3. Bölüm sizlerleee. Bu bölüm sanırım yazacağım en uzun bölüm olabilir de olmayabilir de çünkü başka bölümlerde yazacağım. Her neyse keyifli okumalar ve yazım hatası olursa şimdiden özür dilerim :)
Yalçın'ın anlatımından.
Bugün yaşadıklarım korkunçtu. Evet, gerçekten çok korkmuştum. O neydi öyle ya! 3. Teneffüs bittikten sonra sınıfa girdim ve girdiğim gibi sınıftakilerin eşşek şakalarına maruz kalmıştım. Girdiğim anda Ayça isimli bir kız beni ileriye doğru ittirdi ve hemen ardından Sedef diye bir kız enseme vurdu. Sedef bana vurduktan sonra Ayça ile beraber üstüme çullanıp bana vurmaya başladılar. Onlar bana vurduğu esnada Serkan çantama o iğrenç kocaman hamam böceğini koymuş. Evet, bu olaylar olduktan sonra Yağız tek tek hepsini bana gülerek anlattı. Arada bir somurtsam da bende gülüyordum. Ama yinede çok kötüydü. Üstelik benim böceklere karşı büyük bir fobim vardı! Lanet olsun, o hamam böceğinin görüntüsü, uçması aklımdan bir türlü gitmiyordu.
Akşam eve geldiğimde annem milyonlarca soru yağdırdı üstüme. İlk günün nasıldı? Arkadaşlarınla kaynaşabildin mi? Ve daha nicesi kadar soru sormuştu. Annemi geçiştirmiştim ama tam odama giderken titrediğimi görmüştü ve beni durdurmuştu. Off hayır ama! Ne zaman korksam, heyecanlansam veya üzülsem ellerim ve dizlerim titreyip dururdu. Annemin dilinden kurtulamayacağımı anlayınca mecbur bugün olan biten her şeyi anneme anlattım. Hem şok olmuştu, hem gülmüştü hem de bana üzülmüştü. Annem "Oğlum ne demek şimdi bunlar? Yeni gelenleri gün boyu şakalamak da neymiş? Ben böyle saçma bir şeyi hayatım boyunca hiç duymamıştım. Oğlum, bak sana bir anne tavsiyesi veriyorum, kendini ezdirme. Sen kendini ezdirirsen daha çok üstüne gelirler, daha çok üzerler seni. İzin verme, her ne olursa olsun sakın seni üzmelerine, sinirlendirmelerine ya da aklına gelebilecek her türlü kötülüklerin sana yapılmasına sakın izin verme. Sen özelsin, değerini bil. Kendini korumayı öğren artık. Yapma bunu kendine." Diye uzun uzun konuştu benimle. Hepsi birbirinden çok anlam ifade ediyordu.
Annemle uzun uzun konuştuktan sonra odama gittim. Üstüme bol, siyah bir tişört, altıma ise gri, bol bir kargo pantolon giydim. Salona annemin yanına gittim ve bir bardak çay içtikten sonra kitaplarımı aldım. Anneme kütüphaneye gidip ders çalışacağımı söyledim. İzin aldıktan sonra kütüphaneye doğru yola koyuldum. Evden çıkmadan önce kolumdaki saate baktım ve saatin 17:42 olduğunu görünce tebessüm ettim. Güzel, eve saat 20:00 da gitmeye karar verdim. Umarım çalışmalarımın karşılığını üniversite sınavında alırım. Kütüphaneye gidip kendime güzel bir yer seçtikten sonra oturup çalışmaya başladım. Bugün matematik dersinde hoca konuları hızlı bir şekilde anlattığı için bazı yerleri anlamamıştım. Onlara çalışsam iyi olurdu.
3 saat sonra.
Başımı kitaptan kaldırıp ağrıyan boynumu sağa sola hareket ettirip esnettim ve bileğimdeki saate baktım. 20:47 mi? Olamaz, annem merak etmiştir şimdi. Kütüphaneye gideceğim için yol bitene kadar kullandıktan sonra kapatmıştım telefonumu. Geciktiğim için hemen telefonumu cebimden çıkarıp açtım. Açılmasını beklerken çabucak eşyalarımı çantama tıkıştırdıktan sonra telefonumu kaptığım gibi kütüphaneden koşarcasına hızlı adımlarla çıktım. Telefon açılır açılmaz annem aradı. Hiç bekletmeden açtığımda sesi korkmuş gibi çıkıyordu. Annemi sakinleştirdikten sonra hemen eve gittim. Eve vardığımda annemle babama her şeyi anlatıp onları sakinleştirdikten sonra odama gittim. Biraz fazla mı kızmışlardı ya? Neyse, bir şey olmaz. Üstüme daha rahat şeyler giydim ve masama oturdum. Biraz daha çalıştıktan sonra kalkıp yatağıma uzanarak telefonumu elime aldım. Telefonda takıldıktan sonra şarjımın azaldığını gördüm ve şarja takarak uyudum. Bakalım Yağız'ın dediği gibi yarın bana yapılan bu şakaların mantıklı bir cevabını alabilecek miydim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüme Sebep Düşmanlık {GERİ GELİYOR}
Mystery / ThrillerYalçın Ege Karahan, babasının gözde çocuğudur. Fakat, babası onu öldürmek istediği için Yalçın onun gözdesidir. Doğduğu gün kaybolan Yalçın, aslında o gün ölümden de kurtulmuştur. Kendisine son derece tehlikeli düşmanlar edinen Önder, kızını onlarda...