4

10.2K 1.4K 1.6K
                                    

Haiii, ben geldiiim.

Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

+++++

1 hafta sonra|

Bahçedeki çiçekleri sularken, kulaklarımda prensin derin sesi yankılandı. "Günaydın."

Elimdeki su dolu kovayı yere bırakıp çömeldiğim dizlerimin üstünden doğrularak arkamı döndüm.

Ellerimi karnımda birleştirip saygıyla eğilerek ona hürmetimi sundum. "Günaydın prensim."

Birkaç adım ötemde dikilmeye son verip yavaşça yanıma geldi. Başımı önümde tutmaya devam ederken gülümseyerek gözlerimi yavaşça onun yüzüne yükselttim.

"Kahvaltınızı hazırlamamı ister misiniz prensim?"

"Ne zaman uyandın? Saat daha çok erken." dediğinde ellerimi önümde birleştirmiş, parmaklarımı birbirine kenetlemiş bir şekilde söze atıldım.

"Gün doğmadan uyandım prensim. Mutfağı temizledim, bahçeyi budayıp süpürdüm."

Aramızdaki tek adımlık mesafeyi kapattı ve çenemden kavradığı gibi önümde tuttuğum başımı kaldırmamı sağladı.

"Bunlar senin görevin değil. Senin görevin yalnızca bana yemeklerimi hazırlamak."

Çenemdeki sıcak parmaklarının tutuşu altında yanağımın içini ısırdım. "Erken uyanınca boş durmak istemedim prensim. Elime yapışmaz ki hem."

"Acıkmışsındır o zaman." dedi hırıltılı bir sesle, saçlarımı sıvazlarcasına okşarken.

"Size kahvaltınızı hazırlayayım, sonrasında yerim prensim. Hem ben aç çalışmaya, aç kalmaya alışkınım."

Başını iki yana sallarken cıkladı. "O öncedendi. Artık aç kalmak, aç çalışmak yok. Benimle birlikte kahvaltı etmeni istiyorum."

Ellerini arkasında birleştirdiğinde duyduklarımdan dolayı ağzım kocaman açıldı. "Sizinle birlikte kahvaltı etmek ne haddime prensim..."

"Ben öyle istiyorum, lafımın üstüne bir şey daha söyleyecek misin?" Gözlerini kısarak konuştuğunda başımı önüme düşürdüm.

"Asla, yani lafınızın üstüne asla bir şey söylemem. Siz nasıl isterseniz prensim." dediğimde dudakları beğeniyle büküldü.

"Güzel, şimdi düş önüme."

-

Tüm masayı donatıp doldurmuş ve sonrasında da ellerimi önümde bağlayarak kenara geçmiştim.

"Otursana artık Jeon." dediğinde ensemi sıvazladım. Prens ile birlikte kahvaltı edebilecektim, Tanrı aşkına bu büyük bir lütuftu. Aşırı gerilmiş ve bir o kadar da heyecanlanmıştım. Karnıma ağrılar girmişti.

"Nereye oturayım prensim?" Tam karşısına oturmaya cüret edemezdim, yanına da aynı şekilde. Masayı çevreleyen bir sürü sandalye vardı ama ondan bir kez daha izin alarak oturmam doğru olurdu.

"Kucağıma otur." dediğinde başımı yerden kaldırıp gözlerimi faltaşı gibi açmış bir şekilde ona baktım. "Şaka bir yana, istediğin yere geç otur artık omletler soğuyor."

Kalbim deli gibi hızlanmışken, başımı olumlu anlamda salladım ve köşedeki sandalyeyi yavaşça çekerek oturacağım sırada elini kaldırdı.

"Oradan yetişmen imkansız. Gel buraya." dedi ve yanındaki sandalyeyi zeminde sürükleyerek çekti.

MY KIND PRINCE • TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin