"BASKIN VAR!"
Bu baskın neydi gram bilmiyorum ama iyi bir şey olmadığı kesindi.
Jisung anında beni kolumdan tutup odadan çıkardı ve aşağı kata indirdi.Orada neredeyse tanıdığım herkes vardı.Minho, Hyunjin, Changbin ve biz vardık.
Hepsi o kadar endişeli gözüküyordu.Minho Jisung'un kolundan tuttuğu gibi kayboldu.Odada sâdece ben, Changbin ve Hyunjin kalmıştı.
İkisi de aynı anda kolumdan tuttu.
Ben ise ikisinin arasında kalmış bir sağıma bir de soluma bakınıyordum.
Hyunjin'e baktığımda yine o kırmızı gözlerini gördüm.
Bunu Changbin'in de gördüğünü varsayarasak kolumu anında bıraktı ve geri çekildi.O dakikada kendimi farklı bir odada diğerleri ile buldum.Hyunjin ise beni bırakmak yerine iyice kendine çekmiş ve kollarının arasına almıştı.Bu hâline asla anlam veremiyordum.Ama bana böyle davranması hoşuma bile gitmeye başlamıştı.
Bu yüzden hiçbir şey demeden onun sıcak kolları arasında kalmaya karar verdim."Gruba mesaj atmışlar.Kurt sürüsü inmiş"
Anlamadığım için yüzümü buruşturdum ve kafamı Hyunjin'e kaldırdım.
"Kurt sürüsü inse ne olur ki?"
"Normal bir sürü değil bizim gibiler"
"S-sizin gibi?"
Kafasını salladı ve bana daha sıkı sarıldı.
"Ne için gelmişler ki?"
Minho sevgilisinin sorusuyla omzunu silkti.
"Birini arıyorlarmış"
Minho bunu bana bakarak söylediği için anında herkes bana dönmüştü.
Hyunjin ise sarılmayı bırakıp arkamdan yanıma geçmişti.
Ben ise ellerimi kaldırdım ve kafamı salladım."Hayır hayır saçmalamayın!"
Jisung üstüme yürüdü ve işaret parmağını göğsüme bastırdı.
"Casusluk yaptın değil mi bunca zaman! Zaten belliydi! O kadar soru sormalar, sürekli masum rolünü oynamalar.Sen de kurtsun!"
Anlamıyordum.Bunları nereden çıkarıyorlardı.Titrmeye başladığımı hissettim.
"Ben bir şey yapmadım!"
Hyunjin'e döndüğümde ise morali bozulmuş bir biçimde yere baktığını fark ettim.Ne yani, o da mı bana inanmıyordu.
Önüne geçip ellerini tuttum ve kendime çekip yüzüne baktım."Hyunjin sen de mi bana inanmıyorsun.."
Ne cevap verdi ne de yüzüme baktı.Sadece durdu,heykelden farkı dâhi yoktu.
Umutsuzca arkamı döndüm ve Minho ile Changbin'e baktım."Siz de mi öyle düşünüyorsunuz?!"
Sorunun cevabı gelmedi.Gelmediği an sinirle odanın kapısına doğru yürümeye başladım ve kimse bana engel dâhi olmadı.Kapının kilidini çevirdim ve çarpıp odadan çıktım.
Ana kapıya gidip evden de çıktıktan sonra dışarda kopan kıyametle karşılaştım.
Bütün her yer darmadağın olmuş ve diğerleri her eve girip çıkılıyordu.
Sıranın buraya geleceğini de tahmin ederek, kasabanın çıkışına ulaşmak için başka yollar bulmalıydım.
Sessizce arka bahçenin kapısına dolandım ve çitlerin ardından koşmaya başladım.
En sonunda çıkışa ulaştım ve koşarak kaçmaya başladım.Artık eve gitme zamanıydı,evimi bulma zamanıydı.
Lâkin ev her zaman dört duvardan mı oluşurdu? Yoksa et parçaları -insanlar- da ev olabilir miydi?Tahminen çıkıştan 10 metre uzağa koştuğum an üstüme iki tane şey atladı.
Ben ise kendimi yerde buldum.
Biri üstümdeydi ve diğeri de elindeki fotoğrafa bakıp bir yandan da beni inceliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Aşkım | Hyunlix
أدب الهواةFelix zorbalarından kaçarken yolunu kaybetmiş ve bilmediği bir mahalleye gelmişti.Lâkin bütün evler o kadar eskiydi ki, bir ev dışında.Tek şansı o ev idi ve gidip o evin kapısını çalmıştı.Kapıyı açanın bir vampir olacağını nerden bilebilirdi ki?