8|nobody's son, nobody's daughter

272 41 161
                                    

merhabalar efendimmmm

duyduğuma göre somw özleminizden kavrulmuşsunuzz. e biz de geldik.

erişim engeli yüzünden çoğu kişinin gittiğini biliyorum o yüzden okunma ve oy sayıları yerine yorumlarınızla motive olacağım. yazmaya devam etmem için yegane şey sizin etkileşimleriniz olacak.

satır aralarında görüşelim kızlar

iyi okumalarrr🎀✨


Kızaran yumurtanın tavadaki cızırtısı, fırından çıkmış taze ekmek kokusu, geçen yaz hazırlanan çilek reçeli ve bir fincan süt

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kızaran yumurtanın tavadaki cızırtısı, fırından çıkmış taze ekmek kokusu, geçen yaz hazırlanan çilek reçeli ve bir fincan süt... Hayoon bu kışın ikinci soğuk algınlığını geçiriyor. Jungkook'un ise vize haftası olduğundan küçük bebeğiyle ilgilenmek Chaeyoung'a kaldı. Neyse ki patronu bugün iyi günündeydi de işten izin alabildi.

Kaynayan sıcak suyu fincanına doldurduğunda çay tüm suya rengini vermeye başladı. Sıcak ekmekler de tabağa yerleştirilip renkli kahvaltı masasına bırakıldı. Elindeki ıslaklığı önlüğüne silen genç kadın, çalan kapıyı açmak için mutfaktan ayrıldı. Aralanan beyaz kapının ardında Jiwoon duruyordu. Gülümseyerek içeri davet ettiği erkek arkadaşı elindeki poşeti ona uzatarak Chaeyoung'un yanağına yumuşak bir öpücük bıraktı. "Hayoon hanım yine hasta oldu demek. Poşette istediğin vitaminler var." Teşekkür etti Chaeyoung poşetleri ecza dolabına kaldırırken. Adamın elindeki kabanı kapıp askılığa yerleştirdi ve mutfağa geçmesini söyledi.

"Yorgun görünüyorsun, gece uyuyamadın mı?" Jiwoon olumsuz anlamda başını sallayarak masanın ucundaki sandalyeye yerleşti. "Gece boyu koddaki hatayı arayıp durdum. Sunumum haftaya aslında, bu kadar acele etmesem de olurdu ama biliyorsun onu düzeltmeden rahat bir şekilde uyuyamazdım. Neyse söyle bakalım Hayoon'nun nesi var?" Tezgaha yasladığı kalçasını kaldırarak bardakların olduğu rafa adımladı Chaeyoung. Acı bir kahvenin onu ayıltabileceğini biliyordu. Kupaya yeni öğüttüğü kahveyi dökerken bir yandan da konuşmaya devam etti. "Hayoon'nun bademciklerinden dolayı bağışıklığı düşük. Neredeyse tüm kışı böyle hasta geçiriyor, nedeni bu. Geçen gün kar oynamaya çıkamadığı içi çok ağladı."

"Nerede üşüttü ki?"

"Bilmiyorum. Geçen hafta Jungkook'la beraberdi." Demlenen kahveyi kupaya doldurduktan sonra Jiwoon'nun önüne bıraktı ve önlüğünü çıkararak oturduğu sandalyenin sırtına astı. Kendisi için demlediği çayı da aldıktan sonra sevgilisinin karşı sandalyesine, kahvaltı masasına yerleşti.

Jiwoon kahvesinden bir yudum aldıktan sonra sırtını sandalyeye yaslayarak dikleşti. Jungkook... O serseriyi ilk görüşü son görüşüyle aynı zamana denk geliyordu. Bu çocuk aylardır burada olmasına rağmen bir kere bile karşılaşmamışlardı. Yoksa kasten mi ondan kaçıyordu? Gerçi karşılaşmamaları da isabet olmuştu. "Hayoon alıştı herhalde artık o çocuğa." Chaeyoung kimden bahsettiğini anlamıştı. "Alıştı tabi. Sürekli yan yanalar. Yanımdan kaçıp Jungkook'a gitmek için yer arıyor. Ama-" Aniden durdu. Bunu Jiwoon'la konuşup konuşmamak hakkında şüpheleri vardı. Çayından bir yudum alıp bir parça reçelli ekmeği ağzına attı. "Ama?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

sunlight on my windowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin