Gökhan'ın da gelmeyeceğini anladığımda telefonu kapattım.
Çok büyük bir hata yapmıştım. Asla değmeyen biri için arkadaşlarımı, Gökhan'ı arkamda bırakmıştım. İhtiyacım olduğunda uğruna herkesi bıraktığım insan neredeydi?
Onu hayatıma alıp Gökhan'ı üzmeseydim şu an yalnız olmayacaktım.
Arkamdan biri sıkıca sarıldı.
Tanıdık, özlediğim kokuyla gözlerimi kapattım ve ellerimi Gökhan'ın karnımdaki ellerinin üzerine koydum.
Ağlamam şiddetlenirken ona döndüm ve kollarımı boynuna dolayıp başımı göğsüne yasladım.
Bir eliyle saçlarımı okşarken diğer elini belime sardı. "Anlatmak ister misin?"
Anlatmak isteyeceğim tek kişi olabilirdi.
Göğsündeki başımı belli belirsiz salladıktan sonra yine bir süre konuşmadım.
Nefeslerim düzene girdi, başımı kaldırıp gözlerine baktım. Aylardır geç olmadan fark etmem gereken gerçeği soruya döktüm.
"Yanlış kişiyi mi seçtim?" Afallamasına rağmen devam ettim. Bu sefer daha açık konuştum. "Yıllardır yanımda olan seni asla değmeyen biri için mi harcadım?"
Bir süre cevap vermedi. Belki farkında değildi duraksadığının ama isteyerek yapıyorsa bile hakkı vardı. Hatta bu sorumdan sonra beni bırakıp gidebilirdi de.
Sonuçta bir şeye geç kaldıktan sonra onu yakalamaya çalışmanın bir önemi yoktu.
"Evet," dediğinde ses tonuyla nefesimin kesildiğini hissettim. "Bir adım atsan önüne dünyaları serecek çocuğu öylesine biri için harcadın."
Gözlerim dolmaya başladı. Hakkım yoktu, başından göremeyen bendim.
"Peki şimdi? O çocuk beni affedebilir mi? Geç kalmış olsam da."
Ne kadar süre gözlerime baktı bilmiyorum. Zaman durmuştu sanki. Tüm yüzünü yavaş yavaş inceledim. Cevabını duyana kadar.
"Ne yaparsan yap affederim seni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
belki - texting
Teen Fictionılgın : daha fazla arkamdan konuşma, kendini küçük düşürüyorsun.