3|first time that you touched me

900 137 155
                                    

slm gcn blmkü yrmlr ck gzldi ltfn prfrmnsnzı bozmyn😽ne kadar cok yorum o kadar hizli bölüm arkadaslar. win win yani bu isler karsilikli🤩


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Öğle teneffüsü başlayalı on beş dakika oluyordu. Okulun tamamı yemekhanede; bir kısmı çoktan yemeklerini yemeye başlamış, diğer kısmı ise uzun sırada karın gurultuları eşliğinde yemeklerine kavuşmayı bekliyordu. Chaeyoung'un yemek almaya yetecek parası olmadığından cebindeki birkaç bozuklukla karton bardağın yarısını anca dolduran ucuz kantin kahvesiyle öğününü geçiştirmeyi planlıyordu ki bozuklukları çıkarırken kapşonlusunun içinde birkaç gün önce annesinin paketinden arakladığı bir dal sigarayla karşılaştı. Sigara ve kahve... Başka ne dileyebilirdi ki? Kulaklıklarında çalmaya başlayan Alice Cooper'a içinden eşlik etmeye devam ederken sigarasını içebilmek için yangın merdivenlerinin yolunu tuttu. Gerçi sigarası olmasa bile uyumadan geçirdiği tüm teneffüslerde orada olurdu. Burada gözlerden uzak, rahatsız edilmeden geçireceği huzurlu dakikalarda bazen yarım bıraktığı dizilerinden birini açar bazen sadece müzik dinelerdi. Okulda olmaktan zevk alabildiği sayılı anlar da bunlardan ibaret olurdu zaten.

En üst kata çıkana kadar etkisini azaltan sıcaklığı karşısında kahvesinden küçük bir yudum aldı ve ağır kapıyı ittirdi. Ancak yangın merdiveni her zaman olduğunun aksine boş değildi. Merdivenlerde bir çocuk oturuyordu. Arkası dönük olduğundan kim olduğu anlaşılmasa da çocuğun içten hıçkırıkları ve durmayan ağlaması Chaeyoung'u şaşırtmıştı. Ne yapacağını bilemediğinden gitmeye hazırlanıyordu ancak geç kalmıştı. Çocuk çoktan onun gelişini fark etmişti. Ses etmedi. Gelenin kim olduğunu anlamadı ve umursamadı bile. Bunu düşünecek kadar kendinde değildi çünkü. Chaeyoung, bir tepki alamayınca ayakta dikilmekten vazgeçip çocuğun oturduğunun birkaç basamak üstünde oturdu ve sırtını parmaklıklara dayadı. Müziğin sesini biraz daha yükselttiğinde çocuğun sesi bastırılmıştı ve artık gözlerini yumup güzel sonbahar günün tadını çıkarabilirdi.

Jungkook, burnuna ulaşan duman kokusuyla şaşkınlıkla arkasını döndü. Biraz önce gelen kızın sigara yaktığını görmesiyle daha da şaşırdı ve ağlamasına kısa bir ara verdi, sadece hıçkırıkları devam ediyordu. Göz yaşlarını elinin tersiyle sildi. Deminkinin aksine görüşü artık netti ve bu kızın kim olduğunu anlayabilmişti. Göğsünün altında biten uzun, kahverengi saçlar; dolgun, soluk dudağının hemen kenarında küçük bir yara izi ve gözlerinin üstünde upuzun kirpikler... Eteği ise kalçasının hemen altında bitiyordu. Kravatı oldukça gevşek ve beyaz gömleğinin içine giydiği baskılı siyah tişörtü kendini belli ediyordu. Postallarının içinde ise diz kapaklarının bir karış altında biten onlarla aynı renk bir çift çorap vardı.  Kızın görünüşü şaşkınlığının silinip gitmesine neden oldu. Kim olduğunu anlamıştı. Varlığından yeni yeni haberdar olduğu bu kızı okulun geri kalanı çok önceden tanıyordu aslında. Onlardan birkaç şey öğrenebilmişti.

sunlight on my windowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin