Mun büyükbabası ve büyükannesinin yanında olduğu için counterlar Mun olmadan akşam yemeğini yemişlerdi.
Hana yatağında uzanırken, Mun'la bu sabah arasında geçenleri düşündü. Sahneler zihninde peş peşe sıralanıyordu. Yazdığı notu nasıl bu kadar kolay söyleyebilmişti? "Başka kızlara söyleye söyleye alışkanlık haline mi geldi?" Kendi kendiyle iç savaş yaşamaya başladı. " Saçmalama Mun öyle biri değil." "Evet, ama artık senin tanıdığın Mun olarak kalmadığı da açık."
Zihni bu düşüncelerle boğuşurken Bayan Chu içerden seslendi. "Hana, bu gece film gecemiz, hadi gelsene!"
Odasından çıkarken Bayan Chu'nun mısır patlattığını gördü. İçecekler için Jeok Bong'a yardım etmeye giderken tereddüte girip sordu. Jeok Bong, "Bir erkeğin, bir kadının parfümünü değiştirdiğini fark etmesi sence ne anlama gelir?"
Jeok Bong, düşünerek " Parfümün markasını merak ediyor olabilir." dedi.
Hana gözlerini devirerek "Unut gitsin, sana sormak büyük bir hataydı."
Mo Tak, Jeok Bong'un arkasında belirerek "Belki de kötü koktuğunu ima ediyordur."
Bay Choi, araya girerek "Siz ikiniz ne saçmalıyorsunuz? Bu yaşa kadar kadın ruhundan hiç anlamayarak nasıl yaşadınız?"
Bir erkeğin bir kadının parfümünü değiştirdiğini fark etmesi dolaylı yoldan kokun aklımda, demektir.
Jeok Bong ve Mo Tak şaşkınlıkla birbirine bakarken Hana, başını yukarı aşağı doğru sallayıp "Anladım. " dedi. Mo tak, Hana'nın yanına yaklaşarak "Birdenbire neden bunu sordun? " deyince Hana "Hey, dibimden çekil! " deyip Bayan Chu'nun yanına gitti.
So-Mun geri dönüp kimseyi bulamayınca seslenmeye başladı. Ahjussi, Noona, Jeok Bong... derken merdivenlerden biri çıktı. Gelen Hana'ydı.
"Noona! Herkes nerede?"
"Aşağıdayız, film izliyoruz."
"Film mi izliyorsunuz?"
"Hadi, kendin için de içecek alıp beni takip et."
Hana önde Mun arkada merdivenlerden aşağı inmeye başladılar. Diğer counterlar filmi başlatmak için Hana'yı beklerken Mun ve Hana beraber içeri girdiler. Oda, devasa bir ekran ve 3 adet sweetbox koltuğun bulunduğu küçük bir odaydı.
Mun odaya göz gezdirip gülümseyerek "Vaay be, bunu yapmak için benim gitmemi mi beklediniz?" dedi.
Mo Tak yerinden fırlayıp"Hey, kendi isteğinle gittin, biz mi gönderdik seni?" dedi.
Mun gülümseyerek" Peki ama neden 3 adet sweetbox koltuk var? "
Bay Choi lafa girip "Ben şehir dışında olduğum için Mo Tak ve Jeok Bong koltukları almaya gidecekti. Mo Tak'ın da işi çıkınca mecburen Jeok Bong gitti ve sonuç ortada." dedi.
Jeok Bong tüm bakışların onda toplanmasıyla açıklama gereği duydu. "Ama satıcı daha avantajlı olduğunu söylemişti."
Mo Tak yanında oturan Jeok Bong'u dürterek "Satıcı neden senle aynı koltukta yan yana film izlemek zorunda kaldığımı da söyledi mi bari?"
Jeok Bong susarken, Mun araya girip "Peki ben nerede oturacağım? dedi.
Bay Chui,"Sen yokken Hana yalnız oturuyordu ama artık geldiğine göre beraber oturmalısınız."
Hana itiraz edecekken Bayan Chu araya girip" Bu kadar çene çaldığınız yeter filmi izleyelim hadi!" deyince kabul etmek zorunda kaldı.
Aslında itiraz etmesi için geçerli bir nedeni olduğundan da emin değildi. Ne diyecekti? Birbirimize dokunmamamız gerekiyor, beraber oturamayız mı?
Mun gelince Hana koltuğun sağına yanaştı. Herkes filmi izlerken Mun filmin başından beri Hana'yı izlemekle meşguldü. Ancak Hana bunu filmin yarısına gelince fark etti. Göz göze geldiklerinde Mun Hana'ya yaklaşarak fısıldadı. "Mısır'ı uzatabilir misin?" Hana "Kalk, kendin al!" demek istese de tartışmaya girmek yerine mısırı uzatıp film izlemeye döndü. Mun istemeye istemeye filmi izlemeye başladığında Hana'nın gözünü ekrandan ayırmadan kendi mısırından yediğini fark edince tepki vermedi.
Hana, filme dalıp mısır yemeye devam ederken Mun'un eline yanlışlıkla çarptı. Mun tekrar yaklaşıp "Ben kazandım!" diye fısıldadığı an Hana durumu fark etti ve "Hey, bu sayılmaz!" diye bağırıp ayağa kalktı.
Tüm counterlar durumu sorgularken Mun yere bakıp gülmemek için kendini zor tuttu. Hana durumu toparlayarak "Filmdeki adamın yaptığı sayılmaz yani." deyince diğer counterlar filmi izlemeye döndü.
Hana otururken Mun hâlâ gülmemek için kendini zorluyordu. Ölümcül bakışlarını attığı sırada Mun yaklaşıp "Biliyor musun? Sinirlenmek sana çok yakışıyor Hana!"dedi. Bunun üzerine Hana, Mun'un dizine vurup "Biliyor musun? Biraz daha konuşursan bu gece son gecen olacak."dedi.
Mun susup filmi izlemeye devam ederken Mo Tak'ın telefonu çaldı. Bayan Chu sinirlenip "Sana kaç kez söyledik film izlerken titreşime al şunu diye?"
Mo Tak kendini savunarak "Hey! 2 işte çalışmayı kolay mı sanıyorsunuz? Dalgınlıkla oluyor." Dışarı çıkıp telefonda konuştu. Ceketini almak için geri döndüğünde "Gitmem gerekiyor, bir vaka için." dedi.
Bay Choi, "Bari film bitseydi." derken Jeok Bong "Sorun değil zaten adam sonda ölüyor." deyince tüm counterlar ayaklanıp "Ne?" diye bağırdı.
Hana kaşlarını çatarak ekledi. "Canına mı susadın, neden söyledin sonunu?"
Mo Tak , Jeok Bong'un kulağını çekip "Sonunu bildiğin filmi nasıl izliyebiliyorsun?" derken Jeok Bong gururla "Aynı filmi üst üste izlemişliğim bile var. " dedi.
Bayan Chu tartışmalara son vererek "Böyle olmayacak, film izleme işini erteleyelim en iyisi!" deyince herkes yukarı çıktı.
Mun odasına girerken Hana peşinden geldi. Mun'u ceketinden tutup sandalyeye oturturken kendisi de masanın üstüne oturdu. "Söyle, dileğin ne?"
Mun endişeli bir şekilde " Ne? Hey! Daha düşünmedim ki!"
Hana elini masaya vurarak ekledi.
"30 saniyen var, şimdi düşün. "Mun şaşırarak "30 mu? "
Hana: "28 oldu. "
Mun gülümseyerek ekler: "Noona şaka yapıyorsun değil mi? "
Hana gülümseyerek: "22"
Mun: Hana lütfen!
Hana saatine bakarak "18" dedi.
Mun, Hana'nın ciddiyetini fark edip düşünmeye başladı. Saniyeler bir bir geçerken Hana gözünü saatten ayırıp
"Süren doldu, hakkını kaybettin." dedi. Odadan çıkacağı sırada Mun, kolundan çekip duvara yasladı Hana'yı. Bu ani hareketle Hana'nın kalp atışları hızlanmaya başlarken Mun'un yaklaşıp "Bana bir şans ver, Hana." deyişiyle kalp atışları iyice kontrolden çıktı.