𝑇𝑖𝑚 𝐷𝑟𝑎𝑘𝑒

238 15 3
                                    

Tim Drake - Oneshot

Elindeki kahve bardağıyla uzun zamandır önünde beklediğin kapının karşısında kararsızca duruyordun.

Neden odaya girmek için cesaretinin olmadığını kendin bile anlayamıyordun.

Sevgilin, Tim Drake.

Belki birkaç hafta önce ettiğiniz o kavga yüzündendir?

Senin bir hatan yoktu.

Sırf kendini Bruce'a kanıtlama hırsı ve -günlerce uykusuz kalsa bile- o çalışma huyu yüzündendi.

---

"Anlamıyor musun, Tim? Kendini çok fazla yoruyorsun. Senin için endişeleniyorum!"

"Asıl sen anlamıyor musun Y/n? Beni tanıyorsun, herhangi bir işimi bitirene kadar rahat edemiyorum. Bu yüzden benim için endişelenme!"

Başını onaylamazca iki yana salladın.

"Bununla alakası yok. Seni yıllardır tanıyorum... Ona benzemek istiyorsun. Onun gibi olmak istiyorsun. Ona kendini kanıtlamaya çalışıyorsun. Onun seni fark etmesini istiyorsun... Ama biliyorum ki, -ne kadar bunu dile getirmekte beceriksiz olsada- o seninle gurur duyuyor Tim. İnan bana..."

Tim sinir bozukluğuyla güldü ve tekrar sana baktı.

"Beni ne kadar iyi tanıyorsun, Y/n? Çoğu zaman nasıl bir psikolojide olduğumu bile bilmiyorsun. Çok çalışmama ve uğraşmama rağmen o içimdeki başarısızlık duygusu..." Tim derin bir nefes aldı. "Beni anlayamazsın."

---

Kapıyı yavaşça açıp, bilgisayarının başında olan sevgiline baktın. Kapının açıldığını duyan Tim, sandalyesini hafifçe yana çevirerek kapıda kahve bardağıyla dikilen sana döndü.

Sonunda yanına gitmeye karar verdin ve yavaş adımlarla sandalyesinde oturan genç oğlana doğru yürüdün.

Masasının yanına geldiğinde kahveyi masanın üzerine koyduğun sırada, Tim bir koluyla belini doladı ve seni hafifçe kendine bastırdı.

Elini onun siyah saçlarına geçirdin ve saçlarının üzerine küçük bir öpücük kondurdun.

Tim uzun zaman sonra, sonunda rahatlamış hissediyordu.

Başını hafifçe kaldırıp bilgisayar ekranına baktın.

Yılın son dönemindeydiniz ve öğretmenler dönemin bitmesine son birkaç hafta kala bir sürü proje ödevleri veriyorlardı. Onunda bu proje ödevlerinden olduğunu fark edince, huzurla gözlerini kapatmış başını sana yaslayan sevgiline baktın.

"Proje ödevin mi?"

Tim başını kaldırıp sana baktı.

"Evet, bu sonuncusu. Bir sürü konuyu bir anda verdiklerinde biraz zorlandım ama sonunda hallettim."

Anladığını belli ederek başını salladın, sonra çeneni oğlanın kafasına yasladın.

"O zaman biraz ara vermeye ne dersin?" Dedin ve masanın üzerindeki kahve bardağını gösterdin.

Tim gülümsedi. "Neden olmasın?"

Kendini onun kollarından kurtarmak için geri çekildiğinde, Tim'in kolları birkaç saniye havada öylece kaldı.

Sanki uzun bir uğraştan sonra elde etmek için uğraştığı o şeye kavuştuğunda, o şey onun elinden alınmış gibi.

Masanın hemen yanındaki atağın kenarına oturdun. Birkaç dakika ikinizde öylece susup, sıcak kahvenizden çıkan dumanları izlediniz. En sonunda konuşmaya karar verdin.

"Tim, ben-"

"Hayır." dedi sert ve kararlı bakışlarıyla. "Ben özür dilerim. Dediklerinde haklıydın, sana öyle davranmaya hakkım yoktu. Seni anlamalıydım. Eğer seni dinleseydim-"

"Hey, sorun yok. Bu konu hakkında zoruma giden herhangi bir şey olduğunu söylemedim."

Tim mahcup bir ifadeyle başını eğip kahve bardağına baktı. Sonra içi içine sığmayan öfkesiyle dişlerini dudaklarına geçirdi.

"Biliyorum. Çoğu zaman çalışmaktan yorgun düşüyorum, günlerce uyumuyorum, hatta seni umursamıyorum bile. Ne kadar kırıldığının farkındayım, bunu görebiliyorum. Ben..." Tim sanki dayanamıyormuş gibi ellerini saçlarına geçirdi. Sanki anlatmak istediği çok şey vardı ama onları kelimelere dökemiyormuş gibi. "Ona kendimi kanıtlamak için içimde oluşan o hırs... Eğer olmasaydı nasıl hâlâ enerjik olurdum bilmiyorum. O beni diri tutuyor. Lütfen sen de bunu anla Y/n..."

Gözlerinin içine baktın. O an gözlerinde tek şey gördün; acı bir çocuk. Küçüklüğünden beri babasına ne kadar başarılı olduğunu gösteremeye çalışan ve asla tatmin olmayan o çocuk.

Ayağa kalktın ve Tim'e doğru yürüdün. Yanına geldiğinde onu bir daha asla bırakmamak üzere kendine çektin. Tim sana sıkıca karşılık verirken yüzünü boynuna gömmüştü.

Birkaç dakika boyunca onun sakinleşmesini için bekledin. Sakinleştikten sonra yüzünü boynundan çekip sana baktı.

"Hey, Y/n. Bunu nasıl telafi etmemi istersin?"

Yüzünde bir sırıtış oluştu.

"Sen nasıl istersen."

Tim dudaklarını seninkilerle birleştirdi. Birkaç saniye içerisinde öpücük tutkulu bir hal aldı. Nefessiz kalan bir öpücüğün sonunda Tim'in dudaklarında bir sırıtış oluştu. Seni kucağına alıp yatağa yatırdığında ise yeni bir tutkulu ve nefessiz bir öpücüğün içine çekildiniz. (...)


DC Oneshot & HeadcanonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin