chance

849 105 30
                                    

Selamlar herkese uzun zamandır bölüm atmıyordum. Çünkü oy sınırını geçememiştik. Ama bir düşündümde okuyupta oy vermeyen insanlar için okuyup yorum atıp oy veren insanların hakkına geçmeyeyim dedim ve yazılılardan önce size bir bölüm atıyorum 💌🐰

Zaman geçişi olacaktır!

Zaman geçişi olacaktır!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Han Jisung

Minho kolları masada ciddi bir ifade ile dikkatli dikkatli beni izleyince birazcık heyecanlanmış olabilirdim. Gerçekten ona bakmaya bile utanıyordum. Yoğun bakışlarının altında ne yattığını tahmin etmek çok zordu. Ona bakmamaya çalışıyordum, görüş açıma giren damarlı elleri ise bunu zorlu hale getiriyordu. Giydiği yarım kollu tişört, makyajsız yüzü ve dağılmış uzun saçları beni istemsiz kelebeklendiriyordu. Hoşuma gittiğini bile inkar edemezdim.

İkinci tabağın yarısını bile bitirememiş çünkü çok doymuştum. Minho bizi mutfağa kilitlesin istemiyordum bu yüzden çok az alıp yiyordum belki seneye biter. İzleyecek bir şeyim olmadığı içinde damarlı ellerine bakıyordum. Biraz daha yersem gerçekten patlayacaktım. Karnım bile şişmiş hamile gibi duruyordum.

"Minho bişi diyeceğim."

Konuşmamla ayılmıştı. Dik bir poziyona gelip tekrar bana baktı.

"Ne diyeceksin?"

Uzun zamandır konuşmadığından sesi çok boğuk geliyordu. Bu çok çekici olan bir kaç özelliğinden biriydi. Ona aldırmadan konuşmaya çalıştım.

"Ben çok doydum bak kocaman oldum. Birazdan patlayacağım nolur yemeyeyim?!"

Yaptığım aşırı haklı sitemle hafifce sırıtıp tabağıma göz ucuyla baktı.

"Ama çok az kalmış bitir onu ağlar sonra arkandan."

"Off hyung-yah lütfen! İçeride bekliyorlar tanışamadım bilee~"

Uçlarını yukarı kaldırdığım kaşlarımla istemsiz büzdüğüm dudaklarım öne çıkarken, parmaklarımı yüzümün önünde iç içe geçirmiştim. Ona irileştirdiğim gözlerle bakarken o ise yine yoğun bakıyordu. Küçük bir mırıldanma bıraktığında yine gözlerimi gözlerine dikmiştim.

"Nasıl tanışamadın? Sadece Seungmin'le konuştun bari yanımda otursaydın."

Dediklerinden hiçbirşey anlamamıştım. O kadar kısık sesli mırıldanmıştı ki sadece Seungmin'i anlamıştım cümlesinde.

"Ne dedin?"

"Tamam yeme"

"Olleyy!"

Konuyu değiştirmişti gözümden kaçmadı tabiki. Ama yemeyecek olduğumdan dolayı gayet mutluydum. Ben hemen sandalyemden kalkarken o ise dolaptan çıkarıldığından beri dokunmadığım üzeri streçli gimbapı tezgaha bıraktı. Belki Changbin'in gözüne çarpar ara öğün diye yerdi. O hala mutfaktan çıkmadığından bende tekrar kalktığım yere oturdum. Bu sefer ise o tekrar masaya geldi ve oturdu. Yarım bıraktığım tteobokkiyi önüne çekti ve benim kullandığım kaşık ve çubuklarla tabaktaki kalanları yemeye başladı. Bu yaptığı şok etkisi yaratmıştı üzerimde. Yani benim kaşığımı ağızına götürmesini izlemek beni fena etmişti. Yanaklarımla birlikte kıpkırmızı olmuştum. O ise bana bakarak yemek yemeye devam ediyordu.

CHANEL - MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin