Bölüm - 7 | Kartlar Açık Oynanır

710 23 5
                                    

Multimedya: Bora Akyüz

[Not: Arkadaşlar epey bir izlenme olmuş görüyorum ki, hepinize çook çok teşekkür ederimmm. Mağlum okullar da tatilken yeni yeni düzeltmeler eklemeye başladım ve bu bölümün sonundaki çoğu şeyi değiştirdim. Bölümü baştan okursanız daha iyi anlayacaksınız. İyi okumalar aşklarımm <33]

Sonunda kendime geliyor oluşumu algılayabildiğim sıralarda hâla zihnime hakim olmayı başarabilmiş durumda değildim.

Eğik biçimde duran başımı hafifçe yukarı kaldırırken son yaşadıklarım tekrar ve tekrar gözümde canlanmaya başlamıştı.

Ellerim ve ayaklarımı hareket ettiremiyordum. Sert bir ip tarafından bağlandıkları barizdi. Gözlerim de aynı zamanda belli belirsiz, haşır bir bez ile bağlanmıştı ve bu durumda kendimi nasıl bir şeye hazırlamam gerektiğini bilmiyordum.

Son yaşadıklarım artık daha da bir netleşmişti. Kendimi düşünmeye ne kadar fazla ittikçe aklıma o kişiden başkası gelmiyordu.

Babam... Hayatım mahvolmuştu. Çocukluğum, güzel anılarım, ailem... Hepsi eski bir çöp parçası gibi kullanılıp atılmıştı. Hem de bir hiç uğruna! Arkamda kimsem kalmamıştı artık... Çıkmaza sürüklendiğimi, artık yolun sonunda olduğumu iliklerime kadar hissediyordum.
Tükenmiştim...

Şuracıkta, tam şuracıkta ölecek olsaydım çıtımı dahi çıkarmazdım.

Bedenimin bir parçası hâlen şoktaydı. Ellerim buz kesmişti. Demir... En son onu arabasının önünde görmüştüm. Onun da başına bir şey gelmiş olabilir miydi? Ben sanırım gerçekten akli dengemi yitirmeye başlamıştım. Az önce Demir'i mi düşündüm ben? Hem de şu haldeyken...

Kalp atışlarımın hızlandığını ve titreyen avuç içlerimin yavaş yavaş terlemeye başladığını hissettim. Onunla ilgili bir şey düşündüğümde vücudumun verdiği reaksiyonlar beni şaşırtıyordu.

Her şeyin sorumlusunun o olduğu düşüncesi beni durmadan boğazlıyordu sanki. Neden hayatıma girip bütün hayatımı almıştı benden? Sahip olduğum her şeyi...

Hayır hayır, onu suçlamak bahane biliyorum. Koca bir boşluğun içinde çırpınıp duruyorum.

Ben gözlerimde gittikçe ağırlaşan bu sıkı beze daha ne kadar katlanabileceğimi düşünürken artık kendime bir çıkış yolu aramaya başlamıştım. Bu sırada ağır ve paslı olduğu anlaşılan kapıların ardına kadar açılıyor oluşu, çıkarttığı seslerden kendini belli ediyordu.

Bir yabancının uzaktan gelen adım sesleri tüm bu arazide yankı yapıyordu. Gittikçe daha fazla yaklaşan bu ses çevremde bir tur atmıştı. Adımları atan kişinin belli ki hiç acelesi yoktu. Hareketlerinde o derece bir ağırlık, bir yavaşlık vardı.

Neredeyse ensemde hissettiğim bu kişinin nefesi tüm tüylerimi kaldırmışken dağınık bir şekilde oturduğum pozisyondan çıkıp kendimi toparladım. Bu yaptığım hareket onu tatmin etmiş olacak ki bu sırada ondan bir hırıltı sezmiştim.

Karşımda nasıl biri vardı ve en önemlisi bana ne yapacaktı?

Sakin bir şekilde sordum.

"Ne istiyorsun benden?"

Ben bunu söylerken söylediklerim sürekli olarak tekrar ediyor, kendi içinde yankı yapıyordu.

Beklediğim cevap gelmedi.
Sessizlik...

"Söylesene be adam! Kimsin sen?! Ne istiyorsun benden?"

"Hop, yavaş ol ufaklık... Dürüst olayım, bu kadar gevezelik, böylesi güzel bir bebeğe hiç yakışmıyor."

BEDEL (Mafya Zoraki Evlilik)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin