Telefonumdan, Alina' yı aradım. İkinci çalışta açtı.
" Hah alo, Alina'm nasılsın ?"
" Teşekkür ederim. Sen nasılsın ? "
" Sağol bende iyiyim. Mesaj atmışsın, ' sana çok önemli haberim var ' diye. Neymiş o önemli haber anlat bakayım. "
" Aslında bir iyi, bir de kötü haberim var. Hangisinden başlayayım ? "
" Kötü olandan başla. " Dedim meraklı ve aceleci bir şekilde.
Sesi hafif durgun ama üzüntülü çıkmadı:
" Bizim okulu kapatıyorlar. Dolayısıyla ben de işsiz kalıyorum. Bu kötü haberdi."
" İyi haber ne peki ? " Diye sordum merakla.
" İyi ve güzel haber ise, Instagramdan ben Cemre diye biri ile tanışmıştım. Çok iyi arkadaşsız şuan. "
Sesi bu sefer neşeliydi. Ama lafını tamamlamadan araya girdim.
" Alina'm lafını bölüyorum kusura bakma ama, söyleyeceğin şeyi kısaca, hemen söylesen. Çok önemli işim var da. "
Heyecanlı bir şekilde konuşmasına devam etti:
" Tamam peki. Yani kısaca, ben bu en yakın arkadaşım ile bir restoran açmaya karar verdik."
" Sevgilim iyi, güzel diyorsun da para işini nasıl..."
Bu sefer o, benim lafımı tamamlamama izin vermeden araya girdi.
" Parayı filan dert etme, çünkü restoranın sahibi Cemre' nin arkadaşı. Hem bize indirim yaptı, hemde üç ay kira parası almayacak. "
" İyi sen bilirsin. O zaman artık öğle yemeklerinde sizin dükkana geliriz. Bizim içinde iyi olur. Yalnız sen şu arkadaşın Cemre ile dükkanın birde dükkan sahibinin ismini bir yolla bana. Bizim çocuklar bir araştırsınlar. "
" Gerek yok aslında ama yinede senin için rahat edecek ise atarım. Neyse ben daha fazla tutmayayım seni. Kolay gelsin. Seni seviyorum canım. "
" Teşekkür ederim. Bende seni seviyorum. "
Deyip telefonu kapattım. Daha fazla zaman kaybetmeden nihayet apartmandan içeriye girdik. İpek önde ben de onun arkasından takip ettim. İkinci kata gelince, siyah çelik kapılı dairenin önüne geldik. Kapının isim yazılan küçük tabelasında, Zafer Taşçı yazıyordu. İpek zile iki kez bastı. İçeriden ayak sesleri duyuldu, ardından kapının dürbününden baktıktan sonra açıtı kapıyı.
Kapıyı açan Zafer; 1.80 boylarında, sarı kısa saçlı, mavi gözlü, yaklaşık, otuz, otuz beş yaşlarında, kirli sakallı, normal kiloda biriydi.
Bir bana birde İpek'e baktı. İlk adımı ben atıp selam verecektim ki, İpek benden önce davrandı." Merhaba Zafer bey. "
" Merhaba..."
Zafer, tanıştığı ekip arkadaşımın ismini bilmediğimden lafı yarım kaldı. İpek' te bunun farkına vardı.
" Ben komiser İpek Yıldırım. Bu beyfendi de başkomiserim Yavuz Kılıç. "
Diyerek takdim etti bizi.
" Memnun oldum. "
Diyerek elimizi sıktıktan sonra, içeriye davet etmeyi de ihmal etmedi Zafer.
" Buyurun geçin lütfen. Dışarıda kalmayın. "
İpek önden benim geçmemi istedi. Kenara çekilip geçmemi bekledi. Evin içi gayet güzel ve enerjisi iyidi. Oldukça aydınlık, iyi ışık alıyordu. Küçük koridorda tablo filan yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başkomiser Yavuz "Kanlı İntikam"
General FictionBaşkomiser Yavuz' un maceraları kaldığı yerden devam ediyor. Serinin ikinci kitabı. Başkomiser Yavuz, bir intikam uğruna öldürülen genç bir kızın cinayetini çözmeye çalışıyor.