iyi geceler canlarım ben geldimmmm. #romantikkomedi sıralamasında 3.sıraya yükselmişizzzz🎉🎉❤ oylarınız yorumlarınız ve bol okunmamız için teşekkür ediyorum. ve en kısa zamanda birinci sıraya geleceğimizi umuyorum. oylarınızla ve yorumlarınızla bence bunu başarabilir ve daha fazla okuyucuya ulaşabiliriz. şimdiden çok teşekkür ediyorummm ❤❤❤
keyifli okumalar...
💔
Artık bir bakıcı bulmam gerekiyordu. Ateş'i her gün her gün Sevgi anneye bırakamazdım. Ona güvenerek işe başlamamıştım sonuçta. Ayrıca hem onlar için hem de benim için zor oluyordu. Ben Ateş'i oraya bırakacağım diye her gün ekstra erken kalkıyor ve yolumu uzatıyordum. Onların da işi gücü vardı ve Ateş pek de uslu bir çocuk değildi. Onunlayken başka şeylerle ilgilenmek biraz zor oluyordu. İlk hafta olduğu için bu hafta böyle idare etmeye ama aynı zamanda güvenilir birini de bulmaya karar verdim.
Şirketten içeri girerken etrafıma gülücük saçmaktan geri kalmadım. Dün kızlarlayken aldığım kararda fazlasıyla ciddiydim. Ceyda ne kadar "Yalın, senin yumuşak karnın. Ona dayanamazsın sen. Onun gibi ilgisiz falan da olamazsın. Yapında yok senin bir kere. İki güzel söz söylese, birazcık ilgi gösterse yine yelkenleri suya indirirsin." gibi şeyler söylese de ben kendime bu sefer güveniyordum.
Çünkü içimde bize dair bir ümit kalmamıştı. O kalan minicik parçayı da Yalın dün ustalıkla söküp atmıştı.
"Günaydın, iyi görünüyorsun."
Çağdaş'ın asansöre binmesiyle bana bakması ve gülümsemesi bir olmuştu.
"Dün bir arkadaşım çikolatalı pastanın ekstra mutluluk sağladığını söylemişti. Sanırım gerçekten işe yaradı."
"Böyle arkadaşların olduğu için ne kadar da şanslısın."
"Biraz kendini beğenmişler ama işte, arkadaş bulunmuşlar bir kere."
Çağdaş öyle mi dercesine bakarken omzumu siktim. Katların numaraları hızla değişirken "Bugün öğlen için bir planın var mı?" diyen Çağdaş'ın sorusuyla bakışlarımı ona çevirdim.
"Yok, bir önerin mi var?"
"Kesinlikle, hamburger sever misin?"
"Bayılırım." dediğimde Çağdaş'ın yüzünde cevabımdan hoşnut olmuş bir ifade oluştu.
"O zaman öğlen seni mükemmel hamburger yapan bir yere götüreceğim. İşte o zaman bayılacaksın."
"Anlaştık. Övdüğün kadar var mıymış merak ettim doğrusu."
Asansörün açılan kapılarıyla asansörden çıkıp odalarımıza ayrılacağımız noktaya kadar yürürken "Yediğin zaman az bile söylediğimi fark edeceksin." dedi.
"Göreceğiz," deyip el salladım ve odama ilerledim. Odanın önünde Beril'le günaydınlaştık. O da bugün daha iyi göründüğümü söyledi. Bir daha rahatsızlanıp rahatsızlanmadığımı sorarak halimi hatrımı sordu. Ben de ona dün erkek arkadaşıyla öğle yemeğinin nasıl geçtiğini sordum ve masasının başında sabah dedikodusunu yapmış bulunduk. Odama geçeceğim sırada beni durdurup "Benden her şeyi öğrendin, sen hiçbir şey anlatmadın. Sizin yemeğiniz nasıldı?" diye imayla ama birilerinin duymasını istemediğini belli edercesine sessizce sorduğunda gülümseyen ifademi bozmamaya çalışarak "Çünkü anlatılacak bir şey yoktu. Biz dün yemek yemedik, Yalın'ın son anda işi çıktı." dedim.
Beril'in üzüldüğü yüz ifadesinden belliydi. "Yaa , kötü olmuş. Neyse daha çıkarsınız ya."
Böyle bir şey olmayacağını bilsem de Beril'e "Aynen aynen, günler çuvala girmedi ya." Diyerek gülümsedim. Daha sonra sabah dedikodusunun yeterli olduğuna kanaat getirip odama geçtim. Üzerimdekileri çıkarıp eşyalarımı toparladım ve toplantı odasına gittim. Dünkü toplantıdan aklımda kalan nadir şeylerden biri bu proje bitene kadar proje ekibiyle birlikte çalışacağımızdı. Odaya girdiğimde Cemre'nin odada tek başına olduğunu görünce gülümseyip "Günaydın," dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boşansak da Beraberiz! (Tamamlandı)
General FictionAdliyenin bahçesinde Yalın'la birbirimize sudan çıkmış balık misali baktık. Bitmişti. Resmen boşanmıştık. "Bitti." Yalın gerçeği benden önce dile getirirken kafamı onaylarcasına salladım. Hâlâ gerçekmiş gibi gelmiyordu. "Evet. Garip hissediyorum."...