sığınak

-18-

yeonjun

"arasak mı artık, sen ne diyorsun fatih?" diye sordu 

"çok erken, o iki velet biraz daha sürünsünler. Geldiklerinde o kadar güçsüz olsunlar ki ikisinin de pestilini çıkarayım" dedi adının fatih olduğunu öğrendiğim adam

"bu fıstık biraz daha bizimle" dedi öteki adam çenemi tutarak

"yanlış kişiyi kaçırdınız ezikler? ben kimse için çok bir şey ifade etmiyorum" dedim sırıtarak

"olsun, senin gibi bir fıstıkla tanışma fırsatı yakalamış olduk" dedi 

"salak salak konuşma emre, ibne misin?" diye sordu fatih

"belki" dedi emre omuz silkerek

"gerizekalı" dedi fatih emrenin kafasına bir tane yapıştırarak

"eline sağlık" dedim emrenin suratına tükürerek

"bak bana babalık taslama velet, ben seni kaçırdım sen beni değil" dedi yüzünü silerken emre

"benim kaybedecek bir şeyim yok" dedim gülümseyerek

"herkesin kaybedecek bir şeyi vardır, belki canın belki ailen ama elbet vardır" dedi fatih

"ailem yok, canımdan da vazgeçtim" 

"daha kaç yaşındasın da canından vazgeçiyon lan bebe?" diye güldü emre

"akıl yaşta değil baştadır, bebe babandır"

"ağzı iyi laf yapıyor haa" dedi fatih kahkaha atarak

"tek iyi yanım olur kendisi"

"la bebe konuşma şöyle üzülecem" dedi emre yanıma oturarak

"üzülme birader, ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar" dedim boynumu bükerek

"anlat bakalım senin ne derdin var? bu yaşta bünyene fazla bu keder" diye sordu fatih

"önce siz söyleyin benle ne derdiniz var?" diye sordum kaşlarımı çatarak

"senin şu arkadaşlarının dövdüğü kişi benim askerlik arkadaşım, aradı yardım istedi ben de zayıf halka seni seçtim" dedi fatih

"ben eğlence için geldim" dedi emre

"zayıf halka olurum anca ben zaten ayrıca askerlik arkadaşın orospu evladının teki"

"öyle deme oğlum ben gurbetteyken anneme az yardımı olmadı" 

"ne yardımı abi? ananı sikmiş bile olabilir o pezevenk" dedim

Fatihten yediğim yumrukla suratım geriye düştü, tam dikleştiğim sırada bir tane de emreden yedim. Sırıtarak doğrulduğumda fatih bir tane daha yapıştırdı suratımın ortasında

"böyle koruduğuna göre sen arkadaşını tanımıyorsun, o şerefsizi boş yere dövmemişler oğlum. Piç kurusu terasta oynayan el kadar bebelerin fotoğraflarını çekmiş" dedim tiksinerek

"belki çocukları şirin bul-"

"sus emre, anladım ben" dedi fatih yüzünü ekşiterek

"ne anladın abi? LAN" emre de bir aydınlanma yaşadığında fatih kalktı ve ilerdeki çantayı alıp yanıma geldi

"kusura bakma" dedi çantadan çıkardığı pamuğu kanattığı dudağıma bastırarak

"neyse olabilir öyle şeyler, derdini anlat bakalım çocuk belki bir çare buluruz"

"babam kocaya kaçtı, annem evlenince de üvey kardeşim ve üvey kuzenim oldu bazı yaralarımız aynı olduğu için onlara bağlandım ve sevdim, annem babama olan nefretini bana da aşıladıkça ben de ikisiyle okulda zorbalık yaptım. Orospu çocuğunun teki oldum yani, bir de üvey olunca ikisine de yalakalık diz boyu,  kendim olamadım. Sonra öğrendik ki hepimiz gayiz gibi şeyler abi uzun ya ağzım acıyor anlattırmayın şimdi vakit yok akşam yemeğine evde olmam lazım"