Evet canlar yine ben! Biraz geç geldi ama olsun. Keyifli okumalar :)
Yağız'ın anlatımından.
Günün geri kalanı çok güzel geçmişti. Matematik dersinde hoca son konulardan hızlıca tekrar yapıp test çözmemizi, yapamadıklarımızı ona göstermemizi istedi. Ne yazık ki, her zaman ki gibi sıkıcı geçmişti. Tabii bu süre içinde sınıftakiler Yalçın'ı şakalamayı bırakmamışlardı. Mesela bugün 3. Teneffüs bittiğinde herkes sınıfa giriyordu. Sedef, Gürkan, Ayça ve Serkan Yalçın'ı şakalamak için kapının orada duruyorlardı. Yalçın sınıfa girer girmez Ayça Yalçın'ı ileriye doğru itti ve ardından Sedef Yalçın'ın arkasından koşarak ensesine gülerek sertçe vurdu. Ayça ve Sedef Yalçın'a vururken Serkan, koşarak kendi çantasındaki kavanozun içindeki canlı, kocaman hamam böceğine bakarak sırıttı. Vakit kaybetmeden Yalçın'ın çantasına doğru hızlı adımlarla gitti ve kavanozun kapağını açarak ters çevirerek hamam böceğinin Yalçın'ın çantasına düşmesini sağladı. Hemen ardından hamam böceği çantadan çıkmasın diye fermuarı kapattıktan sonra Gürkan'ın yanına gitti ve "Tamamdır hallettim" diyerek gülmeye başladı. Gürkan da güldü ve "Bir sonraki aşamaya geçelim" dedi ve sonra ikisi birden "Sedef! Ayça! Çekilin hemen oradan!" diye bağırarak Yalçın'ın üstüne atladılar. Sedef ve Ayça gülerek geriye çekildi ve olanları izlemeye başladılar. Gürkan ve Serkan bağırarak Yalçın'ın üstüne atladıklarında Yalçın dengesini kaybetti ve yere yapıştı. Gürkan Yalçın'ın üstüne, Serkan ise Gürkan'ın üstüne çıktı ve Yalçın en altta kaldı. Çocuk resmen can çekişiyordu. Ciğerlerine nefes çekmekte zorlandığını görünce hemen gittim ve Serkan ile Gürkan'ı Yalçın'ın üzerinden gülerek çektim. Yalçın nefes nefese kalmıştı. Gürkan ve Serkan yerde kıvranarak öyle bir kahkaha atıyorlardı ki sınıfta bi anlığına 2 tane öküz var diye düşünmedim değil. Anırıyorlardı resmen manyaklar. Bütün sınıf onların kahkahasına gülmeye başladı. Yalçın da gülmeye başladı ve "Teşekkür ederim beni kurtardığın için Yağız." Dediğinde gülümseyerek kafamı salladığımda yerine oturdu. Gürkan ve Serkan hâlâ gülüyorlardı. Onları dürttüm ve kalktılar. Ama hâlâ gülüyorlardı.
Dersimiz fizik hocasıyla beraberdi. Hoca geldi ve herkes yerine oturdu. Hoca,"Gençler herkes fizik testini çıkarsın." Dedi. Ben tam test kitabımı çıkaracaktım ki Yalçın'ın çantasında hamam böceği olduğunu hatırladım. Yalçın'a baktığımda çantasını tam açacaktı ki "Yalçın!" Diye bağırdım ama çok geçti. Yalçın çantasını açtı ve üstüne atlayan koca hamam böceğini görünce tiz bir sesle çığlık atarak çantayı refleksle tahtaya fırlattı ve sırasının üstünde tepinmeye başladı çünkü hamam böceği hâlâ üstündeydi. Bağırarak, "Alın şu şeyi üstümden!" Diyerek ağlamaya başladı. Ağlamaya başladığını görünce şok olmuştum. Sanırım böceklere karşı fobisi vardı. Hiç bir erkek bir böcek yüzünden ağlamazdı. Yani öyle düşünüyordum ben şahsen.
Yalçın kendini silkelesede hayvanın Yalçın'ın üstünden inmek gibi bir niyeti yoktu. Hemen Yalçın'ın yanına koştum ve o iğrenç böceği Yalçın'ın üstünden aldım. Kahretsin! Bu böcek uçuyordu! Lanet olsun, camlar kapalıydı ve dışarı çıkmadığı için o koca böcek sınıfın içinde uçmaya başladı. Herkes sırasının üstüne çıktı ve gülerek bağırmaya başladı. Ben, Gürkan, Sedef, Serkan ve Ayça gülüyorduk. Ortam o kadar komik bir hâl almıştı ki gülmemek elde değildi. Yalçın ise hâlâ bağırarak ağlıyordu. Bu çocuk manyak çıktı resmen. Neyse ki Kübra camı açtı ve defteri böceğe doğru savurarak böceğin camdan dışarı çıkmasını sağladı. Fizik hocası da gülüyordu ve sonradan hafif ciddileşerek "Gürkan,Serkan bunlar sizin işiniz mi?" Dedi ve daha çok gülmeye başladılar. Fizik hocası "Ah,sizi gidi eşşekleeer! Siz yok musunuz siz." Dedi gülerek ve ardından Yalçın'a döndü. "Çocuğum istersen git bir elini yüzünü yıka korkudan sapsarı olmuşun." Dedi ve Yalçın başını sallayarak sınıftan çıktı. Bu olaylar aklıma geldikçe çok gülüyordum. Her neyse,bunları sonra düşünürüm,şimdi eve gitmem lazım yoksa annem 40 saat susmazdı.
♡
Akşam eve geldiğimde odama gittim. Üstümü değiştirip bir sweatshirt ve kargo pantolon giydikten sonra telefonumu elime aldım ve okul grubundan mesaj geldiğini fark ettim. Mesajda şöyle yazıyordu "Sevgili gençler, bu cumartesi günü yapılacak olan maskeli balo kişi başı 200 TL olacaktır. Baloya katılmak isteyenler karakterlerini belirleyerek bir kağıda yazıp katılım ücretleri ile idareye teslim etmeleri rica olunur. Çarşamba gününden sonra alımlar kabul edilmeyecektir." Ne? 200 TL'mi? Bunlar bizimle dalga geçiyor olmalıydı sanırım. Babam kabul eder miydi acaba 200 TL vermeyi? Babama sormam lazım. Çünkü bu baloya katılmayı çok istiyordum ve babam bunu ne kadar çok istediğimi biliyordu. Odamdan çıkıp salona doğru ilerledim. Babam koltukta oturmuş annemle birlikte çay içerek telefona bakıyorlardı. Babamın yanına oturup ortamdaki sessizliği bozdum. "Baba sana bir şey söylemem gerek. Okul grubundan mesaj geldi az önce. Balo için yazıyordu ve kişi başı 200 TL istiyorlar. Verir misin? Nolur lütfen bak sende ne kadar çok istediğimi biliyorsun lütfen lütfen." Dedim ama babam çıkıştı. "Ne dedin sen? Oğlum kişi başı 200 TL diyorsun farkında mısın sen? 200 TL ben nerden çıkarayım şimdi? Biz o parayı o kadar kolay kazanmıyoruz beyefendi. Bilmem haberin var mıdır?" Dedi. Açıkçası üzülmüştüm, babam hem haklıydı hem de haksızdı. Çünkü bunu ne kadar çok istediğimin farkındaydı. Tekrar konuşmaya başlayacaktım ki babam sözümü kesti. "Hiç itiraz etme bana, bu baloya katılmayı ne kadar çok istediğini biliyorum ama kişi başı 200 TL imiş kendin söylüyorsun. 1 saatlik bir balo için 200 TL veremem hiç kusura bakma git derslerine çalış sen. Hem üniversite sınavın yok mu senin? Git ona çalış." Dedi. Gerçekten, ne kadar istediğimi bilse bile izin vermemesi beni çok kırmıştı. Üzülerek "Tamam" dedim ve odama gittim. Telefonda takılmaya başladım. Yaklaşık yarım saat sonra annem geldi ve bana 200 TL uzatarak,"Al canım oğlum benim. Bu baloya ne kadar çok katılmak istediğini biliyorum. Babanı ikna etmek zor oldu ama vermesi için zorladım onu. En sonunda sinirleri bozulmuş gibi gülerek, "Ulan kayı biy şuşmadın be" diyerek sehpanın üstüne 200 TL'yi koydu." Dedi. Babamın taklidini yapınca güldüm. Bunu her zaman çok iyi yapıyordu. Parayı alıp annemin boynuna atlayarak sımsıkı sarıldım ona. Anneme teşekkür ederek yanaklarından sulu sulu öpmüştüm. Annem onun yanaklarını sulu sulu öpmeme gıcık olurdu. Şakasına parmaklarının ucuyla yanağıma hafifçe vurarak güldü ve "Rica ederim bir tanem, feda olsun sana, bu devirde 200 TL dediğin nedir ki?" Diyerek çıktı odadan ve meyve hazırlamaya başladı. Ah, haydi ama! Annem hep zor anlarımda bana yetişiyordu. Çok seviyordum onu. Allah ondan razı olsun, başkası olsa böyle yapmazdı bana karşı. İçimden anneme tekrardan teşekkür ettim. Harika! Para hazır olduğuna göre sadece hangi karakteri seçmem lazım onu düşünmem lazım. Aa, evet bir de hangi arkadaşı seçmem gerek onu düşünmeliydim. Sonuçta tek başıma gitmek saçma olurdu, değil mi? Üniversite sınavının yaklaştığını hatırlayınca ders çalışmak için çalışma masama yöneldim. Saate baktım ve saatin 17:42 olduğunu gördüm. Mükemmel, diye içimden geçirdim. Uzun süre ders çalışabilecektim.
4 saat 12 dakika sonra.
Başımı kitaptan kaldırdım ve tekrar saate baktım. Saatin 21:54 olduğunu gördüm ve içimden tekrardan mükemmel, diye geçirdim. Verimli bir gün geçirdim bugün. Bir süre sonra hafif uyku bastırınca masadan kalkarak uzun kollu bol pijamalarımı giydim ve kendimi yatağa atarak telefonda takılmaya başladım. Bir süre sonra aklıma yine maskeli balo gelmişti. Ve kiminle gideceğimi düşünürken aklıma birisi geldi. Bingo! Maskeli baloya kiminle katılacağımı bulmuştum. Yalçın. Evet, Yalçın'ı seçmiştim, umarım gelir. Biraz sonra uyku daha çok bastırınca telefonumu şarja taktım ve maskeli balonun heyecanı ile Yalçın'ın bana vereceği cevabın heyecanını içimde taşıyarak uykuya dalmaya çalıştım. Umarım kabul edersin, Yalçın.
🔥
Eveeet bu bölüm bu kadardı. Umarım beğenirsiniz. Yazım hatası varsa eğer şimdiden özür dilerim yeni bölümleri bundan sonra cumartesi ya da pazar günleri yayınlayacağım. Kısa olduğu için kusura bakmayınn.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüme Sebep Düşmanlık {GERİ GELİYOR}
Mystery / ThrillerYalçın Ege Karahan, babasının gözde çocuğudur. Fakat, babası onu öldürmek istediği için Yalçın onun gözdesidir. Doğduğu gün kaybolan Yalçın, aslında o gün ölümden de kurtulmuştur. Kendisine son derece tehlikeli düşmanlar edinen Önder, kızını onlarda...