"Ahmet sizin ev yakındı bi koşu üzerini değişip gel böyle oturmayalım dimi?" Beni kafasıyla onaylayıp hızlıca çıktı kafeden. Bi beladan da kurtuldum. Süslenir püslenir geç gelir yürüyen libido.
Saat 19.30 olmak üzereydi. Ayaklanıp kafeden çıktım. Aylin ve Cihan'a dönüp birkez bile bakmamıştım. Onları fazla yakın görmekten korktum.
Telefona dalmıs bara doğru yürürken duyduğum bağırış ile kaskatı kesilmiştim. Erkek sesiydi normalde umursamaz yürümeye devam ederdim ama merakıma yenik düşüp sesin geldiği yöne doğru hareketlendim. Duvarın dibine sinip sessizce yürüyordum. İleride gördüğüm görüntüler kanımı dondurmuştu.
İki kişi bi adamı kollarından tutmuş üçüncüsü ise bişeyler söylüyordu. Her cevap alamadığında elindeki bıçak ile adamın göğsüne derin çizikler bırakıyordu. Daha fazla bu görüntüye dayanamadım. YouTube'dan siren sesi açtım. Siren sesini duyar duymaz birbirlerine bakıp birkaç şey söylediler. Uzaktaydım ve duyamıyordum. Görünmemeye dikkat ederek biraz daha yaklaştım. Yaklaşan siren sesi ile adamı bir köşeye fırlatıp hızlıca uzaklaştılar.
Yerde öylece yatan adama ilerledim. Nefes alıyordu çok şükür. "Beni duyuyor musun?" tedirgince sormuştum. Cevap vermeden ayağa kalkmaya çalışıyordu. Kolundan tutup yardım ettim ama kolunu çekiştirdi. Belliki yardımımı istemiyordu ama sıkıca tuttum kolunu. Her an bayılacak gibi duruyordu. "Nereye gideceksen yardım edeyim yalnız gidemeyecek gibisin." Boş gözlerle bakıyordu büyük ihtimalle ne dediğimi anlamıyordu veya cevap verecek gücü yoktu.
Konuşma ve adım sesleri geliyordu. Sesi net algilayamıyorum ama deminki adamların sesine benziyordu. Hızlıca yürümeye başladım ama ne fayda adam çok ağırdı ve adım atacak halde değildi. Tekrar denedim ve ise yaradı , yavaş yavaş yürüyorduk. Dengemi sağlamaya çalışıyordum , tüm ağırlığı bende olsa yere yığılırdık ama ağırlığın çoğu ondaydı.
Dayanıklıydı onun yerinde başkası olsa yerden kalkamazdı ama o, olabildiğince dinçti. Sanki onca bıçak darbesi almamış gibiydi. Her adım atışında yüzünü burusturmasindan zorlandığını çok net gorebiliyordum.
Biraz ilerleyip sağa döndüm. Amacım apartmana girmekti ama kapı kapalıydı. Hızlıca bi zile bastım. Birkaç saniye sonra ince bi ses duydum "Tim o?" Çocuk sesiydi "Kargonuz var kapıyı açar mısınız?" Aklıma gelen ilk yalanı söylemiştim umarım inanırdı. "Abla oyuncatımı mı detirdin?" Heycanla çıkmıştı sesi kapıyı açacak gibiydi. "Evet ablacım oyuncağını getirdim. Kapıyı açar mısın?" "Hemen açıyovum abla."
Kapı açıldı ve hızlıca yerde oturan adamın kolunun altına girdim. Benden destek alarak ayaklandı. Hızlıca girdik apartmana. Kapıyı kapatıp ilk merdivene oturttum onu. Kafasını yandaki duvara yaslamış bana bakıyordu. Nefesimi tutmuş bekliyordum. Adım sesleri yaklaşıyordu.
"Abi bu tarafta da değil." "Nasıl değil oğlum yer yarıldı da içine mi girdi?" Sesler kesilmişti ama ben alt dudağımı ısırmış tedirgice dışarıdan gelecek en ufak sesi bekliyordum. Öylece odaklanmış kapıya bakarken arkamdan gelen sesle yerimden sıçradım babasını satayım korkudan öbür tarafa gidiyordum.
"Abla oyuncatım nevde?" Bir ayağında terlik öbür ayağında sadece çorap olan çocuğa elimle sessiz olmasını anlatmaya çalıştım ama bana anlamayan gözlerle bakıyordu. Ağzını açmış birsey söyleyecekken hızla elimle ağzını kapattım.
"Ablacım bak abin hastalanmış ona yardım ettikten sonra oyuncağını versem olur mu?" Fısıldayarak sormuştum. Önce oturan adama sonra da bana baktı ve kafasıyla onayladı beni. "Ablacım sen eve git kapıyıda sıkıca kapat. Ben yarın getireceğim oyuncağını olur mu?" "Oluv abla sen abiyi iyileştiv." "Tamam ablacım iyileştirecem abiyi hadi eve koş." Diyip poposuna iki defa yavaşça vurdum. Kıkırdayarak merdivenleri çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ BÖCEĞİ
Teen FictionYıllarca annesini bekleyen ve beklenenlerin gelmeyeceğini hayattan acı acı öğrendi Naz. Babası yanındaydı ama ruhen yoktu babsı da kaldıramamıştı terk edilmeyi. Güçlü değildi babası borçlanarak kaçardı zaman zaman. Borcu ödemek Naz'a düşerdi ödemed...