Bölüm 7: Üniversite Öğrencisi Yakup (Patlamaya ne kadar süre kaldı bilinmiyor.)

9 4 0
                                    

Meydanın bir köşesinde, genç ve yakışıklı bir genç olan Yakup, dizüstü bilgisayarının başında yoğun bir şekilde çalışıyordu. Üniversitede yazılım ve kodlama üzerine çalışmalar yapıyordu ve meydan, onun için hem ilham kaynağı hem de huzur bulduğu bir çalışma alanıydı. Yakup'un kestane renkli saçları, kahverengi gözleri vardı. Her zaman dikkatli ve bakımlıydı. Bilgisayarının ekranına konsantre olmuş, kodların dünyasına dalmıştı. Parmağı, klavyenin tuşları arasında hızlıca gezinirken, kodları yazarken adeta bir sihirbaz gibiydi. Ancak Yakup, sadece kodlara değil, çevresindeki insanlara da ilgi duyuyordu. Gözlem yeteneği olağanüstüydü. Bilgisayarının ekranından gözünü ayırıp etrafına baktığında, meydanın her yerindeki insanları dikkatlice gözlemlemeye başladı. İlk olarak Zeynep'i gördü. Zeynep, renkli gösterileriyle insanları büyülüyordu. Yakup, Zeynep'in ne kadar yetenekli bir sanatçı olduğunu gözlemleyerek takdir etti. Ahmet, gitarıyla melankolik bir şarkı çalıyordu. Müziği, insanların ruhlarına dokunuyor, etrafındaki insanlar sessizce dinliyordu. Yakup, Ahmet'in müziğiyle meydana getirdiği huzurun tadını çıkardı. Meltem, çiçekleri resmediyor, her bir fırça darbesiyle tuvalinde doğanın güzelliğini yakalıyordu. Ressamın yeteneği, Yakup'un gözünden tuvaline aktığı gibi, onun da içini aydınlatıyordu. Yakup, meydanın çeşitli köşelerindeki insanları izlemeyi sürdürdü. Her bir karakterin, bu renkli mekanın bir parçası olduğunu ve kendi benzersiz katkılarını sunduğunu fark etti. Onların tutkuları ve yetenekleri, meydanın canlılığına ve çeşitliliğine derinlik katıyordu. Yakup gözlerini tekrardan bilgisayarına çevirerek kodlama çalışmalarına devam etti. Ancak artık bilgisayarının ekranı, onun gözlerinde yansıyan meydanın renkleriyle doluydu. Kodların ve insanların dansı, Yakup'un hayatında bir uyum ve denge oluşturmuştu. İşte bu meydan, sadece bir şehir meydanı değil, insanların tutkularının, yeteneklerinin ve renklerinin bir kutlamasıydı. Ve Yakup, bu kutlamada kendi rolünü oynayarak, hayatın karmaşıklığını anlamaya devam ediyordu. Yakup, bilgisayarının başında çalışırken, meydanın çeşitli köşelerinden gelen sesleri duyuyordu. Bu seslerin arasında, çocukların neşeli gülüşleri ve topun zıplama sesleri de vardı. Bir an, meydandaki çocuklardan biri topunu elinden kaçırdı ve top Yakup'un yanına doğru yuvarlandı. Topun sahibi olan küçük Kerem, gülerek topu almak istediğini belirtti vücut diliyle. Yakup, topu alarak ona doğru yaklaştı. Yakup, topu ayaklarıyla sektirerek hızlı bir şekilde hayret verici hareketler yapmaya başladı. Kerem, büyülü gösteriyi büyük bir hayranlıkla izliyordu. Kerem, "Vay be, sen çok iyi oynuyorsun!" dedi. Yakup, topu Kerem'e uzatırken başını okşayarak gülümsedi. "Teşekkür ederim, Kerem. Sen ve ailenle burada vakit geçirmek nasıl gidiyor?" diye sordu. Kerem, "Çok eğlenceli! Annem, babam ve ablamla birlikte buraya geldik. Parkta oynuyoruz ve piknik yapıyoruz," dedi. Yakup, "Ne güzel. Aileyle vakit geçirmek her zaman önemlidir," dedi. "Peki, senin bilgisayarlara ilgin var mı?" diye devam etti Yakup sorularına. Kerem, "Evet, bilgisayar oyunlarına bayılıyorum!" dedi. "Sende mi oynuyorsun?" Yakup, "Evet, ben de kod yazıyorum ve oyunlarla ilgileniyorum," dedi. "Belki bir gün seninle bazı oyunlar hakkında konuşabiliriz." Kerem, heyecanla gülümsedi. "Aslında çok iyi olur! Tanıştığımıza memnun oldum, Yakup." Yakup da gülümseyerek, "Ben de Kerem, umarım bir gün tekrar karşılaşırız," dedi. İkisi de el sıkışarak ve çak çak yaparak birbirlerine veda etti. Bu kısa ama samimi buluşma, her ikisi için de güzel bir anı olarak kalacaktı. Yakup bu güzel diyaloglardan sonra işine geri döndü.

Yakup'un geliştirmeye çalıştığı sistem, dünya üzerinde pek az insanın hayal edebileceği bir teknolojiyi hedefliyordu. Bu proje, zamanın farklı boyutlarını araştırma ve bir yazılım üzerine aktarma amacını taşıyordu. Ancak Yakup, bu projeyi kimseye açıklayamazdı. Çok yakın olduğu birkaç arkadaşı bile bu gizli çalışmasından habersizdi. Zira bu proje, sadece büyük bir bilim dehasının hayal edebileceği bir şeydi ve Yakup, bu zorlu görevin üstesinden gelecebilecek bir potansiyele sahipti. Zaman kavramını, ışınlanmayı, astronomiyi ve kodlamayı bir araya getirerek çalışmalarını yürütüyordu. Günlerini ve gecelerini bu projeye adıyordu. Bilimsel gelişmeleri yakından takip ediyor, son teknolojileri kullanıyor ve daha önce denenmemiş yazılımlar oluşturuyordu. Yakup, zaman yolculuğunun mümkün olabileceğine inanıyordu. Ancak bunun ne kadar büyük bir zorluk olduğunun da tamamen farkındaydı. Zamanın ötesine geçmek, fizik kurallarını alt üst edebilecek bir girişimdi. Ancak o, bu zorluğun üstesinden gelmek için kararlıydı. Zamanla, Yakup'un projesi daha da derinleşiyor, zamanın farklı boyutlarına açılan kapılar aralanıyordu. Bu gizli proje, Yakup'un yaşamının merkezindeydi ve onun için zamanın kendisi gibi işliyordu. Yakup, gelecekteki başarıyı düşünerek çalışmaya devam ederken, meydanın canlılığı onun etrafında ahenkle dans eder gibiydi. Yakup, bilgisayarının başından kalktı ve bir an için meydandaki hareketliliği gözden geçirdi. İnsanlar hala gösterileri izliyor, resimler çiziyor, müziği dinliyor ve aileleriyle keyifli vakit geçiriyordu. Ancak gözleri, siyah elbisesi ve şapkası olan gizemli adama takıldı. Yakup, bu adamın diğer insanlardan farklı olduğunu hemen fark etti. Gizemli adam, sakin bir şekilde meydanın etrafında dolaşıyor, ama gözleri sürekli olarak etrafı tarıyor gibiydi. Belli ki bir amacı vardı, ama bu amacı anlamak için daha fazla gözlem yapması gerekiyordu. Yakup, adamın neler yaptığını, nasıl davrandığını ve amacının ne olduğunu anlamak için bir plan yapmaya başladı. Hızlıca bir kahve dükkanına yöneldi. Burası meşhurdu ve insanlar burada buluşup enfes kahveler eşliğinde güzel sohbetler ederdi. Yakup, burada hem dinlenmek hem de gizemli adamı gözlemlemek istedi. Nefis bir kahve alıp masaya oturdu. Bilgisayarının başındaymış gibi yaparak gizemli adamı gözlemlemeyi sürdürürken iç sesiyle düşünmeye başladı: "Kim bu adam ve ne yapıyor burada? Neden bu kadar gizemli davranıyor? Belki de bir dedektif ya da ajan olabilir mi?" Yakup, gizemli adamı daha yakından incelemeye kararlıydı. Adamın hareketlerini ve etrafı nasıl izlediğini dikkatle takip ediyor, gizemin perdesini aralamaya çalışıyordu. Bu sıradışı gözlem, Yakup'un merakını daha da artırıyordu.

PERSPEKTİF-HİÇBİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ OLMAYABİLİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin