Bölüm 1: Ressam Meltem (Patlamanın 45 dakika öncesi...)

14 4 0
                                    

Tarih 2063 yılının mayıs ayı. Meydanın hala huzur içinde olduğu o anın saatleri sayılıydı. Güneş gökyüzünde parlıyordu ve insanlar keyifle meydanda vakit geçiriyordu. Meltem, güneşli bir günün tadını çıkarmak için yanındaki tuvalini ve resim malzemelerini alarak meydana gelmişti. Meltem, uzun boylu, uzun dalgalı saçlı bir kadındı. Genellikle eski kot pantolonları ve rahat tişörtleri tercih ederdi. Bugün de rahat bir kot pantolon ve beyaz bir tişört giyiyordu. Gözleri, denizin derin mavisi gibiydi ve sık sık güldüğü için yanaklarındaki gülümsemesi herkesi etkilerdi. Tuvalini meydanda geniş bir alanın ortasına yerleştirdi. İlerleyen saatlerde, meydandaki güzellikleri yakalamak istiyordu. Meydanın ortasında bulunan büyük çeşmenin etrafındaki çiçekler, onun dikkatini çekti. Renkleri, canlılıkları ve çeşmenin suyunun melodisi, Meltem'in içini doldurdu. Patlamadan önceki anlarda, Meltem, büyük bir neşe içinde meydanda dolaşıyordu. Gözlerini meydandaki renklere, insanların mutluluğuna ve güzel anlara dikerken içi bir umut ve mutlulukla doluydu. Resmini çizerken bu anları yakalamak istiyordu. Tuvalin başına geçtiğinde, fırçayı sabırla tuvalin üzerine indirmeye başladı. Her fırça darbesi, meydandaki güzellikleri yakalama arzusunu yansıtıyordu. Çiçeklerin renkleri, çeşmenin yansımaları ve insanların gülümsemeleri, tuvalin üzerinde canlanıyordu. Meltem, resmi yaparken sessizce çalışıyordu. Gözleri, gördüğü manzaranın her ayrıntısını kaydetmeye çalışıyordu. Rüzgarın tatlı esintisi, saçlarını hafifçe okşarken, güneş ışığı tuvalin üzerindeki renkleri daha da canlı hale getiriyordu. Meltem, tuvaline odaklanırken meydanın farklı köşelerinde dolaşan insanları gözlemliyordu. Aniden, gözü meydanın en köşesinde dikkat çeken garip görünümlü bir kişiye takıldı. Bu kişi, siyah bir elbise giymişti ve başındaki siyah şapkası neredeyse yüzünü görünmeyecek şekilde kapatmıştı. Siyah giysileri ve gizemli duruşu, diğer insanlardan farklıydı. Meltem'in merakı arttı ve çizdiği resmi bir kenara bırakıp bu gizemli kişiyi çizmeye karar verdi. Ancak gözleri, kişinin sadece giyim tarzına, gizemli duruşuna değil, yüz ifadesine de odaklanmak istiyordu. Yüzünü göremese de, kişi sanki bir sır taşıyormuş gibi duruyordu. Elbisesinin altından uzun bacakları ve ağır adımlarıyla yürüyüşünü sürdüren bu kişi, meydanın çeşmesinin yanındaki banklardan birine oturdu. Oturduğu yerden insanları izlemeye başladı, sanki gizemli bir gözlemci gibi davranıyordu. Meltem, bu gizemli kişiyi tuvaline dökmeye başladı. Siyah elbisesi ve şapkası, tuvalin üzerinde dramatik bir şekilde canlandı. Bu kişi, meydandaki hareketlilik içinde çok dikkat çekmese de Meltem'in ilgisini çekiyordu. Bir yandan resmini yaparken bir yandan da bu gizemli kişinin kim olduğunu merak ediyordu. Onun hikayesini ve neden meydanda olduğunu düşünüyordu. O an, Meltem için resim yapmanın yanı sıra, bu gizemi çözmek de bir macera halini almıştı.

PERSPEKTİF-HİÇBİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ OLMAYABİLİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin