Kuroo Tetsurou
En sevdiğim zamandayım. Koç gitmiş, bugünlük antrenmanı bana devretmiş. Başka kim olacak tabii de. Ve fazladan idman yapacağız. Belki sabaha kadar? Kenma'yı var ya..
"Lev karşılayamıyorsun!"
"Üzgünüm Kuroo-san, bir daha!" Bununla değil de Kenma ile oynamak istiyorum. Ama servis cezası verdim. Bir servisi dışarıya çıktı çünkü.
"Off, cezalısın! Ben smaç atacağım, 10 tanesinden birini bile kaçırırsan başa dönüyoruz!"
"Tam-" Kenma, servisi Lev'in kafasına atmıştı. Ama Lev çizginin dışında. Yine kaçırdı! Hem nasıl bu kadar güçlü vuruyor?
"Çirkin! Başa dön!" Kenma yanıma adımladı. Nefes nefese kalmış, saçları alnına yapışmış. Ona biraz baktım.
"Kuroo-san, 47 oldu lütfen dinleneyim."
"50 demiştim."
"Kaçtı."
"Kaçırmasaydın, başa dön."
"Yapabildiğim şeyin cezasını niye alıyorum?"
"Daha iyi ol diye."
"Dahasına gerek yok, çıkıyorum ben." Yanımdan ayrılıp eşyalarını topladı, peşinden gidip onu durdurdum.
"Kenma, maçımız yaklaşıyor."
"Şunu söyleyip durmayın!" Ne diye yükseldi şimdi bu mal?
"Ciddiye almıyorsun." Bileğimdeki tokasıyla saçlarını topladım.
"Çok yorgunum cidden."
"Mal, gitsen de uyuyamayacaksın. Kal işte." Bağladığım saçına baktım. Abi 10 parmağım varsa 10 da marifet var.
"Ceza istemiyorum."
"Almamaya çalış o zaman."
"Lev ile çalışman bittiyse, birlikte çalışabilir miyiz?"
"Bitmedi, ama çalışalım." Pas istiyorum pas. Lev'e dönüp bağırdım.
"Lev, Yaku ile çalış lan!"
"Tamam!"
...
"İyi miydi?"
"Evet evet aşırı iyi! Bir daha!" Yoo kötüydü beğenmedim pası. Başkasına atsa vuramaz, ben çok yetenekliyim.
"Tamaam." Yerimi aldım topu kaldırdığında hızla koşup smaç vurdum. Sikim kadar dik bir smaç.
"Gördün mü Kenma!" Çirkin diyecektim.
"Evet güzeldi, ne zaman gidiyoruz?"
"Saat kaç ki?"
"Bilmiyorum ama hava karadı."
"Tamam sen git, bugün burada kalıyorum!"
"Neden?"
"Annemle kavga ettim."
"Bize gel."
"Ha, o da olur." Lev'e döndüm, dinleniyor. Kenma eşyalarını toplarken onun yanına gittim.
"Daha kalıyonuz mu lan?"
"Kalıyoruz tabii kaptan."
"Yorulmadın mı oğlum?"
"Biraz."
"Anahtarı bırakıyorum o zaman size aslanlarım."
"Bırak bırak."
"Bak kaybetmeyin anahtarı çok kötü cezalarım var."
"Kaybetmeyiz rahat ol."
"Kuroo-san?" Arkamdan gelen sese sıçrayıp Kenma'nın ayağına bastım.
"MAL MISIN YA?" Basan benim ama korkutan o.
"Özür dilerim, çağırmak için seslenmiştim."
"MAL!"
"Üzgünüm."
"MALSIN!"
"Demiştiniz." Ne demek demiştim? Demedim lan!
"Neyse düş önüme!" Arkasını dönüp çıkışa doğru gitti, ben de peşinden. Ev çok yakın olduğundan az yürüyoruz.
"Şey, Kuroo-san?"
"Gülüm."
"Maçları erteleyemiyor muyuz?"
"O niye?"
"Çok stresliyim, maça çıkamam."
"Bu bir bahane değil, ben hariç herkes stresli."
"Sen niye değilsin?"
"Alışkınım çünkü." Karizmama bak be.
"Ne zamandır oynuyorsun?"
"İlkokuldan beri."
"Oha ya." Kafasını ittim.
"Sen de alışacaksın lan!"
"Bilmiyorum."
"Sen kaç yıldır oynuyorsun?"
"İki yıl falan anca olmuştur, istemiyordum zaten. Lev çok ısrar etti."
"Lev iyi yapmış lan. Hemen alışmışsın baksana pasörsün. Topa en çok dokunansın! Tabii benden sonra geliyorsun sen."
"Gaza gelmesene, Kageyama gibi konuşuyorsun tetiklendim."
"O kim lan yutarım onu!"
"Bilmiyor musun? Biliyorsundur."
"Bilsem de hatırlamam." Evin önüne gelmişiz. Zaman ne kadar hızlı geçti?
"Evde anlatırım."
________________________________