Bölüm 5: Duyguların Tercümesi

62 2 0
                                    

Medya: Kış Bahçesi,  Birlikte çaldıkları eser

Bu hikayeyi yazarken bana gelen ilham, sürekli dinlediğim klasik müzik playistim sayesinde. Bende uyandırdığı hisleri, size olabildiğince aktarmak, yaratıcılığımı konuşturmak istiyorum. Aynı hisleri, siz de hissedebilin diye zaman zaman eserleri sizinle de paylaşacağım. Açarak okursanız çok daha iyi hissedeceğinize eminim! Keyifli okumalar.

 Gerginlikle başımı kaşıdım. Bu hiç iyi olmamıştı. Aynı notayı, yüzüncü kez okuyordum ama içime sinmiyordu. Oysaki dün fazlasıyla içime sinmişti. 

Derin bir nefes alarak doğruldum.Gözlerimi ister istemez kapatıyordum, böyle olunca farklı bir evrende hissediyordum kendimi. "Evet! İşte bu kızım." Heyecanla gözlerimi açtım. Çaldığım kısmın notlarını hafifçe eğilerek yazmaya başladım. Yaklaşık bir saat kadar uğraştıktan sonra, hazırdım. 

Heyecanla çalmaya başladım. O kadar güzel geliyordu ki kulağa, mest oldum. Notalar hızlandıkça kendimi sağa, sola doğru kaydırıyor, zaman zaman saçlarımı savurarak notaları hissediyordum. Son notayla birlikte yayımı yavaşça çektim. Sonunda başarmış olduğumun gururuyla bir süre gözlerim kapalı kalıp, bunu sindirmek istiyordum. Duyduğum alkış sesi, tüm odağımı bozdu ve yerimden irkilmemi sağladı.

Karşımda duran, derslerimize giren hocalardan birisi olan Mehmet Beydi. Beni asıl şaşırtan şey o olmadı, hemen arkasında ifadesizce dikilen Derin'i görmeyi beklemiyordum. 

"Harikulade! Bu inanılmazdı Yasemin." Alkışlamayı bırakarak bana doğru yaklaştı. "Bu eser hiç tanıdık gelmedi?" Sorgularcasına attığı bakış rahatsız hissetmeme sebep oldu.

"Benim eserim hocam. Yaklaşık iki haftadır üzerinde çalışıyordum." Gözlerinin şaşkınlıkla açılmasına şahit oldum. Hemen arkasında duran Derin'e gözlerim kaydı. İfadesi değişmiş gibiydi, oysa gözleri hala yine aynı ifadesizlikle bakıyordu.

"Notalarına bakabilir miyim?" Duraksadı. "İznin olursa tabii." Gülümsemesine karşılık verdim. "Tabii hocam, buyrun lütfen." Heyecanla ayaklanarak gelişigüzel notalarımı hocaya uzattım. Bir süre inceledi. Kaşları çatılıyor, çok geçmeden gevşiyordu. Beklentiyle suratına bakıyordum. Bunlar yaşanırken, öylesine odada gezinen birisi vardı: Derin.

Hoca bakmaya devam ederken, hiçbir şey söylemeden bahçenin ortasına ilerledi ve piyanonun üzerindeki örtüyü kaldırdı. Başlarda piyano olduğunu anlayamamıştım. Örtüyü kaldırınca, tozlar etrafta uçuşmaya başladı ve öksürdüm. Bakışlarını benimle buluşturdu.

"Yasemin, bu hafta Duolar belirlenecekti biliyorsunuz," Piyanonun başında ilgisizce bizi dinleyen Derin'e göz ucuyla baktı. "İlk duoyu açıklıyorum. Sizsiniz." Şokla yerimde kalakaldım. Bu... Fazlasıyla saçma bir andı. Derin bize doğru yaklaşmaya başladı. "Hocam? Lütfi Hoca belirlemiyor muydu duoları?" dedim yanımızda duran Derin'e bakmamaya çalışarak. Başıyla onayladı. "Evet, lakin ben bunu böyle uygun gördüm." Ellerini göğsünde birleştirdi ve meydan okurcasına Derin'e doğru döndü.

Derin hocaya yaklaştı, fısıltılı bir ses tonu ile, "Ben kimseyle duo olmayacağımı söylemiştim," Sinirle soludu. "Beni kimsenin arkaplanına koyamazsınız." Hocaya resmen karşı çıkıyordu. Hoş, benim de bu durumdan memnun olduğum söylenemezdi ama asla hiçbir hocaya bu cümleleri sarfetmezdim. 

"Ben sana kimsenin arkaplanında olacaksın demiyorum. İkinizde aynı şartlarda performans sergileyeceksiniz." İkimize bir göz attı. "Ben bunu uygun gördüysem, bitmiştir." Duraksadı ve bana doğru döndü. "Ayrıca, en kısa zamanda odama uğra. Bu eserini resmiyete dönmek gerekiyor. Detayları konuşuruz." Hiçbir şey demeden sadece bir baş selamı verdi, hızlıca bahçeyi terk etti.

Yüreğimdeki NotalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin