"Aynalara bile bakamıyordum."

656 96 172
                                    

bu bolum tamamen yoonginin eskiden yasadiklari hakkinda yazilmis bir bolumdur

İyi okumalar^~^

..

..
flashback
..

YOONGI

Anne ve babamın ölümünü atlatalı pek uzun zaman olmamıştı. Onlar gittiğinden beri hiçbir şey yolunda gitmiyordu. Aslında, üçümüzün de harika ilişkisi vardı. Ailemiz her zaman çok güzel ve eğlenceli bir aile olmuştu. Tabii ki atışmalar olurdu fakat çok fazla uzamadan son bulurdu.

Yine her zamanki gibi bir günde annem ve babam, evlilik yıl dönümlerini kutlamak için yurt içinde bir tatile çıkmaya karar vermişlerdi. Bana teklif etseler bile üniversite vizelerim olduğu için onları reddetmek durumunda kalmıştım. Onları mutlulukla vedalaşmış ve dikkatli olmalarını söyleyerek uğurlamıştım.

Gece babamın telefonundan bir görevli beni aradığında ise yaşayabileceğim en büyük yıkılışlardan birini o zaman yaşamıştım işte. Babam ve annemin bir trafik kazası sonucunda yoğun bakıma alındıklarını öğrenmiştim. Ayağımda ev terlikleri ve pijamalarım ile dağılmış bir hâlde girmiştim hastaneye. Tüm gece boyunca bir gram uyku uyumamış, sabaha karşı da babamın öldüğünü öğrenmiştim.

İçime kapanmış, diğerleri ile hiç konuşmamıştım. Evi geçindirmek için yarı zamanlı işe girmeye karar vermiştim. Zaten babamın ölüm haberinden üç gün sonra annemin haberini almıştım. Kendimi çalışmaya zorluyordum. Mental olarak yorgunluğumdan, yemek yemeyi bir kenara itmiştim. Bununla beraber de karnım giderek küçülmüş ve yemek yesem bile anında kusacak duruma gelmiştim.

Ben bu şekilde ilerlerken, Jimin girmişti hayatıma. Genelde öğlenleri bizim kafeye gelir ve kendisine bir tane iced americano söyledikten sonra masaya geçerdi. Her zaman özenli duran saçları ve genellikle resmi giyinişi ile beni kendine bağlamıştı. Onun da bunun farkında olduğunu biliyordum çünkü Jimin'in siparişlerini ben alır, servisini ben yapar ve ödemesini de ben alırdım. O da bazen benimle alttan alttan flörtleşirdi.

Ona numaramı verdiğim günün akşamı bana yazmıştı. Genellikle ilk adımı atan taraf hep oydu. Ben her ne kadar arkadaşlarımla oldukça rahat konuşsam da, Jimin'e gelince utangaç ve çekingen birine dönüşmüştüm. Neyse ki bu hallerim zaman geçtikçe kaybolmuş ve Jimin'in deyimi ile 'arsız' birisine dönüşmüştüm.

Jimin, hastalığımı en iyi bilen kişi olmuştu. Benimle bir psikolog macerasından sonra psikoloğun uğraşabileceğinden daha ağır olduğunu öğrenince, psikiyatriye gitmiştik. Psikiyatri beni birkaç aylık incelemenin ardından bana teşhis koymuştu. Yeme bozukluğu oluşmuştu bende. Hem psikiyatriye dem diyetisyene gitmeye başlarken, artık paramın yetmemeye başlaması ile de Jimin bana ayrı eve çıkmayı teklif etmişti.

O zamanlar sevgiliydik tabii ki ve bana yardım etmek istiyordu. Be kadar reddetsem bile en sonunda birlikte düzgünce konuşarak birlikte eve çıkma kararını vermiştik. Ayrıca psikiyatristim ikimizi de çok severdi ve ilişkimizi kıskandığını söylerdi.

Ben o zamanlar berbat bir haldeydim. Aynalara bile bakmaktan korkuyordum. Bazen günlerce odama kapanıyor, bazense oldukça enerjik oluyordum. Kendimi zayıf, yanaklarım bile içe göçmüş bir şekilde görmek benim kendimden nefret etmeme sebep oluyordu. Böyle olunca kendimi makyaja vermiştim.

Park Jimin'in evimize her gelişinde bir makyaj malzemesi alma nedeni buydu.
Kendimi güzel hissetmem için almıştı.

Ve şimdiki bana davrandığı ters hareketleri benim oldukça korkmama sebep oluyordu. Korkuyordum çünkü bir zamanlar kendimi güzel hissedeyim diye benim için her şeyi yapan Jimin bütün söylediği ve yaptıklarının tersini yaparak beni korkutuyordu. Hatta bazen aklım eskiden de Jimin acaba böyle hissediyor ama bana söylemiyor muydu? Diye düşünmeme sebep oluyordu. Ardından hemen bu düşüncelerimi aklımdan kovalıyordum çünkü Jimin'in sevgisini sorgulamak benim kendimi kötü hissetmeme sebep olmuştu.

He forgot everything : Yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin