"Meğerse sevgilimi özlemişim."

744 91 170
                                    

saka gibi ilerledik bayagi..

İyi okumalar^~^

..

"Sözleşmiştik. Birkaç aksaklık oldu ama şimdi buradayız, sevgilim."

YOONGI

Duyduğum kelimeler ile duraksamış ve neler olduğunu anlamaya çalışmıştım. Evet, sözleşmiştik fakat Jimin bunu nasıl hatırlıyordu? Garipti. Bu yüzden kaşlarımı çattım ve elimde olmadan bir iki adım geri attım. O hatırlıyor muydu?

Hayır, hayır.

"Ne?"

"H-Hatırlıyorum Yoon. Aramızda olan her şeyi."

Duyduğum kelimeler, beni mutlu etmesi gereken yerde şoka sokmuştu. Tam bütün umutlarım gitti derken, o hatırlamış mıydı? Ne zaman? Midem kasılırken, elimde olmadan geriye birkaç adım daha atmıştım. Jimin de sanki bunu hissetmiş gibi yüzünü bana doğru dönmüştü.

Ne diyeceğimi ya da ne yapacağımı tam olarak bilemiyordum. O kadar kırıp döktükten sonra mı hatırladın Jimin? Nefes alıp vermem ağırlaşırken, Jimin'e gitmek, ona sarılmak istesem de, kırgınlıklarım bunun önüne geçmiş ve yere çakılı kalmama sebep olmuştu. Neden bunlar gerçek gibi hissettirmiyordu?

O, ayaklanacağı sırada elimi havaya kaldırmış ve durmasını belirtmiştim. Kalbim her zamankinden daha hızlı atıyordu.

"Sen- Ben senin sevgilin değilim."

Ağzımdan çıkan ilk cümle bu olmuştu. Jimin, şaşkın bakışlarla bana bakarken, gözlerim doluyordu. Kalbimi birisi elleri arasında sıkıyormuş gibi hissetmekten kendimi alıkoyamıyordum. Bu çok ağırdı.

"Şu an değilim. "

"Yoon, biliyorum. Çok berbat şeyler söyledim ve sürekli kendim yaptığım şeylerle seninle alay ettim. Üzgünüm. Ne kadar özür dilesem de beni affetmezsin. En azından yanıma otursan ve konuşsak?"

Kararsızdım. Ama iki olgun insanlar gibi bu konular hakkında konuşmamız gerektiğini biliyordum. Kaçarak bir yere ulaşamazdım. Bu yüzden sesimi çıkarmadan başımı salladım ve Jimin'in oturduğu örtüye ilerledim. Ayakkabılarımı çıkardım ve Jimin'in yanına oturdum.

Birkaç dakikamız sessiz geçti. O ne söyleyeceğini düşünüyormuş gibiydi ve ben de etrafa bakınıyordum sadece.

Yıllar gibi süren ama sadece birkaç dakika sürmüş olan sessizliğin ardından ilk Jimin konuşmuştu.

"Sen içeri girdin ve ben de otururken kendimi bir şeyler için mi zorladım emin değilim ama bir anda, bütün her şey, sen, arkadaşlarım, ailem hepsi aklıma geldi. Her şeyi hatırladım. En ufak detayına kadar. İlk başta biraz kendime gelmeye çalıştım ve sonra bir grup açarak onlara yazdım. Beni neden uyarmadıklarını, sana dediğim ve yaptığım onca şeyden sonra neden kimse sesini çıkarmadı, hesap sordum. Belki hakkım yoktu ama şoka girmiştim. Dışarı çıktım, ağacın dibine ve ağladım. Kalbimdeki o acının anlamını öğrendim. Seni her ördüğümde neden sızladığını öğrendim, Yoongi."

Bekledi. Ben de bekledim. Dudakları titriyordu ve dolu gözleriyle bana bakıyordu. Benim de ondan bir farkım yoktu. İkimiz de oldukça garip ve tuhaf hissediyor olmalıydık. Pekala, sanırım benim de konuşmam gerekiyordu. Ama o benden önce davranarak bir kez daha konuştu.

"Meğerse, sevgilimi özlemişim. Sana böyle davrandığım için kızmış bana."

Yüzünde buruk bir tebessüm olurken, dizlerini kendisine çekti. Ona sarılmak istiyordum. Üzgün ve oldukça pişman gibi gözüküyordu ama Jimin'in onca söyledikleri ve yaptıklarından sonra onu hemen affedemezdim ki. Çok şey yaşamıştık, Jimin hafızasını kaybettiği zamandan beri. Geç kalmıştı biraz ama toparlanamaz mıydık? Toparlanırdık tabii ki...

He forgot everything : Yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin