" İlk cinayet. "
İyi okumalar:)Öldür onu Jeon.
Bu üç kelime benim için çok şey ifade ediyordu. Korku, acı, çaresizlik ve daha bir sürü şey
Titreyen ellerimde öylece duran silaha baktım. Birazdan bu tetiĝe basmak ve ilk cinayetimi işlemek zorundaydım. Tabii bu onlara göre bir cinayet değil oyundu. Aldıkları her canı zevk için yaptıklarını düşünmek gözlerimin dolmasına neden oluyordu.
Onlarca can, onlarca masum insan. İki adamın zevkleri uğruna gitmişti bu dünyadan.
Etrafımdan gelen sesler uğultulu bir tonu bulmuşken kulağıma fısıldanmaysıyla kendime gelmiştim. " Hadi güzelim. " diye fısıldamıştı kulağıma.
Çoktan aĝlamaya başlamışken yalvarırcasına baktım gözlerine.
" Lütfen. Ben bunu yapamam. " dedim son kalan umudumla. İçinde hâlâ biraz acıma duygusu kaldıysa bırakırdı belki. Ama hayır. Bırakın acımayı yüzü daha da öfkeli bir hal aldı.
" Jeon, sinirleniyorum. " dedi sıktığı dişlerinin arasından konuşurken. Karşımda öylece duran adama bir daha baktım. Sonra kendi kendime konuştum. Hayır Jungkook. Sen katil değilsin.
Pes etmeyerek bu sefer elimdeki silahı bir köşeye atıp Taehyung'un önünde diz çöktüm. Şuan o kadar berbat hissediyordum ki kendimi.
" Yalvarırım sana zorlama beni. Yalvarırım. Beni sevdiğini söylemiştin. Eğer seviyorsan bunu yapma bana. Ben bu acıyla yaşayamam. " diye yalvardım ona hıçkrıklarımın arasından.
Bunun üzerine Taehyung derin bir nefes almış omuzlarımdan tutarak beni kaldırmıştı. Simsiyah gözleri doğrudan gözlerimin içine bakıyordu. Elini yavaş bir hareketle uzatıp usulca çenemi okşamıştı.
Ne olmuştu şimdi? Kurtulmuş muydum?
Ben anlamsızca ona bakarken yerde ki silaha uzandı ve eline aldı.
Lütfen yapma lütfen.
Bu sefer korku dolu gözerimle Yoongi'ye baktım. Ona bakmamla doğrudan gözlerini kaçırmıştı. Bana yardım edecek kimse yoktu.
Taehyung elindeki silahla bana yaklaştığında bir kaç adım geriye gitmiştim. Ama o durmamış silahı yeniden zorla elime tutuşturmuştu. Biran için gözlerim karşımdaki adama kaydı. Bakmaya cesaret edemediğim adam. Yalvarır gözlerle bakıyordu bana. Benim Taehyung'a baktığım gibi. Ağzı bantlı olduğu için konuşmuyor sadece arada inler gibi sesler çıkartıyordu. Hoş ağzı açık olsada konuşacağını sanmıyordum. Zaten ölümün eşiĝinde kanlar içinde yerde oturmuş kaderini bekliyordu.
" N-ne yapıyorsun? " diye sorabilmiştim zar zor Taehyung'a bakıp.
Cevap vermemiş silah olan elimi kaldırarak karşımdaki adama doğru tutmuştu. Kalbim korkuyka çarparken o biran olsun tereddüt etmeden elini elimin üzerine koymuş ve tetiğe bastı.
İşte o an benim için her şey durmuş, silah odanın içinde çınlayan bir sesle ellerimden kayıp yere düşmüştü. Taehyung memnun bir şekilde bana bakarken ben gözlerimi biran olsun tam alnından vurulmuş yerde kanlar içinde yatan adamdan ayıramıyordum. Yalvarırcasına bakan gözleri kapanmış, yüzü tamamen kanla kaplanmıştı.
" Bana bak Jeon. " sesini duydum ama gözledimi ayırmadım adamdan. Geriye kalan tüm konuşmalar benim için uğultudan ibaretti.
Biranda midemde hissettiğim kasılmayla beni sarsan Taehyung'un ellerinden kurtulmuş. Endişeyle bizi izleyen Yoongi'nin yanından geçerek bir köşeye çöküp kusmaya başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Swan | Taekook
FanfictionDeliler gibi sevmek ama bir kere bile dokunamamak... Belkide en acı şeylerden biriydi. Kendini tüm dünyadan soyutlamış yalnız bir çocuk. Biran bile düşünmeden, acımasızca insanların yaşamına son veren bir adam... Bu iki zıt kişiliğin yan yana gelmes...