on

365 42 39
                                    

Biraz kaostan sonra bölümü Minsung'a adamak istiyorum😭😭😭

Lee Minho

Hyunjin gittikten sonra bir kaç dosyayla daha ilgilenmiştim. Tabii kafamı bir türlü toparlayamadığımdan bir çok eksik yapmış ve diğerlerine bakmadan sekreterime haber verip çıkmıştım oradan. Düşündükçe sinirleniyordum yaptığı, yapılacak değildi Hyunjin'in. Ciddi bir yüz ifadesine sahip olduğuma emindim şu an, ne zaman aşağıya ulaştığımı bile fark etmemiştim. Çoktan akşam olmuştu.

Daha fazla onu düşünmek istemediğimden hızlıca arabamın kapısını açıp bindim. Emniyet kemerim takıp arabayı çalıştırdığım gibi yola çıktım. Gaza hızlıca basıyordum. Tek derdim evi gidip Jisung'a sarılmak ve bu günü bitirmekti. Bu yüzden de kullanmadığım kestirme bir yoldan gidiyordum.

Kırmızı ışıklara yakalandığımda radyodan kısıkça çalan şarkıyı kapatıp etrafa bir göz attım. Önümde çok fazla araba yoktu. Yandaki dükkanları incelerken gözüme bir market çarptı. Eve giderken bir kaç abur cubur ve içki alabilirdim.

Yeşil yandığı gibi diğer şerite geçtim ve arabayı yolun kenarına park ettim. Aşağı inip tepedeki ay ışığının yardımıyla markete girdim. Marketin içerisi dışarıya göre daha serindi. Bu hafiften içimi ürpertti reyonların arasından geçerken gördüğüm çikolatalarla durdum. Jisung'un sevdiği şeylerden bir kaç tane sepete attım. Gördüğüm küçük oreolarla gülümsedim ve onlardanda bir kaç tane sepete attım.
En son alkollü içkilerin önünde durdum. Rafa bir göz atıp Jisung için az alkollü bir bira ve kendime red label alıp kasaya ilerledim.
Hızlıca ödeyip eve sürmeye başladım

...

Arabadan indiğimde evin ışıklarının yanmadığını gördüm.

Bagajdaki poşeti tek elimle alıp bagaj kapısını kapattım ve bahçeye girdim.
Hızlı adımlarla kapıya doğru yürüdüm ve sessiz adımlarla kapı önüne kadar geldim. Biraz bekleyip içeriden gelen sesleri dinlemeye çalıştım. Bir iki boğuk konuşma dışında ses duymamıştım. Boş sağ olan elimle cabimden anahtarı çıkarıp yavaşca kapının deliğine soktum ve çevirdim.

Yavaşca açılan kapıyla evin içine İlk adımı attım. Kapkaranlıktı. Jisung neredeydi, uyuyor muydu? İçerideki konuşma sesi de neydi o zaman? Ayakkabılarımı çıkarıp ay ışığıyla zar zor görebildiğim eve baktım. Oturma odasından ışıklar geliyordu. Yavaşca oraya doğru ilerledim. Aralık kapıdan içeri baktığımdaysa Jisung'un lambalar kapalı bir şekilde film izlediğini gördüm. Korku filmi, böyle bir ortamda ilk aklıma gelen şeydi ayrıca Jisung otururken üzerine bir battaniye örtmüştü. Ama film korku filmi değildi. İron Man izliyordu.

Ekrana heyecanlı heyecanlı bakıyor, resmen göslerinden ışıltılar saçıyordu. Kedilerden birisi kucağındaydı ama hangisi olduğunu karanlıkta anlamakta zorluk çekiyordum. Poşeti kapının hemen yanındaki küçük yuvarlak masaya bıraktım ve arkadan Jisung'un yanına ilerlemeye başladım. Şu an tıpkı çizgi film izleyen bir bebek gibi görünüyordu. Bu görüntü çoktan kalbimi kuş gibi çırpındırmaya başlamıştı. Onu kucağıma alıp uzun uzun sevmek, ellemek istiyordum.

Aklıma gelen görüntülerle hemen kafamı salladım, bu gün sevişemezdik.
Yarın tekrar çekimi olacaktı. O adamı işten atıp yerine sevdiğim bir Sunbaem ve Noonam olan Dahyun'u işe almıştım. 
Sunbae diyorum çünkü kendisi benden çok daha uzun yıllardır çalışıyor. Eskiden modellikte yapıyordu ama şu an da sadece çekim ekibinin bir parçası.
Oldukça sessiz adımlarla ona yaklaştım ve birden boynuna sarıldım. Küçük sayılamayacak bir çığlık attı. Hızlıca ayağa kalkıp arkasını döndü ve beni gördüğünde o korkmuş ifadesi bir anda kızgınlığa bürünmüştü.

CHANEL - MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin