☆Yorum yapmayı ve oy vermeyi☆ ☆unutmayınn☆
Etrafta ki renkli ışıklar, coşan onlarca insan ve bol gürültü suratımı buruşturmama sebep olmuştu. Her yer alkol kokarken tiksintiyle elime zorla tutuşturulan kadehe baktım. Bu lanet şeyi ağzıma süreceğimi mi sanıyorlardı?
Cam bardağın içindekini iki adım gerimdeki çiçeklerin dibine döktüm.
Kesinlikle yanılıyorlardı.
Siyah deri ceketimi bar taburesinin üstünden alıp asıl eğlencenin olduğu tarafa doğru ilerledim. Her zamanki gibi oldukça kalabalık olan açık alanda gözlerim Çağan'ı bulduğunda seri adımlarla yanına ilerlemeye başladım. Buram buram alkol kokan insanlara çarparak adımlarımı sürdürsem de bu çabam kolumdan tutup beni kendi tarafına çeken kız yüzünden sonuçsuz kaldı. Yeşil gözlerinin öldürücü bakışları beni bulduğunda gerilmeye başlayan yüzüm tedirginliğimin en bariz kanıtıydı.
"Filiz, sorun ne?" Sakin bir sesle yönelttiğim soruya karşılık eliyle karşımızı gösterdiğinde yüzüme sıcak bir tebessüm yayıldı. Çağatay karşısındaki kıza bir şeyler anlatıyor, kız ise saçlarıyla oynayıp küçük ama hoş kahkahalar atıyordu. Tabii ki sevindiğim şey Çağatay'ın biriyle flörtleşmesi değildi. Filiz'in Çağatay'ı kıskanmasıydı.
Masadan aldığı dolu bardaklardan birini bana uzatırken kendininkini tekte kafasına dikmişti. Adeta alev alan gözlerini ayırmadan pür dikkat hedefini izliyordu. Sırıtarak ona baktığımı fark ettiğinde ne var der gibi kafasını salladı.
"Kıskanıyorsun? Hem de onu."
"Ne saçmalıyorsun Umay ya? Bana ne Çağatay ve yeni sevgilisinden? Sadece gözüm tutmadı." Göz devirerek cevap verdiğinde kahkaha attım. Kendini kandırıyor olabilirdi ama ben yemezdim.
"Bence ben değil de sen biraz saçmalıyorsun. Ne kadar içtiysen artık aşık olduğunun farkında bile değilsin. Bide gelmiş gözüm tutmadı diyorsun." Bir yandan Çağatay'ları izliyor, diğer yandan kendimden gayet emin bir şekilde konuşmaya devam ediyordum. "Ben de Umay Soykan'sam bildiğim tek bir şey var. O da senin abayı yakmış olduğun canım."
Gözlerim elimdeki bardağı fark ettiğinde anında bardağı yere fırlattım. Ayarsız bir manyak olduğum doğruydu fakat bunu ben bile beklemiyordum. Etraftakiler kırılan bardağın sesiyle bize doğru bakarken sinirlerim bozuk bir şekilde sahte gülümsemelerimden birini takındım. Nasılsa hepsi birazdan yürüyemiyecek kadar sarhoş olacaktı.
Tekrar Filiz'e döndüğümde dehşetle bana bakıyordu. Bu sefer ben başımı ne var dercesine salladım. "Sürekli elime şu zehri tutuşturursanız olacak olan buydu." Dedim en sakin sesimle. Parasını bana ödettireceğinden bahseden birkaç mırıltı çıkardığında onu dinlemeye gerek bile duymamıştım. Zaten yarışı düzenleyen oydu. O kadar parası varken benden bir bardak için para alırsa kesin olay çıkarırdım.
Gözlerimi Çağatay'dan çekip kalabalığın içine odaklandım. İnsanların bazıları yarın yokmuş gibi kafasını dağıtırken kimisi de bir köşeye çekilmiş sohbet ediyordu. Onlarca kahkaha müzikle karışınca çıkan gürültü beni fazlasıyla rahatsız etsede buna uzun zaman önce alışmıştım. Yanımdaki Filiz huzursuzca kıpırdandığında Çağatay'ın gülerek cebinden telefonunu çıkardığını gördüm. Kızın numarasını alacaktı. Filiz tam ileri atılacakken ortalık karışmasın diye az önce bana yaptığı gibi kolundan tutup geri çektim. Ben hallederim der gibi başımı salladığımda istemeye istemeye tekrar yerine kuruldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Yüksekler
Teen Fiction25 yaşındaki Umay Soykan yıllar önce yaşanan bir kaza sonucu ebeveyinlerini kaybeder. Çocuk yurdunda hayatına devam etmeye çalışan Umay bu süreçte onlarca zorluğa karşı kendini geliştirmeyi başarır. Ancak çok klişe olmasına rağmen yıllar geçtikçe bu...