Sarışın oğlan hocanın üç saat blok yaptığı dersten sonunda çıkabilmişti.
Oturmaktan kalçası ağrırken aç karnı ise odaklanmasını zorlaştırmıştı saatler boyu. Adımları kampüsün büyük bahçesine doğru ilerliyor, cebinden çıkarıp kulağına dayadığı telefondan ise barış'a ulaşmaya çalışıyordu şimdi."Of barış.. açsan ölürsün sanki!"
Sinirle telefonu cebine geri attı, bahçede gözlerini gezdirirken tanıdık bir sima arıyordu. Yüzünü sıvazladı gergince.
Öğleden sonra olan derslere kalamayacak gibi duruyordu.Biraz ötede oturan arkadaş grubunu gördüğünde bir nefes verdi.
Hızla yanlarına doğru koştuğunda arkası dönük olan barışın ensesine bir şaplak attı.Oğlan acı ile inleyip hızla arkasını döndüğünde kerem'in siniri onu gülümsetmişti sahte de olsa, ortamı yumuşatmak -daha doğrusu kerem'i yumuşatmak- namına otuz iki diş sırıtıp
ağzına gelen bütün küfürleri yuttu. "Elin de ağırmış kardeşim.." diyerek kerem'i tebrik adına elini uzattı.kerem öyledir gibicesine başını salladığında yunus güldü, elinde tuttuğu tuzlu çubuk krakeri dudakları arasında oynatırken halil pakete elini daldırıp neredeyse bütün çubukları aldı, yunus "hayvan herif!" diyerek kükrediğinde ortama gülüşme sesleri yayıldı.
Berkan çardağın bir köşesine kıvrılmış yatıyordu, Abdülkerim ikinci sınıflardan yanına çektiği kazımcan ile konuşurken yüzünde nadir görülen bir gülümseme vardı. İcardi ise birini bakışları altında mesken tutmuş gibiydi, kerem arkadaşının bakışlarını takip edip o kişinin kim olduğunu gördüğünde gözlerini devirdi. İcardi'nin bu mert sevdası insanı yaşlandırırdı yemin olsun.
Bahçenin diğer köşesinde olan altay ve arkadaşları ile iç geçirdi kerem, aklının bir köşesine oraya uğramayı not ettiğinde yeniden üçlüye döndü.
Halil, yunus ve barış zaten bildiği gibiyken ortalıkta nicolo ve mertens yoktu, işin garibi hâlâ nicolo'nun olmamasıydı.Kaşları çatıldığında halil'in omzunu dürttü, alfa ağzına tıktığı çubuk krakerler yüzünden sadece ne oldu dercesine mırıldandığında yunus'un sırtına vuruşu ile bütün çubukları yere püskürttü.
"Zani nerede?"
Barış ikiliye iğrenircesine baktığında
"sabahtan beri yok" diyerek kerem'e cevap verdi.
Halil yüzünde beliren muzip sırıtış ile arkadaşını bir baş sallamasıyla onayladığında kerem yüzünü buruşturdu "pislikler sizi""Ne var be? Hayat kanunu sonuçta, değil mi gençler?" Barışın cümlesi ile didişip duran ikili gülerek onayladılar, icardi olduğu yerden ayaklanırken gözleri ile hâlâ Mert'i takip ediyordu. "Barış haklı" dedi iç geçirirken, aklından neler geçtiğini kimse bilmiyordu.
Kerem onaylamaz bakışlar ile dörtlemeye bakıp el salladı "kaçtım ben"
Adımları bu sefer Altay'ın olduğu yöne doğru giderken elini boynuna attı ve kaşınan mühür yerini tırnakladı rahatsızlıkla.Kısacık mesafe de tanıdığı bir kaç kişiye selam verdi, en sonunda alfanın yanına geldiğinde altay hoşnut koku ile bakışlarını gelen omegaya çevirdi, yüzünde hemen gülücükler yeşerirken ayaklandı ve kolları arasına aldı küçük olanı. Burnunu küçük bedenin boynuna sürterken derince içine çekti kendine has kokusunu.
"Altay gıdıklanıyorum!" Alfanın duyduğu sitem geri çekilmesine sebep olduğunda kıkırdadı ve kerem'in yanağından bir makas aldı.
Omega, arkadan gelen "selam kerem!" Lafina karşılık altaydan hafif yana kaydı ve ona seslenip el sallayan arda'ya gülerek el salladı yeniden.
Mert oturduğu masadan inerken irfan onun arkasından kalan ayakkabı izlerini temizlemeye çalıştı söylene söylene.