakın düşünme bile Hyunjin! Çocuk ne hâlde görmüyor musun? Bu hâlde olmaz."
Kızıl çocuk gözlerini devirdi ve bir şey demeden ortadan kayboldu.
Nereye gitmişti şimdi?
Minho ise derin bir nefes aldı ve bana döndü."Sarı kafa ben sana çalılara gir demedim! Ben sana havalandırmadan çık dedim değil mi?!"
"Ama sen bana nereye gitmem gerektiğini söylemedin ki! Saatlerdir koşuyorum burda!"
Minho ne dediğimi umursamadan daha sıkı kolumu kavradı ve birden kendimi onların evinin içinde buldum.Nutkum tutulmuştu.Bu-bu müthiş bir şeydi!
Lâkin bir sorun vardı.Saatlerce hiç durmadan ve susuz bir şekilde koştuğum için yorgunluktan bayılacak gibi hissediyordum.Ara ara başım dönüyor,gözlerim kararıyordu.Ayrıca nefesimi de kontrol etmekte zorlanıyordum.
Bizim gelmemizi bekleyen Jisung içeriden çıktı ve hemen yanımıza geldi.Bana sanki üstümde anormal bir şey varmış gibi baktı.
"Felix'e ne oldu?"
Minho ise soruyu cevaplamadan Jisung'a beni temizlemesini sonra kendisini çağırmasını istediğini söyledi.
Jisung koluma girerken,Minho'nun son söylediği yüzünden bana öyle bir bakış attı ki.Sanki sevgilisini kıskanıyordu.Sanki değil baya kıskanıyordu ve ben onların aralarını açmak istemiyordum.Bir an önce eve gitmeliydim.
Zar zor dudaklarımı yaladım ve konuşmaya başladım."E-eve gitmem lazım"
Jisung ise hiç bir şey demedi ve beni merdivenlerden yukarıya çıkardı.
Odaya girdiğimiz an beni yatağa oturttu ve tekrar aşağıya indi.Ama ben o kadar halsiz düşmüştüm ki birden kendimi tamamen yatağa bıraktım.Gözlerimi kapattığımda ise çoktan uyuyakalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Aşkım | Hyunlix
FanficFelix zorbalarından kaçarken yolunu kaybetmiş ve bilmediği bir mahalleye gelmişti.Lâkin bütün evler o kadar eskiydi ki, bir ev dışında.Tek şansı o ev idi ve gidip o evin kapısını çalmıştı.Kapıyı açanın bir vampir olacağını nerden bilebilirdi ki?